You think you can do that Çeviri Türkçe
1,434 parallel translation
You think you can do that for me?
Bunu benim için yapar mısın?
You think you can do that?
Sence bunu yapabilir misin?
Do you think you can do that?
Bunu becerebilir misin sence?
Now, you think you can do that?
Bunu yapabilir misin?
You think you can do that?
Bunu yapabileceğini düşünüyor musun?
You think you can do that?
Bunu yapabileceğini mi düşünüyorsun?
- All this is cool... - Mm-hmm. ... but you think we can do it so that the direction comes from me?
Bütün bunlar çok güzel ama emirlerin benden geliyor gibi görünmesi gerekmez miydi?
Only thing I can do is think. You can pretty much do that anywhere.
Yapabildiğim tek şey düşünmek, bunu her yerde yapabiliyorum.
So I think you can imagine what happens to regular people that just want to go to work, just want to go to do some shopping, or even just visit friends.
Sanırım, işlerine gitmek ; alış veriş yapmak ya da sadece arkadaşlarını görmek isteyen sıradan insanların neler yaşadığını hayal edebilirsiniz.
You know, do you think that you can take this pussy party somewhere else?
Bu kıçıkırık partinizi başka yerde yapar mısınız?
If you think that will help? The lord can only do so much.
Tanrı da bir yere kadar bir şeyler yapar.
Don't you think that only a fool can do all this for me?
Bütün bunları benim için sadece aptal bir insanın yapabileceğini hiç düşünmüyor musun?
What do you think I can do that they can't do?
Onların yapamayacağı ne yapabileceğimi sanıyorsun?
Do you think that you can
Sence onunla
So, do you think that you can help me?
Pekala, bana yardım edecek misiniz?
Do you think I want to give that up? Do you think I can give that up?
Vazgeçer miyim?
Hey, do you really think that I can't see what you're doing?
Sence yaptığını göremiyor muyum sanıyorsun?
I can't believe you'd think I'd do that. To you. After all we've been through.
Yaşanan bunca şeyden sonra, bunu yapabileceğimi düşündüğüne inanamıyorum.
You wanna think that he's sacrificing himself because if one person can do it, then maybe the world isn't the cold, selfish place you know that it is.
Onun fedakarlık yaptığını düşünmek istiyorsun, çünkü bir kişi yapabiliyorsa, o zaman belki de dünya düşündüğün gibi soğuk ve bencilce bir yer değildir.
And he said, Do you think you can make a movie projector that projects 3-D images without glasses? "
Ve dedi ki, "Sence, gözlük kullanmadan üç boyutlu bir film gösterim makinesi yapabilir misin?"
And they think it's weird that they can do all this stuff, but they don't tell anybody because people would freak out like you d.
Onlar tüm bu yapabildiklerini garipserler, ama kimseye söylemezler, çünkü insanlar senin gibi aklını kaçırırlar.
I didn't say that, but if you don't think you can do it- -
Kabilede, ilk kez temiz su görmüş olan çocukların yüzlerini görmek...
But knowing what you are going to do, that I don't think I can live with.
Ama ne yapacağınızı biliyorum. İşte bununla yaşayabileceğimi sanmam.
Do you think you can destroy it with just that power?
Sadece bu güçle başarabileceğini sanıyor musun?
So do you think that you can just turn it off for a second?
Pekala, bunu bir süreliğine kapatabilir misiniz acaba?
Ya think you can do that?
Bunu yapabilir misin?
One More Minute With Santos, Do You Think I Would Turn That Down Because It Wld Hurt When It Was Over?
Biri bana Santos'la bir dakikam daha olduğunu söylese, sence bittiğinde canım yanacak diye bunu geri çevirir miydim?
Do you really think that you can help me?
Gerçekten bana yardımcı olabileceğini düşünüyor musun?
Do you think we can leave him in that toilet, lying in his various liquids?
Tuvalette, çeşitli vücut sıvılarının içinde mi bırakalım yani?
If you can't have children of your own, if that's why you've taken him, because you're lonely, how do you think I feel without my angel boy?
Eğer kendi çocuğunuz yoksa,... eğer yalnız olduğunuz için onu kaçırdıysanız,... benim melek oğlum olmadan nasıl olacağımı düşünmediniz mi?
Seriously, do you really think that I can wait till we get to your place?
Cidden, evine kadar sabredebileceğimi mi düşünüyorsun?
Do you think you can handle that?
Sen halledebilir misin?
Do you think I could have that can?
O kutuyu bana verebilir misin?
I mean... I can't help but think that you'd do better at this detective business if you didn't have Shawn weighing you down.
Yani, Shawn seni aşağı çekmese bu dedektif işinde daha iyi olacağını düşünmeden edemiyorum.
You can't do that either, especially if it means what i think it means.
ikisini de yapamazsın, özellikle o ima ettiğin şey, benim düşündüğüm şeyse.
- It's about this little boy who asks his mother "Do you think I can pick up that big rock over there?"
Küçük bir çocuk annesine "Şuradaki büyük kayayı kaldırabilir miyim?" diye sorar.
Uh, I'm sorry. I don't think you can call dibs... on a shady peoplesmuggler. You can't do that.
Özür dilerim ama sahtekar bir insan kaçakçısı üzerinde hak iddia edebileceğini sanmıyorum.
Well, I think I can do that as long as you promise not to put me on the morning show.
Eğer beni sabah programına... koymayacağına söz verirsen bunu yapabilirim sanırım.
Do you really think that a Vice-Captain can assume some responsibility'?
Bir Teğmen'in mevkisinin bu olayın suçunu üstlenmeye yeteceğini mi sanıyorsun?
Do you think that I think this will work? I don't think he can hear me inside.
Bunun işe yarayacağını düşündüğümü mü düşünüyorsun?
Do they think that walls can hide you?
Sanıyorlar mı bu duvarlar saklar seni?
Do you really think while doing that he's gonna use a cell phone that he knows we can track?
Bunu yaparken, dinleyebileceğimizi bildiği cep telefonunu kullanır mı sence?
New roads, agriculture, employment, education. These are just a few of the things we can offer you, and I assure you, ladies and gentlemen, that if we do find oil here, and I think there's a very good chance that we will, this community of yours will not only survive, it will flourish.
Yeni yollar, ziraat, istihdam, eğitim size sunabileceğimiz imkânların sadece birkaçı ve sizi temin ederim ki bayanlar, baylar burada petrol bulursak ki, ben bulma ihtimalimizi çok yüksek görüyorum bu topluluk sadece hayatını idame etmekle kalmayıp, refaha da kavuşacaktır.
I can't do that, Nick. I think you know that.
Bunu yapamam, biliyorsun.
But I think it has something to do with the fact that you broke his heart... and he can't walk around the streets of New York without thinking about you.
İmza günleri var. Ama onun kalbini kırdığından sokaklarda gezmiyor.
Do you think you can handle that?
Sence bu işi halledebilecek misin?
Why is it that you think I can do for you?
Bunu yapabileceğimi neden düşündünüz?
Do you think that... when a person dies... he can still laugh?
Sizce biri öldüğünde hala gülebilir mi?
- Do you ever think that you can be wrong?
- Hiç endişe etmiyor musunuz
But I can't sit here and lie to you, and say that I don't think about who you are and what you have. I do.
Kim olduğun, ne yaptığın önemli değil dersem bu yalan olur.
How long do you think you can possibly hold on to that image?
Onu ne kadar zaman daha göreceğini sanıyordun?