You said you'd help me Çeviri Türkçe
97 parallel translation
Senator Paine said you'd help me.
Senatör bana yardım edebileceğinizi söyledi.
You said you'd help me.
Yardım edecektin.
You said even if I haven't an informer's nature, you'd force me to help you.
Ben bir muhbir olmasam bile beni öyle olmaya zorlayacağını söylemiştin.
You said you'd help me.
Bana yardım edeceğini söylemiştin.
I said I'd help you, so why don't you trust me?
Sana yardım edeceğimi söyledim, bu yüzden neden bana güvenmiyorsun?
You said you'd help me.
Bana yardım edebileceğinizi söylediniz.
- You said you'd help me get out
- Sen demiştin ki...
- You said you'd help me.
- Bana yardım edeceğini söyledin.
And do you remember then that you said that if I was ever in real trouble, if I ever really needed a favor, you'd do anything you could to help me?
Öyleyse hatırlıyorsunuzdur, demiştiniz ki, eğer bir gün başım gerçekten belaya girerse, gerçekten yardıma ihtiyaç duyarsam, bana yardım etmek için her şeyi yapacaktınız.
I don't know why you said you'd help me today, with your promotion.
Terfi ettiğin bir günde bana yardım etmeye neden söz verdin, anlamıyorum.
You said you'd help me out if I was in a jam.
Zor durumda olursam bana yardım edeceğini söylemiştin.
You said you'd help me.
Bana yardım edeceğini söyledin.
- You said you'd help me.
- Bana yardım edeceğini söylemiştin.
I just need a phone, and he said he'd help me if I took your book so you couldn't... kill them anymore.
Telefona ihtiyacım var ve eğer kitabı alıp ona götürürsem sizin onları... öldüremeyeceğinizi söyledi.
- You said that you'd help me get the papers to get her out.
- Onu çıkarmamız için kağıtları alabileceğini söyledin.
You know, if you said you'd help me... I'd feel a lot less nervous.
Eğer yardım edeceğini söylersen, daha az heyecanlanırım.
You know you said before that you'd help me?
Bana yardım etmek istediğini söyledin ya?
So, where you guys headed? Well, I just moved into the Sunrise Apartments, and Janet said she'd help me decorate.
Eve yeni taşındım ve Janet da dekorasyona yardım ederim dedi.
You said you'd help me die gracefully.
Acı çekmeden ölmem için bana yardım edeceğini söylemiştin.
You said you'd help me.
- Yardım edeceğim dedin.
And since you said you'd help me... and you actually run the place...
Ve bana yardım edeceğini söylediğine göre... ve aslında burayı yönettiğine göre...
HUNTRESS : Al right, Q, you said you'd help me.
Pekala, Q. Bana yardım edeceğini söyledin.
You said you'd help me.
- Bana yardım edeceğini söylemiştin.
Said you'd help me, said you'd get me to the boat.
Bana yardım edeceğini, beni gemiye ulaştıracağını söyledi.
She said you'd help me.
"O sana yardım eder" dedi.
You said you'd help me fix it!
Tamir etmeye yardım edeceğini söylemiştin!
But you weren't here, and Fermine needed help with the dress, and he said he'd pay me, so this is what you get.
Ama siz yoktunuz ve Fermine elbise için yardım lazım dedi, para da vereceğini söyledi, o yüzden sonuç bu.
Put it down. You said you'd help me.
Bana yardım edeceğini söylemiştin.
You said you'd help me!
- Yardım edeceğini söylemiştin.
Angelique! No! You said you'd help me!
- Yardım edeceğini söylemiştin.
You said you'd let me help you plan it.
- Hani sana yardım edecektim!
But you said you'd help me with Kandi. I didn't say now.
Ama Kandi konusunda bana yardım edeceğini söylemiştin.
You said you'd help me find my troops after the war
Savaştan sonra bölüğümü bulmama yardım edeceğini söylemiştin.
So, I was thinking, since you said you'd help tutor me in calculus...
Şey, düşünüyordum da... bana matematikten yardım edebileceğini söylediğine göre...
You said you'd help me. Otherwise I'd have worked out something else.
Yardım ederim demiştin, yada başka bir iş bulmam gerekecek.
Only because you said you'd help me sell spliff tonight.
Ona sadece bu gece sigara satmama yardım edeceksin diye izin verdim.
Now, she said you'd help me.
Annem, bana yardım edebileceğini söyledi.
You--you said you'd help me.
Bana yardım edeceğinizi söylediniz.
My grandfather, william van der bilt, said you'd be able to help me get some information.
Büyükbabam, William Van der Bilt,... bazı bilgilere ulaşmamda yardımcı olabileceğinizi söyledi.
- You said you'd help me.
Bana yardım edeceğini söylemiştin.
you said you'd help me.
Bana yardım edeceğini söylemiştin.
Blair said you'd help me find who I'm looking for.
Blair, aradığım şeyi bulmama yardım edebileceğini söyledi.
You said you'd help me get to Gemenon.
Gemenon'a gitmeme yardım edeceğini söylemiştin.
But you said you'd help me...
ama bana yardım edebileceğini söyledin..
Tetsuya said that you'd be able to help me out.
Tetsuya bana yardımcı olacağını söyledi.
You said you'd help me find out who killed my father.
Bana babamı öldürenin kim olduğunu bulacağını söyledin.
You said that you'd help me! You promised!
Bana yardım edeceğini söylemiştin!
Trevor, he said that you'd help me.
Trevor, bana yardım edeceğinizi söylemişti.
- You said you'd help me.
Yardım edeceğini söylemiştin.
You said you'd help me find my father, but you didn't.
Babamı bulmaya yardım edeceğini söyledin ama etmedin.
Vanessa said if I helped Rufus, uh, it'd help me get you, too.
Vanessa eğer Rufus'a yardım edersem bunun seninle yakınlaşmama da yardımcı olacağını söyledi.