English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Affair

Affair Çeviri Türkçe

152 parallel translation
Te quiero demasiado como para implicarte en un banal affair.
Senin anlamsız aşk oyununa katılacak kadar çok seviyorum onu.
Y odia ese affair que tiene con la chica de Boston.
Ve en önemlisi Bostonlu kıza olan küçük aşkından nefret eder.
Esto puede ser muy serio, llama a toda la tribu.
This ain't gonna be no picayune affair. O etrafta tüm kabilesiyle dolaşıyor gibi görünüyor
Por favor, considere este incidente como un affair interno de este Instituto.
Bu olayı okulun bir iç meselesi olarak kabul edin lütfen.
Hasta tuviste un affair con la mujer de otro.
Bu da yetmezmiş gibi, başkasının karısıyla yakalandın.
El "affair" de Dagny Juell y Ludwig Schleich dura, nuevamente, por sólo dos semanas.
Ludwig Schleich ve Dagny Juell arasındaki ilişki iki haftalığına tekrardan sürer.
Peor, un affair podría traerme problemas en casa, no en público.
En kötüsü, bir ilişki ev içindeki durumumu sıkıntıya sokar sokaktaki durumumu değil.
- Estoy viendo Family Affair.
- Family Affair'i izliyorum.
¿ Tienes un affair, Julia?
Bir sıkıntın mı var, Julia?
Dos entradas para El Affair de Estocolmo.
"Stockholm Maceralarına" iki bilet alalım.
Fuera de un malgastado asunto.
Off on some piddling affair.
El tuvo un affair con Naomi Singer.
Naomi Singer'la ilişkisi varmış.
Ella le dijo a alguien que tuviste un affair con ella.
Birine seninle ilişkisi olduğunu söylemiş.
Escuche que tuvo un affair con tu amigo.
Arkadaşınla ilişkisi olduğunu duydum.
Vida me conto que fuiste tu quien tuvo un affair con Naomi Singer.
Vida bana Naomi'yle ilişkisi olanın... sen olduğunu söyledi.
"Querido Max, lamento decirte que he descubierto que Blume y la Srta. Cross tienen un affair"
"Sevgili Max, Bay Blume'un Bayan Cross'la ilişki yaşadığını gizli yollarla tespit ettiğimi üzülerek bildiriyorum."
- ¿ La que tiene un "affair"?
- Şu yasak ilişkisi olanla mı?
Si, bueno, la que siempre está teniendo un affair.
Evet onun hep bir ilişkisi vardır.
Creíste que la pequeña esposa no sabe si su marido tiene un affair.
Bu küçük kadının kocası bir haltlar yediğinde hiçbir şeyden haberi olmaz sanıyordun değil mi?
Hannah, pasaron 25 años, y no fue un affair.
Hannah tam 25 yıI önceydi ve bu tam olarak da bir ilişki değildi.
- ¿ No fue un affair?
Tam bir ilişki değildi ha?
Estoy empezando a sentir que tenemos un affair ilícito.
Yasak bir ilişki yaşıyoruz gibi hissetmeye başlıyorum.
Pensé que sonaría una alarma, como en The Thomas Crown Affair.
- Alarm çalacağını sanıyordum. "İkili Oyun" daki gibi
Alquilaremos Love Story y The Champ, An Affair to Remember, Ishtar.
Love Story'i, The Champ'i An Affair to Remember'ı, Ishtar'ı kiralarım.
Un hombre casado, teniendo un affair. ¿ Hay algo peor?
Adam evli ve ilişki yaşıyor. Bundan daha kötü bir şey var mıdır?
Sí. Xena y Gaby no se encuentran hasta "A Family Affair."
Evet Zeyna ve Gaby "Bir Aile Meselesi" bölümüne kadar buluşmadılar.
Tuvo un affair con Vincent.
Vincent'le ilişkisi varmış.
Rosie, Abby estaba teniendo un affair con Tommy Peterson.
Rosie, Abby'nin Tommy Peterson'la ilişkisi vardı.
James Brown, Luther Vandross, Rockwell, los Crown Heights Affair.
James Brown, Luther Vandross, Rockwell, Crown Heights Affair.
¿ Ahora tienes un affair con la Celestini del CISNAL?
Onunla yatıyor musun?
Su marido tenía un affair con la mujer del periódico?
Şu gazetedeki bir kadınla ilişkisi olan mı?
por tanto, no vas a pintar a tu affair esta vez?
Şu an yaşadıklarınızı resmetmeyecek misiniz?
He oido incluso que una joven dama noble del grupo tiene un affair con algun hombre.
Hatta grup içindeki soylu bir kadının bile bazı adamlarla ilişkisi olduğunu duydum.
Estoy leyendo su libro My Love Affair with Jewelry. No me sorprende.
Kitabında yazıyor, "My Love Affair With Jewellery".
- ¿ Esto es un affair?
- Bu bir kaçamak mı?
Supongo que se me permite ver An Affair to Remember.
Bir insanın Unutulmayan Aşk'ı izlemesi yasak değil.
Estoy empezando a sentir que tenemos un affair ilicito
Yasadışı bir ilişkimiz varmış gibi hissetmeye başlıyorum.
¿ Perdón, pero que tiene que ver un affair con ser buen padre?
Affedersiniz ama birbirinizi aldatırken nasıl iyi bir ebeveyn olabilirsiniz ki?
Y no pienses en dar marcha atrás porque lloraré y me comeré medio kilo de Rocky Roads mientras miro "Algo para recordar" de Rita Wilson.
19.30. Sakın cayma. Çünkü ağlarım ve kurabiyeli dondurma yerken Rita Wilson'lı "An Affair to Remember" ı izlerim.
Cuando rentaste "El caso Thomas Crown", ¿ Mc. Queen o Brosnan?
"The Thomas Crown Affair," i kiraladığında McQueen mi oynuyordu, Brosnan mı?
El mejor modo de empezar nuestro affair
İlişkimize başlamak için harika bir yol.
Eso suena bien, ¿ qué clase de affair tenías en mente?
Kulağa iyi geliyor. Ne tür bir ilişki düşünüyorsun?
El affair Dreyfus, o el affair Watergate
Dreyfus mu yoksa Watergate mi?
Esto no es lo mío, no puedo tener un affair
Ne yapıyorum ben? Bu ben değilim. Ben kimseyi aldatamam.
Holck tuvo un affair con Nanna. Sus huellas estaban por todo el piso.
Holck kız tarafından reddedildi ve parmak izleri daireden çıktı.
- ¿ No es un affair?
- Bir ilişki yok mu yani ortada?
Y otros sobre un affair. Algun comentario?
Bununla ilgili bir şey söylemek ister misin?
Y el affair, que duró 49 horas, 48 de las cuales fueron de disipación, de las que me arrepiento de todo corazón, pero no menos por el daño que podría causarte.
Ve bu ilişki 48 saat sürdü, ve bütün kalbimle pişman olduğum ama en çok da sana vereceği acı yüzünden pişman olduğum 48 saat çapkınlıktan, Tess.
Le contó que su "affair" con Bresnavitch había acabado, que la separación había causado rencor y confesó que temía la reacción de Bresnavitch.
Bresnavitch'den korktuğunu itiraf etti. Bresnavitch için güzel bir konumdaydı.
Tuvo un affair.
- Başkasıyla ilişkisi vardı.
¿ Nuestro affair?
İlişkimize mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]