English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ Z ] / Zarak

Zarak Çeviri Türkçe

102 parallel translation
Adolph turned them away in a rage... and told Tobias never to come back... until he'd given up the girl.
Adolp kızarak onları evden kovdu ve Tobias'a, kızı bırakıncaya kadar asla geri gelmemesini söyledi.
We got angry and told her it was her own fault.
Ona kızarak bunun kendi hatası olduğunu söyledik.
The wife, probably in a rage threatened her husband with a knife, and then, carried away by hysteria took a swing at him, and simply went on from there.
Kızgın eş kocasına kızarak bıçakla korkutmaya kalkmış ve histeri krizinin etkisiyle önüne geleni bıçaklamaya başlamış.
Why do you think I shouted so angrily and said I couldn't see you again?
Neden sana o kadar kızarak bağırdım ve seni tekrar göremeyeceğimi söyledim sence?
He told me to work undercover here... to investigate their weapons factory
Tang kalesine sızarak... silah üretim yerlerini bulacaktım
We take your 400 grand and turn it into two million once we get into the police property room.
400bin dolarını alıp polis kasasına sızarak direk 2 milyon dolara dönüştürebiliriz.
Of having infiltrated the Patriotic Citizens'Club and falling for their ideals out of love.
Vatanperver Yurttaşlar Kulübüne gizlice sızarak kendilerini gayelerinden... uzaklaştırmakla.
I'm sorry I spent my whole life being angry with you.
Hayatımı sana kızarak geçirdiğim için üzgünüm.
I want you to slip past their security systems and into their cargo bay.
Senden güvenik sistemlerine sızarak kargo ambarına bağlanmanı istiyorum.
My mission was to accumulate information on Maquis activities and then deliver you into their "waiting hands."
Görevim, aranıza sızarak, Maquis hareketlerini bildirmek ve ve sizleri "bekleyenlerin ellerine" teslim etmekti.
Photonic energy leaking into the subsystems could certainly damage the nodes, and it might have created a defect in the program that occurs when Grendel shows up.
Fotonik enerji alt sistemlere sızarak dönüştürücüye zarar vermiş olmalı, ve bu olay büyük ihtimalle, Kim'in Grendel ile karşılaştığında olmuş olmalı.
Wherever wild prey is dense, they are crossing the Canadian border... trickling back into their former territory.
Nerede av hayvanı yoğunsa, Kanada sınırını geçerler ve eski bölgelerine sızarak geri dönerler.
Today the most dangerous enemy agent is not so much concerned with the secret information about weapons as he is with infiltrating the necessary departments of the government and shaping and controlling the actions of our nation so that the enemy is progressively winning,
Günümüzde en tehlikeli düşmanın ajanları silahlar hakkında gizli bilgilerle pek ilgilenmemektedir. Hükümetin gerekli departmanlarına sızarak ulusumuzun kararlarını şekillendirerek ve kontrol ederek mütemadiyen mücadelelerinde başarılı olmaktadırlar, tek bir kurşun dahi sıkmadan başarmaktadırlar.
No one wants to see the Dominion destroyed more than I do but to go to Cardassia Prime penetrate one of the most heavily guarded facilities in the Quadrant, steal top secret war plans and then return them safely to you
Kimse Dominion çöküşünü benim kadar isteyemez Cardassia'ya gitmek ve Çeyrek'teki en ağır şekilde savunulan tesislerden birine sızarak çok gizli savaş planlarını çalıp size getirmek sıradan bir iş değil.
Our mission is to infiltrate your homeworld, to place operatives in the highest levels of Starfleet, monitor your military installations.
Görevimiz, ana yurdunuza sızarak, Yıldızfilosu'nda yüksek seviyelere gelerek askeri üslerinizi takip etmek.
A small group could infiltrate the compound and...
Küçük bir grup sızarak...
They work in small groups of five suicide infiltrators.
Çalışma Şekli ) Beşli küçük intihar grupları halinde çalışıyorlar. İçeri sızarak.
THey get their own adrenaline going out of being pissed off, groaning, mad and everytbing but tbat, to me, isn't fun.
Kendi adrenalinlerini de öfkelenerek... homurdanarak, kızarak falan yükseltirler. Ama bence bu eğlenceli değil.
Oh, my wife celebrated herself into an early coma.
Karım evliliğimizi sızarak kutladı.
I wanted her to understand why sometimes the gods bless us... and why they sometimes become angry... and shake us, and fill our lives with pain.
Tanrıların bizi neden bazen kutsadığını anlamasını istemiştim ve neden bazen bize kızarak bizi sarsıp, hayatlarımızı acıya boğduğunu.
As the mildly acidic water leaks through cracks in the earth's crust, it dissolves the surrounding rock, leaving pockets, caves.
Nisbeten asitli bu suyun çatlaklardan sızarak... çevresindeki kireçtaşı kayaları eritmesiyle oluşan boşluklar... mağaralardır.
Hackers break into government and business computers... stealing and destroying information... raiding bank accounts, running up credit card charges... extorting money by threats to unleash computer viruses.
Sanal korsanlar, devlet kurumlarının ve özel kurumların bilgisayarlarına saldırarak, banka hesaplarına sızarak, kredi kartı limitlerini boşaltarak bilgi çalmakta, zarar vermekte ve gasp suçu işlemektedirler Hey, durun biraz.
Been gettin'past the checkpoints the old-fashioned, sneaky-creep, Manticore way.
Kontrol noktalarını eski yöntemlerle geçiyorum, Manticore'a özgü, sinsi bir şekilde sızarak.
