You have to believe in yourself Çeviri Türkçe
43 parallel translation
I said, "You have to believe in yourself."
- Canın cehenneme, Dave. Dedim ki, "Kendine inanmalısın."
You have to believe in yourself,'cause I believe in you... and I don't want to be wrong.
Kendine inanmalısın, çünkü ben sana inanıyorum ve yanılmak istemem.
Look, if there's one thing I've learned in rehab other than cat's cradle, is that you have to believe in yourself.
Dawson Leery. Sicimli çocuk oyunlarını saymazsak, tedavi merkezinde öğrendiğim tek şey kendine güvenmen gerektiği.
You have to believe in yourself.
Kendine inanmak zorundasın.
Arthur, you have to believe in yourself!
Kendine inanmalısın, Arthur
You have to believe in yourself! You can do this!
Kendine inanmak-zorundasın1 Yapabilirsin.
You have to believe in yourself, and if not, pretend to believe in yourself, okay?
Kendinize güvenin. Değilse bile öyleymiş gibi davranın, tamam mı?
I understand what it's like to be an outcast, but no matter what, you have to believe in yourself.
Dışlanmanın nasıl olduğunu bilirim. Ama ne olursa olsun kendine inanmalısın.
You have to believe in yourself.
[Süleyman] Önce bileğine güveneceksin.
You have to believe in yourself.
Buna içten inanmalısın.
To go against you father's wishes means that you have to believe in yourself.
Babanın isteklerine karşı çıkmak kendine inanmak zorunda olduğun anlamına gelir.
You have to believe in yourself like I believe in you. What is it?
Kendine inanmalısın tıpkı benim sana inandığım gibi.
You have to believe in yourself!
Kendine inanmalısın.
- You have to believe in yourself.
- Kendine inanmalısın.
- You have to believe in yourself.
- Kendine mutlaka inanmalısın.
Not your belief in God or the devil. You have to believe in yourself.
Tanrıya ve ya şeytana inanmak değil kendine inanmalısın.
You just have to believe in yourself.
Sadece kendine inanman gerekiyor.
You have to believe in us, then let yourself be betrayed.
Bize inanmalısın, yoksa kendini kandırmış olursun.
- You have to believe in yourself. "
- " Becer beni, Bruce.
You ever been talking to yourself and somebody comes in the room and you have to make believe you were singing?
Hiç kendinizle konuşurken birisi odanıza girdiğinde onu şarkı söylediğiniz konusunda ikna etmeye çalıştığınız oldu mu?
All you have to do is believe in yourself.
Tüm yapman gereken kendine güvenmek.
There's an odd sort of integrity there. But in this business, with so much at stake... it's not enough to believe in yourself, you have to be right.
Üzerinde tuhaf bir tür saygınlık havası var, ama bu kadar çok şeyin riske edildiği bu işlerde insanın kendine inanması yeterli olmaz.
You believe in yourself to have gotten this far, right?
Buraya gelecek kadar kendine inancın vardı, değil mi?
Mom, I want to believe that but in 33 years you have never been able to restrain yourself
Anne, buna inanmak isterdim ama 33 yıldır, kendini hiç frenleyemedin.
Mom, I want to believe that but in 33 years you have never been able to restrain yourself
Hadi canım. Çıkar beni buradan.
Ok, Karen Strap yourself in because I have gotten you what I believe to be pants-down the best birthday gift you're gonna get all year
Grace? Will? Orada mısın?
You just have to believe in yourself.
Sadece kendine inanmalısın.
Then you have to ask yourself how much you really believe in the prediction of a street fair psychic.
Kendine, bir panayır falcısına ne kadar inandığını sor.
When you really believe in yourself... you don't have to bring other people down.
Eğer gerçekten kendine güveniyorsan diğer insanları aşağılamana gerek yok.
You must have complete confidence in yourself since you believe that such an intense program could indeed prove to be productive.
Bu yoğunlukta bir programın verimli olabileceğine inandığınıza göre kendinize güveniniz tam olmalı.
You just have to believe in yourself,'cause once you do that, you're gonna be able to do anything you want.
Sadece kendine inanmalısın. Çünkü bunu yaptığında istediğin her şeyi yapabilirsin.
Believe in yourself and protect what you want to believe in with all you have.
Kendine inan ve inandığın şeyi tüm gücünle koru.
There are times when you have to stand up for yourself... and what you believe in.
Kendi başına ayakta durman ve inançlı olman gereken anlar vardır.
You just have to believe in yourself.
Kendine inanman gerekiyor.
You just have to believe in yourself.
Sende kendine inanmak zorundasın.
Not only are you going to have to believe it's real... But you must throw yourself in the middle of it.
Bunun gerçek olduğuna inanmakla kalmamalısın aynı zamanda kendini bunun ortasına atmalısın.
But I cannot tamper with a crime scene. We can try to help you sell the truth, try to explain away your lies to the cops, dead woman lying in your bed, but you have to ask yourself, will the police believe you?
Sana yardım etmeye, polislere neden yalan söylediğini yatağında ölü bir kadının ne aradığını açıklamaya çalışabiliriz ama kendine şu soruyu sor :
Sweets said that you have to believe in something again, something bigger than yourself.
Sweets, yine kendinden büyük bir şeye inanman gerektiğini söyledi.
You just have to believe in yourself, and fly with your heart, you know?
Kendine inan, ve yüreğinle havalan, anladın?
I know you see yourself as a plucky heroine who broke a story as big as Watergate and then gave it to my biggest competitor, and I know you think that once the Daily Planet runs the story that you will have a fancy job there, and I know that you believe in the end that I will admire your gumption for scooping me and I will beg you to come back.
Watergate kadar büyük bir haberi en büyük rakibimin ellerine vererek kendini cesur ve kahraman gibi gördüğünü biliyorum ve Daily Planet bu haberi yayımladığında orada güzel bir mevkiye geleceğini ve nihayetinde senin bu girişkenliğini takdir edeceğimi ve tekrar buraya gelmen için yalvaracağımı düşündüğünü biliyorum.
You don't have to believe in yourself... because I believe in you.
Kendine inanman gerekmiyor çünkü ben sana inanıyorum.
All you have to do is believe in yourself.
- Tek yapman gereken kendine inanmak.