English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Af

Af Çeviri Türkçe

3,062 parallel translation
¿ Todas las disculpas sin sentido y las promesas de mierda?
Tüm o anlamsız af dilemeler ve söz vermeleri mi?
Un hombre debe pedir perdón.
Bir adam af dilemeli.
Regresa y dile que suplico su perdón... que ya no quiero más conflictos entre nosotros... y que a partir de ahora... no haré nada sin su consentimiento.
Şimdi yanına gidip ondan af dilediğimi ve aramızda bir anlaşmazlık olmasını istemediğimi, bu yüzden de uygun bulmadığı bir şeyi yapmayacağımı söyle.
¿ Por qué, entonces, votó a favor de un proyecto de ley... hace cuatro años apoyando amnistía, para estos mismos ilegales cruzando hacia nuestro país, todos los días?
Öyleyse neden dört yıl önce her gün sınırlarımızı geçen aynı yasadışı göçmenlere af sağlayan bir yasaya evet oyu verdiniz?
Lo siento. ¿ De qué hablamos? Aquí está.
- Af buyurun, konu neydi acaba?
La Isla Tyre no es idónea para su experimento.
- Af buyur? Tyre Adası deneyiniz için uygun değil.
Disculpe, ¿ Hermana?
Af buyur, Rahibe?
Vamos, K. Warren, simplemente mira el programa actual de amnistía.
Yapma, K. Warren, gerçek af programına bir bak.
No me interesa ningún programa de amnistía.
Herhangi bir'af'programıyla ilgilenmiyorum.
Después del anuncio, empezaremos a aplicar la amnistía.
Duyurudan sonra, af uygulamalarını belirteceğiz.
Ese es el programa de amnistía.
İşte af programı bu.
El botín : todos vosotros recogiendo vuestras bonificaciones, mientras todos ellos admiran vuestro programa de amnistía.
Tutma işi : Hepiniz kârlarınızı toplayın, onlar, sizin af programınıza hayran olurlarken.
He estado buscándola, Danaerys de la tormenta, para pedir vuestro perdón.
Sizi arıyordum Daenerys Fırtınadadoğan. Af dileyebilmek için.
Suplica su perdón.
Ondan af dile.
Cuando Bridget dejó de consumir drogas rogándome que la perdonara.
Bridget kullanmayı bıraktıktan sonra bana yazmaya ve benden af dilemeye başladı.
- ¿ Discúlpame?
- Af buyur?
Iré a suplicar perdón mañana.
Yarın gidip af dileyeceğim.
Ahora cierra tus ojos y juntos pediremos perdón.
Şimdi gözlerini kapat birlikte onlardan af dileyeceğiz.
- ¿ Cómo?
- Af buyur?
- ¿ Perdón?
- Af buyur?
Debo también pedir perdón a Sachin.
Sachin'den de af dilemeliyim.
Disculpa, ¿ soy "sólo una empleada"?
Af buyur, sadece bir işçi miyim?
Con esto, quiero que me perdones muchas cosas, Señor.
Yaptığım şeyler için toplu bir af dileme olsun bu tanrım.
- ¿ Perdón?
- Af buyurun?
¿ Entonces? Entonces, no importa lo que haces mal todo lo que tienes que hacer es pedirle que te perdone y Él lo hará.
Ne hata yaparsan yap tek yapman gereken af dilemek.
Lo siento, pero ¿ Qué es un palimpcesto?
Af buyurun ama palimpsest nedir?
A través de la oración, a través de los momentos de silencio pedimos que nos perdone, que intervenga.
Dua ediyoruz. Sessizce oturuyoruz. Af diliyoruz.
- Mira, no te he convocado aquí para disculparte.
Maria, seni buraya af dilemen için çağırmadım.
- Por favor Madre, permítame pedir clemencia.
Lütfen rahibe, izin verin af dileyeyim.
¿ Discúlpame?
Af buyur?
Es sólo... mi papá se fue, y siempre fantaseé que él regresaría, rogaría por mi perdón y, finalmente, ser el padre que siempre busque.
Sadece... Babam çekip gitti ben de, hep bir gün geri dönüp benden af dilemesini hayal ettim. Sonunda her zaman istediğim gibi bir babam olacaktı.
Un indulto presidencial.
Başkan onaylı bir af çıkartırım.
Lo siento. Lo corregiré.
Af edersin, düzeltirim.
Disculpe.
Af edersiniz.
Es sólo... mi papá se fue... y siempre fantaseé que... él regresaría, rogaría por mi perdón... y, finalmente, ser el padre que siempre busque.
Sadece... Babam çekip gitti ben de, hep bir gün geri dönüp benden af dilemesini hayal ettim. Sonunda her zaman istediğim gibi bir babam olacaktı.
Disculpa, Ellos se metieron.
Af edersiniz. Araya kaynadılar.
Tienen un minuto. ¡ Vamos! Disculpe, señora Bratton.
Bir dakikanız var. Başla! Af edersiniz, Ms. Bratton.
Oh, lo siento, pero estamos preparándonos para celebrar el cumpleaños de Colleen..
Af edersiniz, ama, tam da Colleen'in doğumgününü kutlamaya hazırlanıyorduk...
Perdone.
Af edersiniz.
Si le pides a Dios que te perdone, serás perdonada.
Eğer Tanrı'da af dilersen, affedilirsin.
Tienes que pedir perdón, o irás al infierno.
- Durum ciddi. Af dilemelisin yoksa cehenneme gideceksin.
Señora, perdóneme, pero no puedo permanecer en silencio.
Madame, beni af edin ama sessiz kalamam.
- Sí, te perdono.
Evet seni af ediyorum.
Te perdono por cualquier equivocación que hayas cometido conmigo... y te pido que me perdones por todo lo malo que - yo te haya hecho a ti.
Bana yapmış olduğun her yanlışını af ediyorum... ve senden sana karşı yaptığım her yanlış için... beni af etmeni istiyorum.
- ¿ Disculpe?
- Af buyur?
Vas a pedir perdón, pero será en vano.
Af için yalvaracaksın ama boşa nafile.
Podría haber hecho que le concediesen el perdón por buena conducta.
Ya da iyi halden erken af olayını ayarlamış olabilir.
Si la gente con la que quiero hacer justicia no puede unirse a esta cruzada por la absolución... Entonces yo tampoco.
Eğer adalete teslim etmeye geldiğim kişiler af arayışına bağlanamazsa ben de öyle olurum.
Un perdón completo.
- Genel af.
Pido disculpas por ello.
Af dilerim.
- Codificadores AF están interfiriendo.
- Sinyal bozcular var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]