Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Abuela
Abuela Çeviri Türkçe
21,922 parallel translation
¿ Qué, también murió mi abuela?
- Dur bir dakika, o da mı öldü?
¿ Su abuela también?
- Büyükannesi de mi ölmüş?
Hola, abuela.
Merhaba, büyükanne.
Verás, tu abuela ya estaba embarazada, y de alguna manera volvió a quedar embarazada de tu madre,
Büyükannen o zaman hamileydi. Ve nasılsa, yeniden annene hamile kaldı.
Y tenía un abuela llamada Vi.
Ve Vi adında bir büyükannem vardı.
- Vaya, abuela.
- Büyükanneye bakın.
- Así era mi abuela Vi.
- Büyükannem Vi.
Es la abuela.
Büyükanneniz.
- Hola, abuela y abuelo.
- Merhaba, büyükanne, büyükbaba.
Son la abuela y el abuelo.
Büyükannem ve büyükbabam.
Su abuela fue Mama Mabel.
Büyükanneleri Mama Mabel'dı.
¿ Por qué tantos se quedan con la casa de la abuela sin tener que hacer trámites adicionales ni contratar abogados?
Sence neden o kadar insan fazladan evrak doldurmadan veya avukat tutmadan ninesinin evinde oturuyor?
¿ Sabes qué decía tu abuela sobre estas cosas?
Abuela'n bu konularda ne söylemişti, biliyor musun?
Su abuela, la bien conocida Mabel Stokes, y el cuñado de ella, Pistol Pete Stokes, que puede verse aquí, fueron grandes partícipes de eso.
Bu resimde gördüğünüz, meşhur büyükanneniz Mabel Stokes ve onun eniştesi Pistol Pete Stokes bunda büyük pay sahibiydiler.
Mi abuela adoraba Harlem's Paradise.
Büyükannem Harlem'in Cenneti'ni çok severdi.
La visión de mi abuela fue de mí bajo la torre del reloj, no dentro de ella escondiéndome.
Büyük annemin görüsünde saat kulesinin altındaydım. İçinde saklanmıyordum.
Qué mundo, como decía mi abuela.
Senin seçimin. "Dünyanın çivisi çıkmış." derdi büyükannem.
Eres el vivo retrato de tu abuela.
Anneanneni andırıyorsun.
¿ Conociste a mi abuela?
Anneannemi tanıyor muydun?
Había una dama, su abuela preparaba unas tartas alemanas de manzana.
Bir hanım vardı, büyükannesi elmalı Alman pankekleri yapardı.
¿ Dónde está tu abuela?
Büyükannen nerede?
Soy yo, tu abuela.
Ben büyük annenim.
La abuela está aquí.
Geldi, ninem burada.
Hace mucho tiempo... Juro que mi abuela cantaba esa... antes de que me vendieran.
Uzun zaman önce yemin ederim ki ben satılmadan önce büyükannem bu şarkıyı söylerdi.
Entonces, un sábado, mi abuela llegó gritando el nombre de mi madre.
Sonra bir cumartesi günü büyükannem, annem adını söyleyerek ağlıyordu ve yanıma geldi.
Se muda a Florida para vivir con su abuela.
Anneannesi ile yaşamaya Florida'ya gidiyor.
Había visto a Ryan en una tienda de Hebden y habló con él, le dijo : "Soy tu abuela".
Ryan'ı Hebden'in oradaki dükkanda görmüş ve onunla konuşmuş. "Ben senin babaannenim." demiş.
Es lo único que le dijo : "Soy tu abuela"... y luego Cawood la llama amenazándola.
Sadece bunu demiş. "Ben senin babaannenim." Sonra Cawood annemi arayıp tehdit etmiş.
¿ Qué diría tu abuela?
Hop hop! Anneannen olsa ne derdi?
Tenía una abuela loca, Millie.
Çılgın bir büyükanem vardı, Millie.
La abuela Millie dice que su espíritu sigue viviendo ahí afuera.
Büyükanne Millie, ruhunun hala burada yaşadığını söylüyor.
Es decir, la abuela Millie era muy alocada.
Demek istediğim, büyükanne Millie çok delirmişti.
¡ Mi abuela tiene restos de metralla en el culo... por una maldita bomba nazi!
Bir Nazi bombası yüzünden büyükannemin kıçına şarapnel parçası saplandı kaldı!
Trataré de explicarle cómo era su abuela. Pero será imposible.
Ona anlatmaya çalışacağım büyükannesinin nasıl birisi olduğunu... fakat anlatması çok zor olacak.
Tracy está muy bonita, como su abuela.
Tracy tıpkı büyükannesi gibi çok çekici.
Mi abuela solía hacer esto.
Büyükannem bunu yapıyordu.
Hersheys es lo que mi abuela solia decir, es para damas.
Büyükannem Hersheys hanımefendiler içindir derdi.
No hay manera de que la abuela Kate aún tenga poderes.
Nine Kate'in hâlâ güçlerinin olmasının imkanı yok.
COSAS DE GENTE VIEJA $ BARATA $ CÓMPRALE A TU ABUELA ALGO LINDO
YAsLI INSAN EsYASI UCUZ
Solía tener miedo de la oscuridad, Pero mi abuela me dijo Algo que se quedó conmigo desde entonces.
Eskiden karanlıktan korkardım, ama büyükannemin söylemiş... olduğu bir şeyi asla unutmam.
Abrimos con la abuela mientras se mece.
Yaşlı bir kadın sahnesiyle başlıyoruz...
Oh, es mi abuela.
Ninem arıyor.
Era una señal para su abuela, que la crio y...
Kendisini yetiştiren büyük annesine bu işareti verip...
He encontrado esto en el, eh... el ático de la casa de mi abuela en Sussex.
Bunu büyükannemin Sussex'teki evinin tavan arasında buldum.
Por lo que incluso su abuela era un historiador.
Yani büyükannen de tarihçiydi.
¿ Y tu abuela?
- Peki ya ninen?
La hubiera echado de Leoch, pero su abuela, la señora Fitz, me persuadió de que podría mantener a la chica bajo control.
Leoch'tan da atardım ancak ninesi Bayan Fitz kızı kontrol altında tutabileceği konusunda beni ikna etti.
Mi abuela me ha hecho ver que no puedo estar bien con Dios... hasta que compense... el dolor que mis perversas acciones han causado.
Ninem kötü hareketlerimin sebep olduğu acıları telâfi etmediğim sürece Tanrı'yla birlikte olamayacağımı anlamamı sağladı.
¿ Abuela, harías el favor de honrarnos?
- Nineciğim bizi onurlandırır mısın lütfen?
Ryan vino a casa diciendo que había visto a una mujer, una mujer borracha, fuera de una tienda, que le dijo que ella era su abuela.
Dükkanların oradaymış. Ona babaannesi olduğunu söylemiş.
- La abuela Millie no estaba tan loca al final ¿ eh?
Büyük anne Millie sonunda bok değilmiş ha ha?