You worried about me Çeviri Türkçe
794 parallel translation
- Are you worried about me?
- Benim için mi endişeleniyorsun?
Are you worried about me?
Benim için mi endişelendin?
Were you worried about me, Captain?
Beni merak ettiniz mi Yüzbaºi?
Were you worried about me?
Benim için endişelendin mi?
- Were you worried about me?
- Endişelendiniz mi?
Are you worried about me?
Benim için endişeleniyor musun?
- Are you worried about me?
- Endişelendin mi?
Are you worried about me, Dave?
- Benim için endişeleniyor musun?
You worried about me?
Benim için mi endişeleniyorsun?
Guess you're not worried about me wasting away after this meal, are you, Mrs. Willis?
Bu yemekten sonra, iğne ipliğe döneceğimi düşünmüyorsunuz değil mi Bayan Willis?
He didn't want me to tell you, but he's awfully worried about you and he thought you ought to have a doctor.
Sana söylemememi istedi, ama senin için son derece endişeliydi.. .. ve bir doktor getirmesi gerektiğini düşündü.
Always worried about me, aren't you?
Hep benim için kaygılanırsın, değil mi?
Plenty lucky for you mother was worried about Mascha... and sent me to ask you.
Çok şanslısın annem Mascha'için endişeleniyor... sana sormam için beni gönderdi.
Why don't you come to me if you're worried about something?
Bir şey için kaygılanıyorsan neden bana gelmiyorsun?
You weren't worried about me?
Beni merak etmedin ya?
Well, if you're worried about me, you can stop.
Benim yüzümden endişeleniyorsan unutabilirsin.
You're worried about me feeling badly because he's going to be arrested, aren't you?
Tutuklanacağı için kendimi kötü hissetmemden korkuyorsun, değil mi?
Is it me you're worried about or the circus?
Endişen benim için mi yoksa sirk için mi?
Are you still worried about payment? The great Daimyo Matsudaira supports me
Ama ödeme konusunda endişelenme Lord Matsuraira ödeme konusunda bana destek olacak.
You should've been worried about me.
Benim için kaygılanmalıydın.
Don't tell me you're worried about him.
bunu merak ettiğini hiç sanmıyorum.
If you're worried about me, I already think you're quite a strudel.
Endişeleniyorsan, ben çoktan senin çok tatlı olduğunu düşünüyorum.
You had me worried about it there for a minute.
Bir an için ben de endişelenmiştim.
Now you got me worried. It's about time, you big lug.
Şimdi ben de meraklandım.
She's worried about you and wants me to examine you
Sizin için çok endişelenmiş, benden sizi muayene etmemi istedi.
Hey, you're really worried about me.
Benim için gerçekten endişeleniyorsun.
You are worried about me being in danger, aren't you?
Tehlikedeyken benim için endişeleniyorsun, değil mi?
For a while, captain, you had me worried about you.
Bir süredir beni korkutuyordun Yüzbaºi.
You're not thinking about me. You're worried about Stribling.
Sen Stribling için endişeleniyorsun.
You were worried about me.
Demek benim için endişeleniyorsun.
Why are you so worried about me?
- Niye zahmet etti?
She hasn't taken up with me, if that's what you're worried about.
Benimle çıkmadı. Endişelendiğin buysa.
You're worried about me not giving you a return game.
Size rövanş vermeyeceğim için endişeleniyorsunuz.
Well, you needn't have worried about me at all.
Neyse, benim için endişelenmene hiç gerek yoktu.
If you're still worried about me telling anyone, you needn't be.
Hâlâ, birilerine söylememden endişeleniyorsan, korkmana gerek yok.
If you are so worried about me, Shinsuke... then dress up as a geisha's aide and come to the villa at the right time.
Eğer çok merak ediyorsanız benim hakkımda, Shinsuke... sonra bir geyşa Yardımcısı olarak Giydir ve doğru zamanda villa için gel.
You're worried about me.
- Benim için endişe ediyorsun.
I figured you were worried about me.
Benim için endişelersin dedim.
Mrs. Morane didn't really ask me to come by, but she sounded worried... about leaving you alone with the boy. I could cook you something...
Bayan Morane benden tam olarak gelmemi istemedi ama sizi küçükle yalnız bıraktığı için endişe ettiğini hissettim.
You're not worried about me, just about yourself.
Sen benim için değil, kendin için endişeleniyorsun.
- I'm glad you're worried about me... but I'm going to be sensible.
- Benim için endişe etmene sevindim. Ama mantıklı olacağım.
You flew me through the fog, why are you worried about two valises?
Sisliyken beni getirebildiniz, iki bavulu neden dert ediyorsun?
You're not worried about me, and I don't give a damn about you.
Beni umursamıyorsun, ben de seni hiç takmıyorum.
I know you and Mom worried about me a lot.
Annemin ve senin benim için çok endişelendiği biliyorum.
You think she's got me worried about where she is, don't you?
Sence nerede olduğunu merak etmemi istiyor, değil mi?
You're not worried about me, señor?
Benden şüphe etmiyorsun ya senyor?
What I know about your operation, if I were you... I'd be worried about making me happy.
Sizin hakkınızda bildiklerimle, yerinizde olsam beni üzmemeye çalışırdım.
See, we're... well, Jenny and me, we're worried about you... living up in that old house there all by yourself... and, uh, we just thought that... well, we...
Görüyorsun ki jenny ve ben, senin hakkında endişeleniyoruz... o eski evde tek başına kalman... ve ee biz düşündük ki belkide...
You're not worried about me leaving, are you?
Gidiyorum diye kaygılanmıyorsun, değil mi?
I guess you worried about what happened to me.
Sanırım bana ne oldu diye meraklandın.
As for me, I'm not a bit worried about you or myself, and least of all about mankind.
Bana gelince, senin için ya da kendim için hiç kaygılanmıyorum. İnsanlık içinse neredeyse hiç üzülmüyorum.
you worried 27
about me 284
you will be 199
you well 16
you want some tea 39
you were right 3267
you want me to come 17
you will be dead 18
you won't be alone 42
you will see 125
about me 284
you will be 199
you well 16
you want some tea 39
you were right 3267
you want me to come 17
you will be dead 18
you won't be alone 42
you will see 125
you won't get away with it 31
you want to see me 30
you want to die 96
you won't believe it 101
you will regret it 32
you want to talk to me 36
you wanna 113
you will die 193
you weren't invited 19
you want something 175
you want to see me 30
you want to die 96
you won't believe it 101
you will regret it 32
you want to talk to me 36
you wanna 113
you will die 193
you weren't invited 19
you want something 175