Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Aislé
Aislé Çeviri Türkçe
85 parallel translation
Al final no sólo me protegí, también me aislé.
Sonunda, kendimi korumakla kalmamış, içime de kapanmıştım.
La aislé para siempre.
Ben onu sonsuza dek izole ettim.
Cuando Claire me dejó, me aislé por completo.
Claire beni terk ettikten sonra kendimi tamamen kapattım.
Aislé la frecuencia y pudimos atravesar el campo.
Frekansını izole ettim ve kalkanı aştım.
Aislé el virus endoplásmico y lo reproduje para crear un anticuerpo.
Neyse ki, endoplazmik virüsü izole ettim ve başka bir formda, aşı olarak kopyalayabildim.
Aislé esta enzima de sus dos muestras.
- Her iki numunenizden de münferit olan bir enzim.
Estuve estudiando los esquemas craneales de Siete, y aislé la frecuencia de su boya de intercomunicación.
Seven'ın kranial şematiğini çalışıyordum, ve onun işaret sinyalini ayırdım.
Ya aislé el control del transportador.
Işınlama kontrollerini izole ettim.
Aislé sus coordenadas.
Koordinatlarını izole ettim.
Me aislé de mi familia.
Ailemle bağlarımı kopardım.
Ya aislé su flujo de bits...
Kullandıkları hattın bilgilerini ayırdım.
Shelley dice que Chloe amenazó a Miranda así que la aislé por hoy.
Shelley, Chloe'nin Miranda'yı korkuttuğunu söyledi onu ayırdım.
Aislé el audio de la cinta del DJ Scorpious, la restauré, y la convertí a digital, y entonces, la transferí a la computadora.
Şuna bak. DJ Scorpious'un bandını tamir ettim ve dijitale çevirdim. Sonra bilgisayara aktardım.
Sólo aislé la epinefrina inyectada al comer y beber en el avión.
Sadece uçakta aldığı içeceklerden kaynaklanan epinefrini buldum. - Vitamin ya da şifalı ot yok mu?
Lo aislé en un cuarto en el sótano.
Bodrum katta bir odada izole ettim.
Aislé el vecindario de la familia Pérez.
Perez'lerin evi civarınında.
Les apliqué luz ultravioleta y los aislé, así que no hay esporas.
Kemikleri ultraviyole ışıkla taradım ve hepsini izolasyon tablalarına yerleştirdim böylece sporlar için endişelenmem gerekmeyecek.
No puedo recordar cuántas veces aislé a Linder, por causarnos problemas.
Linder'ı bize problem çıkardığı için kaç kere hücre cezası verdiğimi hatırlayamıyorum.
Aislé el sonido de la llamada de la comandante.
Binbaşının yaptığı aramadaki sesleri ayırdım.
A propósito, creo que aislé tu problema.
Bu arada, senin problemini buldum.
Da igual aislé el algoritmo que ella usó para sincronizar las emisiones de energía que venían del dispositivo.
Sam'in cihazdan gelen enerji yayımlarını senkronize etmede... -... kullandığı algoritmaları izole ettim.
Es por eso que aislé mis tierras.
Onların yüzünden arazimin çevresine duvar ördüm.
Aislé la red de la que vino la llamada.
Aramanın yapıldığı şebekeyi belirledim.
- Aislé el ruido de fondo.
- Arkadaki sesleri de ayırdım.
Aislé a todas las mujeres vestidas de bailarinas del vientre... y encontré el cingurón de drachma.
Dansöz kıyafetindeki bütün kızları bir kenara ayırdım. Ve sonra da o drahmi kemerini buldum.
Superponiendo esas zonas en nuestro mapa de casas y factorizándolo por conectividad WI-FI, aislé cinco lugares donde ella atacaría la próxima vez.
Bu önemli noktalarla, evleri aynı haritada gösterip, kablosuz bağlantıyı da eklersek, bir sonraki hedefi olabilecek beş adet nokta tespit ettim.
Después, aislé la voz de la azafata...
Sonra, hostesin sesini ayırdım.
Aislé el código CDMA y separé la información del MPEG.
CDMA kodunu yalıtıp MPEG üzerindeki bilgiyi ayırdım.
Bueno, me llevó un tiempo pero aislé piel humana cabello humano, pelusa ceniza de tabaco, grande y pequeña sal, pimienta, polvo y polen. ¿ Ducky?
Biraz uğraştırdı ama insan derisi, insan saçı, keten, kül ve küçük büyük tüm parçalarda tuz, biber, toz ve polen bulunduğunu saptadım.
Aislé el ADN de la sangre de los fragmentos del vidrio de la camioneta.
Arabanın üzerindeki cam parçalarında bulunan kandan DNA almayı başardım.
Aislé un sonido de fondo, esperando que nos ayudara a identificar al que llamó al 911. Y este es el ruido que obtuve.
Arayanı teşhis etmeye yararı olur diye bir sesi ayırdım.
Digo... Sólo fui a mi cuarto, más o menos, y me aislé.
Evet sadece aslında sadece odama gittim ve oraya kapandım.
Y aislé todos los autos que coincidieran con nuestra distancia entre los ejes, y encontré esto.
Ve lastikler arası mesafeleri, bizim aradığımız... ile uyuşan araçları inceledim ve bunu buldum.
- Ya aislé la narina. ¿ Y ahora?
- Tüpü geçirdim. Şimdi ne yapacağım?
Sí, tenía un par de cables sueltos, pero ya los aislé bien.
Evet, birkaç kablo gevşemiş ama ben iyice bantladım.
Ordenador, aisle línea con el despacho del administrador del complejo médico liviano.
Bilgisayar, llvian Sağlık Kompleksinin yönetici ofisine iletişim hattı kur.
Aisle y muestre la muestra número 1 7.
17 nolu örneği göster.
Aisle esa concentración de partículas omicrón a las que tratabamos de llegar.
Elde etmeye çalıştığımız, konsantrede ki omikron partiküllerini izole edin.
Pasillo 6, junto a las tarjetas de condolencias.
Aisle 6, şiirli kartların yanında.
Computadora, aisle las lecturas de sensores del índice temporal 114.6.
Bilgisayar, algılayıcı okumalarını zaman indeksi 1 14.6 göre ayır.
Aisle las lecturas de sensores del índice temporal 166.2. ¿ Fuente?
Algılayıcı okumalarını zaman indeksi 166.2 göre ayır. Kaynak?
Aisle cuadrícula 925 y magnifique.
925. ızgarayı izole et ve büyüt.
Yo aisle la llamada y la grabe.
Görüşmeye kilitlendiğimde herşeyi kaydettim
Ya aislé, sus subprogramas dañados.
Hasar gören yazılımları ayırdım.
Iba por Aisle Seven, por el súper de Fisher... y allí estaba.
Fisher'ın Eczanesi'ndeki dergi standına bakınıyordum ve işte, oradaydı.
Aislé más cosas del contestador automático.
Speed, arabaya ait cam parçası hakkındaki rapor ulaştı mı?
Aisle su frecuencia.
Frekanslarını izole ettim.
Sabré más una vez que aisle los componentes.
Bileşiği izole ettiğimde daha fazlasını bileceğim.
¡ Me veo en el altar con Shamú!
aşağı yürüyorum aisle ile Shamu!
¿ Vieron la cara que puso cuando compramos ese pastel del Aisle Six?
Dükkandan pastayı getirdiğimizde bakışlarındaki yıkımı gördün mü?
Sigan para un nuevo capítulo de Opuestos con los brazos cruzados.
Snack Aisle'nin yeni patates cipsleri.