Yr's Çeviri Türkçe
2,990 parallel translation
Ah, that is a nasty scrape.
Ah, bu kötü bir sıyrık.
The wound still hurts, doesn't it, Cassandra?
Sıyrık hala acıyor değil mi, Kassandra?
Now he's the Number 2 guy ahead of the old-guard executives.
Gelenekçi yöneticilerin arasından sıyrılıp organizasyonun iki numarası oldu.
It's just a flesh wound, alright man?
Sadece bir sıyrık adamım.
He does not get to walk just because he's on CNBC.
CNBC'ye çıkıyor diye bundan da sıyrılamayacak.
The boss out among'em.
Patron aralarından sıyrıldı.
Did you really think you can get away with it?
Bundan sıyrılabileceğini mi düşünüyordun?
To stand out from the crowd.
Kalabalığın arasından sıyrılmak istiyorum.
There's a way out of this.
Bu işten sıyrılmanın bir yolu var.
Gives you more time to figure out how to get outta this.
Bu işten nasıl sıyrılacağını düşünmek için sana epey zaman kazandırıyor.
've Been in a few scrapes.
Benim birkaç küçük sıyrığım var.
You can't slide out of it now.
Artık bundan sıyrılamazsın.
Come from out of it like before.
Geçenki gibi aralarından sıyrılmak.
My God, you're scratched all over.
Aman Allahım, her tarafın sıyrık dolu.
You didn't prick.
Umarım, sıyrık yoktur.
- No, it was just a flesh wound.
Hayır, sadece bir sıyrıktı.
- It was a flesh wound.
Bir sıyrıktı.
- It's a superficial wound.
Sadece sıyrık. Bir şey olmaz.
I even put him in a double armbar, and he wriggled free.
Onu çift kollu sıkıştırdım bile, ama bir şekilde sıyrıldı.
He's not walking on this.
Bundan öyle sıyrılamayacak.
It's just a scratch.
Sadece bir sıyrık.
But if I do pull this off, Hagan'll be gone, and you guys can take the credit.
Ama eğer bundan sıyrılabilirsem, Hagan ölmüş olacak, ve siz çocuklar kredi kazanacaksınız.
It's a flesh wound, you fucking idiot.
Alt tarafı bir sıyrık geri zekâlı.
Help me find out who Javier Alonso was and we'll get out of this.
Javier Alonso'nun kim olduğunu bulmama yardım et ve bu işten sıyrılalım.
With that, the artist mocks cultural industry Obsessed with tangible objects, when he offers something Poetic, ephemeral, stripped of materiality.
Bununla sanatçı şiirsel, fani ve maddesellikten sıyrılmış bir şeyler önererek somut nesnelerle kafayı bozmuş kültürel endüstriyle dalgasını geçiyor.
Clark's been trying to wriggle out of the compensation package that he agreed with Charles.
Clark, Charles'la yaptığı tazimat anlaşmasından sıyrılmaya çalışıyor.
I know, I'm not thinking clearly.
Biliyorum, ufak bir sıyrık..
It's a scratch.
Alt tarafı bir sıyrık.
If you care about your friend, go figure out how Alaric came into the icu on his deathbed and walked out an hour later without a scratch.
Eğer arkadaşına gerçekten değer veriyorsan gidip Alaric'in nasıl acile ölüm döşeğinde gelip bir saat sonra sıyrık olmadan kalktığını öğren.
Acknowledging it, but rising above it.
Farkında olarak, fakat ondan sıyrılarak.
Did you read about YR's paper bag drop?
Young Rubicam'in kâğıt torba bombardımanını okudun mu?
No, it's the little salt we rubbed in YR's wound.
Hayır Young Rubicam'in yarasını ovduğumuz birazcık tuz.
I'm giving you a chance to come clean.
Sana bu işten sıyrılman için bir yol sunuyorum.
Did you read about YR's paper bag drop?
Young Rubicam'in kâgit torba bombardimanini okudun mu?
No, it's the little salt we rubbed in YR's wound.
Hayir Young Rubicam'in yarasini ovdugumuz birazcik tuz.
One of them gave Sam a first-class scratch.
( Adam ) : Onlardan biri Sam'e birinci sınıf bir sıyrık atmış.
So the idea of battling, coming out of this tradition called the dozens, where you verbally attack your opponent and your opponent verbally attacks you until somebody breaks down and either wants to fight, cries, whatever it is,
Yani battle'daki ana fikir, the dozens dediğimiz bu olaydan sıyrılıp öne çıkmaktı, bu yüzden de sözlü olarak rakiplerine saldırırdın ve rakibin de sözlü olarak sana saldırırdı ta ki biri pes edip başka biri katılmak isteyene kadar,
"I'm fine, it's just a scratch."
İyiyim, sadece bir sıyrık.
Also multiple lacerations and abrasions with pitch residue and bark particles.
Ayrıca zemin atıkları ve kabuk parçaları içeren bir çok sıyrık ve yara var.
I am glad to be off dogs and hurricanes and back in a good old Washington shit storm.
Köpeklerden ve kasırgalardan sıyrılıp Washington'un bok fırtınası içine döndüğüm için çok memnunum.
And just a scratch was enough.
Sadece bir sıyrık yeterli.
It's a scratch!
Sadece bir sıyrık!
You can't fuck your way out of everything.
Her şeyden sıyrılamazsın.
I have so far.
Şu ana kadar sıyrıldım.
And I wouldn't mind, it's just she's got a lot of pets and I'm trying to kick the whole bestiality thing.
Çok fazla evcil hayvanı var sadece ve şu hayvanlarla ilişkiye girme işinden sıyrılmaya çalışıyorum.
Bring her out of her shell.
Kabuğundan sıyrılmasını sağlayacağım.
We can use the extra profit to dig ourselves out of this hole.
Bu çıkmazdan sıyrılabilmek için ekstra getiriler kullanmaya başladık.
Like you get some pass for what you've done.
Yaptıklarından sıyrılacakmışsın gibi.
Someone want to tell me why I got cut short flower-picking with my little one on account of a flesh wound?
Küçük bir sıyrık için neden kızımla çiçek toplamama engel olduğunuzu söyler misiniz?
Nobody kicks me in the balls and gets away with it.
Kimse taşaklarıma vurup bundan kolay kolay sıyrılamaz.
So how does a guy like this keep getting cut loose?
Bunun gibi birisi nasıl sürekli tutuklanmaktan sıyrılabilir?