You should have seen her Çeviri Türkçe
185 parallel translation
She made a fool of herself loving him. You should have seen her!
Onu severek kendini aptal durumuna düşürmüştü.
You should have seen her galloping her horses to beat me from the village just now.
Kasabadan dönerken... bize yetişmeye çalıştı.
You should have seen her!
Onu buraya getirdiğimizde görmeliydin!
Boy, you should have seen her.
Onu görmeliydin.
You should have seen her dance With all her charm
Onu dans ederken görmelisiniz bütün o büyüsüyle
- Boy, you should have seen her face! - Listen, Mrs. White...
- Suratını bir görecektiniz.
You should have seen her in the "Playground".
- Onu önceki gösteride görmeliydin.
You should have seen her a few years ago!
- Onu birkaç yıl önce görmeliydin!
You should have seen her corset.
Onun korsesini görecektiniz.
You should have seen her when I got to know her.
Onu ilk gördüğümde hâlini görmeliydin.
You should have seen her face when I said... I was also a Catholic.
Benim de Katolik olduğumu söylediğimde... yüzünü görmeliydin.
You should have seen her face!
Onun yüzünü görmeniz gerekirdi!
You should have seen her when I told her Lena was here.
Lena'nın burada olduğunu söylediğimde onu görmeliydin.
You should have seen her face.
Yüzünü görmen gerekirdi.
Nancy Barclay is a handsome woman now, but you should have seen her as a young girl in India, 30 years ago.
Nancy Barclay şimdi de çok güzel bir kadın, fakat siz onu otuz yıl önce, genç bir kızken görmeliydiniz.
You should have seen her when she was younger.
Onu, gençliğinde görmeliydin.
Christ, you should have seen her.
Tanrım, onu bir görecektin.
You should have seen her, she didn't sleep all night.
Ama halini bir görseydiniz, bütün gece uyumadı.
You should have seen her face.
Suratını görmeliydin.
You should have seen her mother.
Annesini görmeliydin.
You should have seen her though.
Onu görmeliydiniz.
- Danny, you should have seen her face when I told her.
- Danny ona söylediğimde yüzünü görmeliydin.
- You should have seen her face.
- Yüzünü görmeliydiniz.
You should have seen her.
Onu görmeliydiniz.
You should have seen her.
Onu görmeliydin.
You should have seen her arboretum on the Enterprise.
Atılgan'daki bahçesini görmeliydin.
BUT, MIKE, YOU SHOULD HAVE SEEN HER.
Mike, o hatunu görmeliydin ama.
You should have seen her
Onu görmeliydin.
Yeah, but you should have seen her.
Onu bir görmeliydin.
You should have seen her last night.
Dün gece görecektin. Buffy gibi değildi.
You should have seen her.
Onu görmen lazımdı.
Well, you should have seen her, ma.
Onu görecektin anne.
You should have seen her face.
Yüzlerini görecektiniz.
You should have seen her nose.
evet, ve burnunu görmeliydin.
You should have seen her on Broadway.
Onu, Broadway'de görmeliydiniz.
Oh, God, you should have seen her, Pace.
Tanrım, onu görmeliydin Pace.
You should have seen her mother.
Bir de onun annesini görmeliydiniz.
You should have seen her two years ago. She was so beautiful.
İki yıl önce çok güzeldi.
" When I went to meet her, man, you should have seen her
Onu tanımak istediğimde, adamım, onu görmelisin,
Monica knows what to say, you should have seen her.
Monica ne diyeceğini biliyor. Onu görmelisiniz. Yazıp duruyor.
Before she died you should have seen her face.
Ölmeden önce yüzünü gördün mü?
But you should have seen her face.
Ama yüzünü görmeliydiniz.
I saw you listening to the Mahler and crying. You should have seen her.
Mahler dinlerken ağladığını gördüm.
You should have seen Eva. You really should have seen her.
Eva'yı görmeliydin.
You should have seen the look on her face when I asked her just now.
Benimle Avrupa'ya gitmesini istediğimde yüzündeki ifadeyi görmeliydin.
I think you should know, Tim... the last few days, every time I have seen you... every time I have looked at you... the only response I have had is to thank God I have another son.
Sanırım şunu bilmen gerekiyor, Tim son birkaç gündür, seni gördüğüm her zaman sana baktığım her zaman senden aldığım tek karşılık Tanrı'ya şükürler olsun ki bir oğlum daha var oldu.
You should have seen the look on her parents'face.
Ailesinin yüzünü görmeliydiniz.
You should have seen the look on her face.
Suratındaki ifadeyi görmeliydin.
You should have seen all the gentlemen who courted me back then.
Çıktığım her erkeği görseydin.
You should have seen the look on her face, let me tell you.
Yüzündeki ifadeyi görmen lazımdı.
You should have seen them, Poirot.
Her halinden belli.