You won't be sorry Çeviri Türkçe
249 parallel translation
You won't be sorry for letting me in.
Pişman olmazsınız.
I can't understand how that idea got around but I'm sorry, but I won't be able to help you.
O dedikodu nasıl çıktı anlamıyorum ama kusura bakma, sana yardım edemeyeceğim.
I hope you won't be sorry.
Umarım pişman olmazsınız.
Won't you even be sorry to leave your poor old Bessie?
Zavallı yaşlı Bessie'den ayrıldığın için üzülmüyor musun?
Sorry you won't be able to go to the indies now.
Karayipler'e gidemeyecek olmanız ne kötü.
I hope you won't be sorry you joined us against him.
Umarım ona karşı bize katıldığınız için üzülmezsiniz.
You won't be sorry, Vic.
Üzülme Vic.
Sorry you won't be going with us, copper.
Özür dilerim poliscik, ama artık bizimle yola devam edemeyeceksin.
Are you sure you won't be sorry later?
Sonra pişman olmayacağına emin misin?
- Well, Mae, you won't be sorry.
- Mae, pişman olmayacaksın.
You won't be sorry.
Pişman olmazsın.
Terribly sorry, but we won't be able to use you.
Çok affedersiniz, ama sizi alamıyoruz.
Believe me, Zachary, you won't be sorry fo this.
İnan bana, Zachary, buna pişman olmayacaksın.
You won't be sorry.
Pişman olmayacaksınız.
You won't be sorry.
Pişman olmayacaksın.
Do as you're told until you find out what year it is and you won't have to be sorry.
Hangi yılda olduğumuzu öğrenene kadar sana denileni yaparsan üzülmezsin.
I hope you won't be sorry. I don't do this often.
Umarım memnun kalırsınız, bunu pek sık yapmıyorum da.
- You'll be sorry you won't...
- Pişman olacaksın...
I'm sorry I won't be able to do this work for you anymore. But I know someone who can.
Üzgünüm ama bu işi yapamam ancak yapacak birilerini biliyorum.
Well, I'll have to admit I won't be sorry to see you go.
Ne yalan söyliyeyim, gittiğine hiç üzülmeyeceğim.
You won't be sorry this time.
bu kez pişman olmayacaksın.
- You won't be sorry, sir.
- Pişman olmayacaksın, bayım.
I promise you, you won't be sorry.
Söz veriyorum, pişman olmayacaksınız.
Listen, try the chilli. You won't be sorry.
Acılıyı dene, güzeldir.
Reb Tevye, you won't be sorry!
Tevye Efendi, pişman olmayacaksınız!
I have the feeling he won't be too much help, but at any rate, I'm sorry I bothered you.
Çok yardımcı olamayacağına dair bir his var içimde, yine de deneyeceğim. Rahatsız ettiğim için özür dilerim.
You won't be sorry.
Üzülmeyeceksin.
You won't be sorry.
Pisman oImayacaksn.
I'm so sorry I won't be able to do business with you.
Çok özür dilerim, seninle iş yapamayacağım.
Don't be scared, you won't be sorry.
Korkma, pişman olmazsın.
Oh! You won't be sorry, I promise.
Pişman olmayacaksınız, söz veriyorum.
Nick, I'm sorry I won't be able to join you for dinner tonight.
Nick, akşam yemeğinde sana katılamayacağım için üzgünüm.
Sorry you won't be on the team.
Takımda olamayacağına üzüldüm.
Sorry, I promised to marry you... but now, I won't be able to
Üzgünüm, evleneceğimize söz vermiştim ama şimdi bunu yapamayacağım.
I'm sorry I won't be able to see you grow into the exceptional man you'll become.
Senin ne kadar ayrıcalıklı bir adama büyümeni... göremeyeceğim için üzgünüm.
You won't be sorry. - Good.
- Pişman olmayacaksınız.
Dear Muriel I am very sorry but I won't be able to have dinner with you tomorrow after all.
Sevgili Muriel çok üzgünüm yarınki akşam yemeğine gelemeyeceğim
Predict a new future of Germany, you won't be sorry.
Almanya'nın yeni geleceğini önceden haber verin, pişman olmazsınız.
Look, I'm sorry, I know you mean to be friendly, but I hope you won't take it amiss if I ask you to sod off and die.
Kusura bakmayın, eğlence olsun diye takılıyorsunuz ama, defolup gitmenizi ve gebermenizi istersem, umarım yanlış anlamazsınız.
Won't you be a little sorry to see it go?
Gittiğini görmek seni hiç mi üzmeyecek?
I'm sorry if you don't like it, but I got problems and if you won't be part of the solution, don't give me a hard time.
Beğenmediyseniz kusura bakmayın ama sorunlarım var... eğer onları çözmeme yardım etmeyecekseniz bari beni rahat bırakın.
I'm going to do a realy great job, you won't be sorry.
Çok muhteşem bir iş çıkartacağım, pişman olmayacaksınız.
" You won't be sorry.
" Pişman... olmayacaksın.
I'm sorry, Daddy, but if you won't respect me as an adult I have no choice but to be my own mistress.
Özür dilerim baba, Ama bana bir yetişkin olarak saygı göstermeyeceksen kendi kendimin metresi olmaktan başka çarem yok.
YOU WON'T BE SORRY.
Pişman olmayacaksın.
I'm only sorry I won't be able to drive it as good as you.
Üzülerek belirtmeliyim ki senin kadar iyi süremem.
You'd better behave, or I won't kiss you good night, and then you'll be sorry
Uslu dursan iyi olur, yoksa sana iyi geceler öpücüğü vermem ve sen de buna pişman olursun.
You won't be sorry.
Pişman olmayacaksın!
You won't be sorry. One half hour more, okay? Please.
Pişman olmayacaksınız, yarım saat daha.
Start by nightfall or you'll be a sorry son of a bitch. You won't be the only one.
Gece yarısı başlamazsan pişman olacaksın, orospu çocuğu.
Sorry you won't be around to enjoy the rest of the evening... but accidents do happen.
Üzgünüm gecenin kalanında burada olup keyfini süremeyeceksiniz... ama bazen kazalar olur.
you won't be alone 42
you won't get away with it 31
you won't believe it 101
you won't regret it 135
you won't get it 34
you won't understand 27
you won't see me again 20
you won't be disappointed 56
you won't say anything 21
you won't die 48
you won't get away with it 31
you won't believe it 101
you won't regret it 135
you won't get it 34
you won't understand 27
you won't see me again 20
you won't be disappointed 56
you won't say anything 21
you won't die 48