Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / 20
20 Çeviri Türkçe
50,144 parallel translation
20 dólares te pueden generar 1000.
20 $ yatırıp 1,000 $ kazanabilirsin.
20 minutos más tarde me estaba liando con una mujer.
20 dakika sonra, bir kadınla öpüşüyordum.
De hecho son 20... 2 - - 22.
Aradaki 25 yaş fark hoşuma gitmiyor. Aslında 20.
Espera, tengo que grabar 20 segundos de tono del cuarto.
20 saniyeliğine, odanın sesini kaydetmem lazım.
Santa Anna espera refuerzos y cuando lleguen, que llegarán, mañana, vendrá por este muro y en 20 minutos todos estarán muertos.
Santa Anna yeni kuvvetleri bekliyor ve yarın onlar geldiğinde bu kapıya dayanacaklar ve 20 dakika içinde buradaki herkes ölmüş olacak.
Veinte hombres. Algunos de ellos casados y con hijos.
20 adam, içlerinden bazıları evli.
Veinte hombres a los que he puesto en peligro.
- Tehlikeye attığım 20 adam.
- Pero eso fue hace casi dos décadas.
- Ama bu 20 yıI önceydi.
Los hombres de Wexler han saboteado el tren y han salido pitando, así que, ahora estamos en un desbocado que va a chocar contra Frankfurt en menos de 20 minutos.
Wexler'ın adamları treni sabote edip defolup gittiler, biz de 20 dakika içinde Frankfurt istasyonuna çarpacak olan trenden kurtulmayı deniyoruz.
Prospect Park, en 20 minutos.
- Prospect Park, 20 dakika içinde.
¿ Tienes alguna idea de cuántos niños, Jones podría haber lastimado en las últimas dos décadas?
20 yılda Jones'un kaç çocuğu incitmiş olabileceğini düşünebiliyor musun?
Sandstorm te ha estado vigilando por más de 20 años.
Sandstorm seni 20 yıldır izliyor.
Le grité a esa basura por 20 minutos.
O bok çuvalına 20 dakika boyunca bağırdım.
Casi 30 años, significa unos seis años trabajando.
20'lerinin sonunda olması yaklaşık altı yıllık bir iş gücünün göstergesi.
De acuerdo con la agenda oficial del presidente, hay un período de 20 minutos en el que podemos cruzarnos con él en Westchester.
Başkanın kamuya açıklanan takvimine göre onunla Westchester'de karşılaşabilmemiz için 20 dakikamız var.
La ruta del polo norte es un 20 por ciento más corta que la ruta normal del Mar del Norte.
Kuzey Kutbu rotası, standart kuzey denizi rotasından % 20 daha kısa.
¡ Tomará otros 20 segundos para que todos los votos estén de vuelta en el servidor!
Tüm oyların sunucuya geri dönmesi bir 20 saniye daha alır!
Dame $ 20.
20 dolar çıksana.
... si os queréis volver locos, pero tenemos que irnos a comer en 30 minutos.
Her türlü çilginca kostüm var. Ama 20, 30 dakikaya çikmak zorundayiz çünkü ögle yemegine gidecegiz.
Conocí esa polla cuando tenía... 20 años.
O çükün 20 yasindaki halini biliyorum.
- No sé, por 15 o 20 pavos.
- Bilmem ki, 15, 20 dolar.
Me molestaron personalmente ciertas obras de arte y cuando me di la vuelta había 20 o 30 personas con iPhones rodando las mismas imágenes.
Bir eserle ilgili sahsi olarak öfkelendim ve arkami dönüp baktigimda, 20, 30 kisinin iPhone'lariyla ayni görüntüyü çektiklerini gördüm.
Si hubierais visto aquel momento, darte la vuelta y ver a 20 personas grabándote con iPhones tiene muy poca gracia.
O anda bunu görseydiniz arkaniza döndügünüzde bir anda sizi iPhone'lariyla çeken 20 kisi görseydiniz size de yavan gelirdi.
Solo soporto esto 20 minutos.
Buna ancak 20 dakika dayanabilirim.
Si yo te hablara y fueras como era yo hace veintitantos años te diría...
Mesela senin yasindaki hâlimle, 20 küsur yil önceki benle konusuyor olsam söyle derim :
Bueno, 20 años de Hoop Dreams.
Neyse, Hoop Dreams. 20 yıl.