Today's self-appointed architects, the conglomerates and the moneychangers who worship gold... even as they tear down every holy tradition, infiltrating our governments, our universities, the media.
Günümüzün kerameti kendinden menkul mimarları... paraya tapan... büyük şirketler... hükümete, üniversitelerimize, medyaya sızarak... bizim çalışmalarımızı sömürüyor... ve her kutsal geleneği... çiğniyorlar.
Sneak into the evidence room.
Delil odasına sızarak.
No. I hacked into the state computer... issued myself a parole.
Devletin bilgisayarına sızarak kendi kendime şartlı tahliye çıkardım.
In the crack of the Persian line, we'll go for the head.
İran cephesindeki bu yarıktan sızarak komutanlarını yok edeceğiz.
Why would I waste my time being angry with anyone.
Neden vaktimi birine kızarak harcayayım ki?
Colin got Swift's diary from hacking into his secretary's computer.
Colin Swift'in günlüğünü sekreterinin bilgisayarına sızarak çözdü.
Summertime White Porsche Carrera is milky I'm on the grind Let my paper stack when I'm filthy lt's funny how niggas Get to screw-facing at me
Yazın Süt beyazı Porsche Carrera Ben çalışıyorum Pisim, paraları istifliyorum Zencilerin bana kızarak bakması Ne garip
People will frown at you.
İnsanlar size kızarak bakarlar.
It's my belief there was an underground stream here at some point... skirting the main source and bringing the particles up to the surface.
Görünüşe göre buralarda bir yerde ana kaynaktan sızarak toprağın yüzeyine gelmesini sağlayan bir yer altı akışı var.
" Dear Pregnant Virgin. Sperm are very determined beings whose sole reason to exist is to get inside the fallopian tubes.
" Sevgili Bakire ve Hamile spermler, fallop borusundan içeri sızarak buna sebebiyet verebilecek, azimli yapıdadırlar.
But you can't hide in your room forever feeling sorry for yourself.
Ama kendinize kızarak odanızda sonsuza dek saklanamazsınız.
He'd infiltrated the 23rd Street Syndicate, and was providing information regarding their leadership.
Evet. 23. Cadde'deki örgüte sızarak, çete başı hakkında bilgi toplamayı umuyordu.
Instead of building bigger, more powerful weapons, they chose to build smaller ones, microscopic machines designed to infiltrate and destroy from within.
Daha büyük daha güçlü silahlar yapmak yerine daha küçük yapmayı seçtiler. Wraithlere içten sızarak yok etmek için dizayn edilmiş mikroskopik makineler.
But in the darkness of the cave tunnels roots of giant tropical trees have pushed their way through cracks in the limestone to reach the flooded caverns.
Ama mağara tünellerinin karanlığı içinde devasa tropik ağaçların çatlaklardan sızarak su dolu mağaralara ulaşan kökleri vardır.
I can't believe I wasted half my life being at him, thinking he got away with treating me like crap.
Hayatımın yarısını ona kızarak geçirdiğime inanamıyorum. Bana pislik gibi davranmasının yanına kar kaldığını düşünerek.
And just like that she could pull off going undercover in China?
Çin'e gidip aralarına gizlice sızarak mı?
- I run out
- Sızarak.
Peek out just enough to not make a difference.
Dışarıya, farklılık yaratmayacak kadar az sızarak.
After I spent a few years getting wasted and being pissed at the world, I finally saw what I was doing.
Birkaç yılımı dünyaya kızarak boş yere geçirdikten sonra nihayet ne yaptığımı anladım.
They were able to drop in the viet cong, take out death squads and get out without a trace.
Vietkong'a habersiz sızarak ölen ekipleri iz bırakmadan çıkarabilirlerdi.
Yeah, as time went on, the vapors crept across the floor, making their way to the water heater.
Zaman geçtikçe gaz, zeminden sızarak termosifona kadar gitmiş.
We think it's that frictional heat that is producing the evaporation of the water ice that is then escaping through these cracks and making the geysers that we see there.
Bizler, bu sürtünmenin ısıyı arttırdığını ve tüm bu çatlaklar boyunca da su buharının sızarak gayzerleri oluşturduğunu düşünüyoruz.
Mandi and I spent many nights... waking from our drunken slumber on that grassy knoll at Bondi.
Bondi'nin yeşil tepelerinde içmekten sızarak çok sabahladık.
But back then, so much of it was being produced that it began to bubble out of the ocean and into the atmosphere.
Ancak geçmişte çok fazla miktarda üretilince okyanuslarda sızarak atmosfere karışmış ve felakete yol açmıştı.
Dr. Laura says, "If you live your life angry at your parents you're only hurting yourself".
Dr. Laura diyor ki, "Eğer hayatınızı ebeveynlerinize kızarak geçirirseniz yalnızca kendinize zarar verirsiniz."
ethanol and methanol mixed with the aromatic compound DMSo and benzene seeped out after an earthquake running off into the sewer system below the monastery the fumes of which has the dual effect of preserving human tissue... creating intense hallucinatory effects.
Bu durumda, etanol ve metanol aromatik bileşenler olan DMSO ve benzen ile birleşip deprem sonrası dışarı sızarak manastırın altındaki kanalizasyondan akarak insanın doku korumasına çifte etkisi olan gazlar çıkarıyor ve teneffüs ederseniz, şiddetli kuruntusal etkiler doğuruyor.
Goodbye.
Geçen baharı dünyaya kızarak geçiren biri olarak söyleyeyim.
My God! Cousin, what are you -
Görevim Mascarpone Çetesine, Carl Cassio... adıyla sızarak... bu organize suç çetesinin New Jersey'deki uzantılarını belirlemekti.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]