Zas Çeviri Türkçe
3,813 parallel translation
The 52 model that Miyabe changed with also had an engine fault.
Miyabe'nin değiştirdiği 52 modelinde motor arızası varmış.
- Whoa, good memory.
- Hafızası iyiymiş.
Er... Chairman Rogers, I headed an investigation into the failure of a Titan rocket, and I suggest I outline the procedure we used there.
Başkan Rogers, bir Titan roketinin arızası ile ilgili bir soruşturmanın başındaydım, orada kullandığımız yöntemi burada önermek isterim.
He'll sift Kaldur'ahm's mind for every fractured memory, every buried thought.
Kaldur'ahm'ın bütün kırık dökük hafızasını ve tüm gömülü düşüncelerini gözden geçirecek.
She's being held against her will.
Onu, rızası dışında alıkoyuyorlar.
Engine failure.
Motor arızası.
I think something jogged her memory.
Sanırım bir şey hafızasını dürttü.
Guy's a Rhodes Scholar, got a photographic memory.
Guy, Rhodes Scholar bulunuyor fotografik hafızası var.
He came in voluntarily.
Kendi rızasıyla geldi.
How could a morgue remove tissue from someone who didn't consent?
Birinin rızası olmadan cesetten, nasıl organ alınabilir?
It is only with the King's favour that I can bring my son home.
Sence Kral'ın rızasını alıp onu eve getirebilirmiyim.
You can't have a terabyte of... see, the way a computer's memory works is that...
Tamam o zaman, 1 terabayt RAM'i olanından istiyorum. 1 terabayt RAM olma... Bakın, bilgisayarın hafızası şu şekilde...
If a woman comes to you and... begs you to take her away, is that theft?
Bir kadın sana kendi rızasıyla gelir de onu götürmen için yalvarırsa bu çalmak mı olur?
Consenting adults.
Rızası olan yetişkinlerle.
Not of his own accord, he doesn't.
Kendi rızasıyla değildir.
June still has your old phone number memorized.
Eski telefon numaran hâlâ June'un hafızasında.
In the vast majority of cases like this, the child turns up of their own accord, perfectly unharmed, within 24 hours.
Buna benzer vakaların büyük çoğunluğunda 24 saat içinde çocuk hiçbir zarar görmeden kendi rızasıyla ortaya çıkar.
Works okay.
Arızası yok.
She has a good memory.
Onun hafızası iyidir.
There's always some new appointee, some... someone freshly elected, a holder of a lien, a witness with a faulty memory.
- Daima yeni atanmış biri yeni seçilmiş biri alacaklı biri, hafızası zayıf bir tanık vardır.
You know, this morning, he made some joke about how he's already forgetting things.
Bu sabah, hafızasının gelip gittiğiyle ilgili bir espri yaptı.
Dr. Abigail's with her, but her memory's failing...
Dr. Abigail onunla beraber fakat hafızası çöküyor...
Well, her memory's almost gone.
Hafızası gitmiş durumda.
The collective memory of this entire town is in this room.
Tüm kasabanın toplumsal hafızası burada.
Braking system malfunction.
Fren sistemi arızası.
The human memory is far more capable than most people realize.
İnsan hafızası çoğu kişinin fark ettiğinden çok daha beceriklidir.
We're gonna try to restore Pete's memory.
Pete'in hafızasını yerine getirmeyi deneyeceğiz.
It has a good battery life and better memory
Pili uzun gidiyor, ve hafızası da iyi.
But if everyone who knows the plan is dead or stripped of their memory, that can never happen.
Ancak planı bilen herkes ölmüş ya da hafızasını kaybetmişse böyle bir şey asla olmaz.
Oh. You mean she has her memories back.
Oh. demek istediğin hafızası yerine mi geldi.
She, uh, helped jog Belle's memory.
O, şey, Belle in hafızasını geri getirmek için yardım etti.
We were told this was her last known location. Reportedly against her will.
En son burada olduğu bize söylendi, hem de rızası dışında.
Which is why we need to convince him to tell the truth, jog his memory.
İşte bu yüzden onu doğruyu söylemeye ikna etmeliyiz. Hafızasını tazelemeliyiz.
System error.
Sistem arızası.
System error detected.
Sistem arızası saptandı.
There's no such thing as women who sell their bodies willingly.
Hiçbir kadın kendi rızasıyla bedenini satmayı seçmez.
I wouldn't want to be a sex worker, but I accept other people's choices.
Ben kendi rızasıyla seks isçisi olmayı seçenleri anlamıyorum ama bazı kadınların bunu seçtiklerini de kabul ediyorum.
I don't want to make another move without his consent.
Onun rızası olmadan başka bir hareket yapmak istemiyorum.
With the blessings and support of my wife and children, I have decided to announce that I will humbly be seeking the opportunity to serve as your next governor.
Karımın ve çocuklarımın da rızası ve desteğiyle bir sonraki valiniz olmak için naçizane fırsatı kovalıyor olacağımı duyurmaya karar verdim.
Hey! I'm a consenting adult.
Ben kendi rızası olan bir yetişkinim.
Hey, whoa. I don't know what she told you, but Carol's a consenting adult, so- -
Sana ne söyledi bilmiyorum ama o kendi rızası olan bir yetişkin yani...
Miss Martian has partially restored your son's psyche, but he remains far from whole.
Bayan Martian kısmen oğlunun hafızasını onardı fakat tamamen iyileşmekten oldukça uzak.
Commander, please allow me to go and get my ID.
Gene söylüyorum kumandan bey Allah rızası için beni bırakın gideyim nüfus kâğıdımı getireyim.
I was forced to wipe her memory, then blocked her emotions from her logic processing unit, rendering her emotional capabilities inert.
Onun hafızasını silmeye zorladım sonra da duygularını mantık işleme ünitesinde bloke ederek duygulara karşılık verme kabiliyetini etkisiz hale getirdim.
You two are on your own.
- Kendi başınızasınız.
Copier has a pretty good memory, doesn't it?
Fotokopi makinesinin oldukça iyi bir hafızası var, değil mi?
I don't know if it's like muscle memory or whatever, but I'm like a natural when it comes to Derby skating.
Kas hafızasından mıdır bilmem Paten Derbide konusunda doğuştan yetenekliyim.
No, we were saying if there's more in the papers it might jog people's memories.
Hayır, diyoruz ki eğer gazetede daha fazla şey olursa insanların hafızası dürtülmüş olur. Ya dışarıda birileri varsa?
No, no.
Bu Boris'in hafızası.
You miss it- - you are on your own.
Kaçırırsanız kendi başınızasınız.
Belle.
-... hafızasını kaybetme riskini göze almaz. - Belle.