You had nothing to do with it Çeviri Türkçe
380 parallel translation
You had nothing to do with it.
Senin onunla bir lgin yok.
Before I drink with you, Judge, I want to know you had nothing to do with it.
Seninle beraber içmeden önce senin bu işte bir parmağın olmadığını öğrenmek istiyorum.
But have you been to them and explained to them how you had nothing to do with it?
Ama polise gidip onunla hiçbir... -... bağlantın olmadığını açıkladın mı? - Tabii ki hayır!
So I'll tell Dr. Chumley you had nothing to do with it.
Olayla ilginiz olmadığını Dr. Chumley'ye söylerim.
- You had nothing to do with it.
- Bunun seninle bir ilgisi yok.
Everybody knows you had nothing to do with it.
Herkes ilgin olmadığını biliyor.
I know now you had nothing to do with it, but I had to check, for her sake.
Seninle hiçbir ilgisi olmadığını biliyorum ama onun iyiliği için kontrol etmeliydim.
You had nothing to do with it.
Senin bu konuyla bir ilgin yok.
Oh, you had nothing to do with it.
Seninle hiçbir ilgisi yok.
- And you had nothing to do with it?
- Senin bir zorlaman olmadı mı?
You had nothing to do with it.
Bu konuda sen bişey yapmadın ki.
You had nothing to do with it You know nothing about it
Hiçbir şey yapmadın ve hiçbir şey bilmiyorsun.
You had nothing to do with it
Senin bu işle hiç alakan yok.
You had nothing to do with it.
Bununla hiçbir ilgin yok.
No, you had nothing to do with it.
Hayır, senin bir ilgin yok.
- You had nothing to do with it.
- Seninle bir alakası yoktu.
And that's the look that'll tell'em you had nothing to do with it.
Senin bütün söylemen gereken şey, bütün bunlarla bir alakan olmadığı.
You had nothing to do with it!
Bunlar senin elinin altından çıkmadı!
Not you. You had nothing to do with it.
Bunun seninle hiçbir ilgisi yoktu.
Remember, you had nothing to do with it.
Unutma, senin ilgin yok.
You had nothing to do with it.
Bununla bir ilginiz yok.
You had nothing to do with it.
Olayla ilgin olmadı ki.
Tsk, tsk, tsk, tsk, tsk. Well, Mr. Egelbauer, you must realize that I had nothing to do with it whatsoever.
Bay Egelbauer, anlamalısınız ki bu olanlarla hiçbir alakam yok.
It had nothing to do with Louie. How do you know?
Nereden biliyorsun?
You cannot hang Senor Buchanan, he had nothing to do with it.
Bay Buchanan'ı asamazsın, bunun onunla bir ilgisi yok.
I had nothing to do with my father's death, and you know it.
Babamın ölümüyle ilgili yapacak hiçbir şeyim yoktu, ve sen bunu biliyorsun.
I had nothing to do with it, you know.
Ben bir şey yapmadım, biliyorsunuz.
I mean, it had nothing to do with you, see?
Seninle bir şey yoktu anladın mı?
You can tell they had nothing to do with it.
Bununla bir ilgileri yok.
I tell you, I had nothing to do with it.
Sana söylüyorum, onunla hiçbir ilgim yoktu.
It had nothing to do with you?
Sen emir vermedin mi?
After today's incident, it's best you leave us. But I had nothing to do with it. I didn't know -
Bugunku kazadan sonra, burdan ayrılmanız iyi olur fakat yapacak birşey yok Bilmiyordum -
You and your friends killed Margaret and Lisa! I had nothing to do with it! It was you and your friends.
Margaret ile Lisa'yı sen ve arkadaşların öldürdü!
- It had nothing to do with you.
- Seninle halakalı değildi.
I don't have to point out to you that... if we can prove it had nothing to do with Israel, we could be averting one mother of a major flare-up.
Bunu açıklamak zorunda değilim... Eğer, İsrail'le alakası olmadığını kanıtlayabilirsek, ateşi söndürmüş oluruz.
Anyway you know I had nothing to do with it.
Ayrıca bununla ilgim olmadığını biliyorsunuz.
It had nothing to do with you, Sam.
Seninle alakası yoktu Sam.
You can be sure I had nothing to do with it.
Emin ol ki ben bir şey yapmadım.
I'm telling you. I had nothing to do with it.
Sana elimden birşey gelmez diyorum.
It had nothing to do with you.
Bunu seninle hiçbir ilgisi yok.
It had nothing to do with you.
Seninle alakası yoktu.
It really is impossible for me to tell you but I can assure you that it had nothing to do with the sad tragedy that followed.
Bunu size anlatmam kesinlikle imkansız, ama sizi temin ederim ki ardından gelişen üzücü trajediyle bir ilgisi yoktu.
Oh, it had nothing to do with you.
Seninle alakası yok. Sorun bendeydi.
But I want you to know, Stan, he had nothing to do with it.
Ama bilmenizi istiyorum, Stan'in bu işle hiçbir ilgisi yok.
You gotta tell him I had nothing to do with it, okay?
- Bununla ilgim olmadığını söyle ona.
I'm telling you, I had nothing to do with it.
Tekrar söylüyorum, benim bu olayla bir ilgim yok.
I had nothing to do with it, I swear to you.
Bununla hiçbir ilgim yok, sana yemin ederim.
- Well, it had nothing to do with you.
- Seninle bir ilgisi yoktur.
So it had nothing to do with you.
O zaman seninle hiçbir ilgisi yok.
- You said he had nothing to do with it.
- Onun, bununla ilgisi yok demiştin.
It had nothing to do with you perfing his liver.
Karaciğerini delmenle alakası yoktu.