- Más de 20.
- 20 küsur yıl.
- ¿ Más?
- 20 küsur yıl mı?
Y la realidad es, no puedes hacer que 20 años de daños, por ignorar lo que ofrece la madre naturaleza,
Basit bir gerçek var, o da doğa ananın en iyi ürünlerini göz ardı ederek vücuduna 20 yıllık zarar veremezsin.
No puedes pasar 20 años diciendo no a esto, y esperar que personas en batas blancas aparezcan con algo que va a solucionar esto, en cinco días.
Yirmi yıl boyunca bunlara burun kıvırıp da beyaz önlüklü insanların bunu beş günde çözecek bir şey bulmasını bekleyemezsiniz.
- No me sorprendería que en 15, 20 o 25 años después
Bundan 15, 20, 25 yıl sonra insanlar on 20 yıl öncesine bakıp
las personas voltearán a ver los últimos 10 a 20 años, y digan : "¿ Como podían darle esa comida a sus hijos?"
"Bu insanlar çocuklarına bunları nasıl yedirebilmişler?" derlerse hiç şaşırmam.
Hay estudios que sugieren que, si la mitad de los americanos comieran una porción más de frutas y verduras al día, se pueden prevenir 20.000 muertes de cáncer al año.
Bir tür bilgisayar modelleme çalışmaları yapılıyor. Bunlara göre, örneğin, Amerikalıların yarısı günde bir porsiyon daha fazla sebze ve meyve yese her yıl 20.000 kanser ölümü önlenecekmiş.
Si solo la mitad hubiese comido esa porción extra, 20.000 no hubiesen muerto de cáncer, y morirían si no hacen esto.
Halkın sadece yarısı yalnızca bir porsiyon fazla yeseydi 20.000 kişi kanserden ölmeyecekti.
de 5 a 20 veces más de especies marinas por matar y este termino se relaciona con todas las otras vidas marinas del océano y que son matadas en el proceso para obtener el pescado o mariscos que tienes en tu plato,
Genelde yan av olan beş ila 20 kat daha fazla deniz ürünü gerektiriyor, "yan av" terimi, o hedef alınmış balığı tabağınıza getirmeye çalışırken o arada öldürülen diğer tüm deniz canlılarını ifade ediyor.
En 20 minutos.
- Yirmi dakikası var.
Les envié como veinte.
Ben 20 tane falan gönderdim.
Sí, este domingo la vi en el programa "20 a 20".
Evet. Pazar günkü 20 / 20 makalesini gördüm.
El equipo de intercepción alcanzará su posición en 20 minutos.
Müdahale takımı 20 dakika içinde size ulaşacak.
Dile a Vincent que lo veré en el Lodge en 20.
Vincent'a 20 dakika içinde onunla Lodge'da buluşacağımı söyle.
Ian Pugachevsky trabajó en un dispositivo de fusión en frío en su sótano durante 20 años.
Ian Pugachevsky 20 yıldır bodrumunda bir soğuk füzyon cihazı üzerinde çalışıyordu.
Veinte millones de dólares en billetes sin marcar.
İşaretlenmemiş banknot şeklinde 20 milyon dolar.
Veinte rehenes, un herido, un muerto... se ha encerrado en la sala de servidores.
20 rehine var, 1 yaralı 1 ölü. Bir sunucu odasının içindeler.
Exige 20 millones de dólares.
20 milyon dolar talep ediyor.
Esa tinta es de hace, 18, 20 minutos.
Mürekkebe göre, 18-20 dakika önce yapılmış bu.
Así que lo que Dodge ha hecho con esa cosa, es poner 700 caballos en un taxi con 20 años... eso es lo que es.
Yani Dodge'un yaptığı şey 20 yaşında bir taksi alıp içine 700 beygir koymak. Yaptıkları bu.
Solo necesito una muchedumbre los suficientemente grande para tenerlo ocupado 20 minutos.
Tek ihtiyacım onu 20 dakika boyunca meşgul edebilecek kadar büyük bir kalabalık.
Se hizo 1 : 20.4.
1 : 20.4 yaptı.
En 20 minutos.
- 20 dakikaya.
20 años más joven.
Darius, beraber oldukları nadir anlarda babasının ona nazik davrandığını söyledi.
Yo diría que 24.000.
Kavşak başına 10.000, toplam 20.000.