You haven't forgotten Çeviri Türkçe
438 parallel translation
You haven't forgotten our deal, have you?
Anlaşmamızı unutmadın, değil mi?
That strange piece of technology Lucy brought us and Ivan, you haven't forgotten them?
Lucy'nin getirdiği ilginç teknoloji ve Ivan... Onları unutmadın, değil mi?
As you see, we haven't forgotten you.
Gördüğün gibi seni unutmadık.
Oh, 1 beg your pardon, old boy, but haven't you forgotten about the money?
Lüten beni affedin, muhterem beyefendi, fakat parayı unutmuyor musunuz?
- You haven't forgotten about tomorrow?
- Yarını unutmadınız umarım.
Haven't you forgotten a count or two?
Birkaç şey unutmadınız mı?
I haven't forgotten the time you ate my party pompano. Sure.
Parti için hazırlanmış yaladerma balıklarını yediğiniz zamanı unutmadım.
- You haven't forgotten how.
- Nasıl olduğunu unutmamışsın.
Surely you haven't forgotten.
Eminim unutmamışsınızdır.
You think I like you to say that, but I haven't forgotten what you said a minute ago.
Bunu söylemeni istediğimi sanıyorsun ama ben bir dakika önce söylediklerini unutmadım.
You haven't forgotten your old overseer, have you?
Eski kâhyanı unutmadın ya?
You haven't forgotten, I'm not a marrying man.
Evlenecek adam olmadığımı unutmadın herhalde.
Surely you haven't forgotten the good times she and I used to have down at the cottage.
Onunla benim kulübede geçirdiğimiz güzel zamanları unutmamışsındır eminim.
You haven't forgotten we have a date tonight, have you?
Bu gece randevumuz olduğunu unutmadın, değil mi?
Mr. Dietz, haven't you forgotten that your junior partner does all the drinking?
Bay Dietz, içki olayları ile ortağınızın ilgilendiğini unuttunuz mu?
I know you haven't forgotten me.
Beni unutmadığını biliyorum.
Of course you haven't forgotten anything.
Tabii ki hiçbir şeyi unutmadın.
You haven't asked my advice, Norval, and it certainly isn't up to me... to advise you to evade the law, but since you were dragged into this situation... and it's practically forgotten now anyway, and the Kockenlockers have gone... probably taken root someplace else.
Fikrimi sormadın Norval, ve sana kanundan kaçmanı tavsiye edecek değilim, ama zorla bu duruma sürüklendin ve neticede bu olay da şimdiye unutulmuş durumda, Kockenlocker'ler gitti muhtemelen başka bir yere yerleştiler.
I haven't forgotten you.
Seni unutmadım.
" Dear Specs, just a line to let you know I haven't forgotten.
" Değerli Specs, sizleri unutmadığımı bilmenizi isterim.
- You haven't forgotten?
- Unutmadın mı?
- Haven't you forgotten Ruth?
- Ruth'u unutmadın ya?
You haven't forgotten what they did to EmiI, have you Sebastian?
Emil'e yaptıklarını henüz unutmadın değil mi Sebastian?
I hope you haven't forgotten you were kind enough to invite me, Mrs. Rankin.
Umarım beni çağırdığınızı unutmadınız, Bayan Rankin.
Let's get back to that bonus, if you haven't forgotten about it.
Eğer unutmadıysan, şu ikramiye işine geri dönelim.
You haven't forgotten our wedding anniversary?
Yoksa evlilik yıldönümümüzü unuttun mu?
I see that you haven't forgotten my deaf ear.
Kulağımın sağır olduğunu unutmadığınızı görüyorum.
I haven't forgotten That you gave me my first job, Mr. Morse.
Bana ilk işimi verdiğinizi unutmadım, Bay Morse.
You're wrong there. They aren't forgotten because they haven't died.
Unutulmadılar çünkü hiç ölmediler.
- You haven't forgotten this evening?
- Bu akşamı unutmadın, değil mi?
Haven't you forgotten something?
Bir şey unutmadın mı?
Haven't you forgotten something?
- Bir şey unutmadın mı? İyi geceler Ollie.
Surely you haven't forgotten how brilliantly he refused... to be seduced into an invasion of undefended England right after Dunkirk.
Dunkirk zaferinden sonra savunmasız kalmış İngiltere'ye çıkarma... yapma fikrini kesin bir şekilde reddettiğini elbette unutmamışsındır, değil mi?
You haven't forgotten?
Unutmadın değil mi?
- You've forgotten, haven't you?
- Unuttun değil mi?
Surely, you haven't forgotten our real mother!
Herhalde gerçek annemizi unutmadın!
Haven't you forgotten something too?
Sen de bir şey unutmadın mı?
- You haven't forgotten me yet?
- Hemen beni unuttunuz, değilmi?
You haven't forgotten my instructions, have you?
Talimatlarımı unutmadın, değil mi?
You haven't forgotten?
Unuttun mu?
Me and my family haven't forgotten how good you were to us last year.
Ben ve ailem geçen yıI bize ne kadar İyi davrandığınızı unutmadık.
You haven't forgotten and you're ashamed.
Unutmamışsın ve utanıyorsun.
I suppose four years from now, you'll be sitting around here telling people you haven't forgotten me, either.
Eminim dört yıl sonra burada oturur, insanlara beni unutamadığını da söylersin.
Josephine, you haven't forgotten my red wine?
Josephine, benim kırmızı şarabımı unutmadın ya?
In case you've forgotten, there's a corpse in there. I haven't.
Doğrusu odamda bir ceset unutmuşsun.
Haven't you forgotten something, Howie?
Bir şey unutmadın mı, Howie?
I will marry you, if you haven't forgotten about asking me.
Seninle evlenirim. Teklifini unutmadıysan...
You haven't forgotten we have a daughter?
Kızını hatırlıyorsun, değil mi?
You haven't forgotten, have you?
Adını unutmadın değil mi?
You haven't forgotten him have you?
Onu unutamadın, değil mi?
You haven't forgotten what day this is, have you, Ralph, my boy?
Bugün günlerden ne olduğunu unutmadın değil mi, Ralph, oğlum?
you haven't heard 102
you haven't seen anything yet 23
you haven't got a clue 16
you haven't answered my question 48
you haven't changed 146
you haven't read it 20
you haven't 508
you haven't seen it 31
you haven't aged a day 18
you haven't changed one bit 17
you haven't seen anything yet 23
you haven't got a clue 16
you haven't answered my question 48
you haven't changed 146
you haven't read it 20
you haven't 508
you haven't seen it 31
you haven't aged a day 18
you haven't changed one bit 17
you haven't done anything 29
you haven't changed at all 45
you haven't told her 17
you haven't changed a bit 111
you haven't told him 20
you haven't seen her 22
you haven't seen him 26
you haven't got a chance 16
you haven't done anything wrong 29
forgotten 80
you haven't changed at all 45
you haven't told her 17
you haven't changed a bit 111
you haven't told him 20
you haven't seen her 22
you haven't seen him 26
you haven't got a chance 16
you haven't done anything wrong 29
forgotten 80