Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Albania
Albania Çeviri Türkçe
299 parallel translation
" La isla de Corfú está en la costa de Albania cerca del Adriático.
" Korfu adası, Adriyatik denizinin ağzına doğru, Arnavutluk kıyısı açıklarında bulunur.
Ha combatido en África y Albania, incluso le dieron una medalla
Afrika ve Arnavutluk'ta savaştı ve gümüş madalya aldı.
- En Albania, están luchando allá.
- Arnavutluk'talar! Savaşıyorlar.
¿ Concertó una cita mañana con el embajador de Albania?
Yarın Arnavut Büyükelçisiyle randevu mu ayarladın?
Bueno, Albania no es un país muy grande ¿ no, señor?
Şey, Arnavutluk çok büyük bir ülke değil, Değil mi Lordum?
Y seguro que conoce al embajador de Albania.
Ve eminim Arnavutluk Büyükelçisini tanıyorsundur
No se habla inglés en Albania.
Arnavutlukta İngilizce konuşmazlar.
¿ Albania?
- Arnavutluk mu?
Un número escrito para la pubescencia del ex rey Zog de Albania y se titula :
Bu küçük parça özel olarak Arnavutluk'un eski kralı Zog'un ergenliği için yazılmış.
¡ Tenemos un hueco tan grande como las colinas de Albania!
Alban Tepeleri kadar büyük bir çukurumuz var!
Viva Albania! " Es todo.
Yaşasın Arnavutluk, diyor.
Coronel Karpof, líder del servicio secreto de las Personas de la República de Albania.
Bu, Albay Karpof. Kendisi Arnavutluk'un gizli servis şefidir.
Albania? Las bombas?
- Arnavutluk, füzeler, Çinliler?
Un miembro diplomático de Albania fue robado en el Central Park aunque había dos patrulleros a 90 metros de él.
Bugün Central Park'ta bir Arnavut kordiplomat, iki polis görevlisinden sadece 100 metre uzakta olmasına rağmen hırsızların saldırısına uğradı.
Las tropas italianas, a las 5 : 30 de hoy... 28 de octubre de 1940... han atacado nuestra frontera con Albania.
28 Ekim 1940. Bu sabah saat 5.30'da, İtalyan Silahlı kuvvetleri, Arnavutluk sınırı üzerinden, topraklarımıza saldırdılar.
Nos mandaron a África, a Rusia, a Grecia, a Albania, a España...
Bizi Afrika'ya, Rusya'ya, Yunanistan'a gönderdiler, Arnavutluk, İspanya...
¿ Albania?
arnavutluk mu?
Sí, camarada ministro, en la costa de Albania.
Evet, Yoldaş, Arnavutluk açıklarında.
lremos juntos a su almacén en Albania.
Arnavutluktaki deposuna beraber gideceğiz.
Hombres y mujeres de Italia, del imperio y del reino de Albania :
italyanın Erkekleri ve kadınlarına, imparatorluk ve Arnavutluk krallığına!
Creí yo que el Rey estimaba más al Duque de Albania que al de Cornualles.
Kralın, Albany Dükü'nü, Cornwall'dan daha çok sevdiğini sanıyordum.
No te presentaré a mi madre como si fueras un pastor de Albania.
Annemle tanışırken çoban gibi görünmeni istemem
Ése era el Ciudad de Albania, de la Central de Nueva York.
Bu herhalde eski Albany hattıydı.
De Albania, un país del Adriático.
Arnavutluk'tan bir öğrenci. Atlantik Denizinde bir ülkeden.
En Albania, la moneda se llama lek.
Biliyor musunuz, Arnavutluğun para birimi lek.
.. entre Albania y Yugoslavia, intentaba regresar a Italia a pie.
Arnavutluk ile Yugoslavya arasında, İtalya'daki evine yürüyerek gitmeye çalışıyordu.
Vengo de Albania... y he vivido en París por solo tres años.
Arnavutluk'tan geldim ve üç yıldır Paris'te yaşıyorum.
Es nuestra costumbre en Albania que primero...
Arnavutluk'ta adettir, önce- -
Será deportado inmediatamente a Albania.
Derhal Arnavutluk'a iade edileceksin.
También quería casarse conmigo, pero resultó que era de Albania y no tenía permiso para él.
Benimle evlenmeyi kendisi istedi, ama meğerse Arnavut'muş. Kendisinin bile yeşil kartı yokmuş ki.
Todavía no se ha liberado en Albania o Zimbabwe.
Daha Arnavutluk'ta ve Zimbabwe'de piyasaya sürülmedi.
La unión política entre Italia y Albania... tenía lugar bajo el emblema fascista.
İtalyan birlikleri, Adriyatik'in diğer kıyısında karaya ayak bastı ve İtalya ile Arnavutluk arasında Faşist bir ittifak oluşturuldu.
El 12 de abril la Asamblea Constituyente Albanesa... decide ofrecer al Rey de Italia la corona de Albania.
12 Nisan : Arnavutluk Meclisi İtalya Kralına, Arnavutluk tacı sunmaya karar verdi.
El desembarco en Durres... y la llegada a Tirana de los mosqueteros del Duce... que por toda Albania han recibido... la más cordial y entusiasta acogida de la población... cautivada por la marcialidad de la Guardia del Duce.
Durazzo'da karaya çıkan ve gelişleri tüm Arnavutluk'ta içtenlikle ve coşkuyla karşılanan Duce'nin muhafızları cesur duruşlarıyla Arnavutluk halkını kendilerine hayran bıraktı.
La Albania comunista era como una cárcel. Nadie entró ni salió en cincuenta años.
Arnavutluk komünistken, hapishane gibiydi elli yıl boyunca, ne kimse geldi, ne kimse gitti.
- Gran éxito en Albania.
- Arnavutluk'ta çok seviliyorlar.
- Ella es muy popular en Albania.
- Arnavutluk'ta çok popülerdir.
¡ Hasta en Albania vamos de listos!
Kıçımın kurnazı, Arnavutlar!
Él podría ser el símbolo de la nueva Albania.
Bu adam, yeni Arnavutluk'un sembolü olabilir.
Albania es pobre. Hay que apañárselas.
Arnavutluk çok fakir, elimizden geleni yapmalıyız.
Antes de la guerra Albania era colonia de Mussolini.
Arnavutluk, savaştan önce Mussolini'nin sömürgesiydi.
Los italianos mandaban en Albania con el fascismo.
İtalyanlar, Arnavutluk'u faşizmle yönettiler.
Albania Socialista.
Sosyalist Schiper...
¡ Mejor lavaplatos en Italia que el hambre en Albania!
Arnavutluk'ta açlık çekmektense, İtalya'da bulaşıkçılık iyidir.
¡ Oiga! ¡ Soy Gino, desde Albania!
Alo, ben Gino, Arnavutluktan arıyorum.
¡ Gino, desde Albania!
Gino, Arnavutluk'tan arıyorum.
Soy Gino desde Albania.
Ben Arnavutluk'tan Gino.
Él duerme, ocupa una cama, come todos los días, pero Albania es pobre.
Uyur, yatak işgal eder, her gün yemek yer ama Arnavutluk fakir.
Vale. Albania es pobre.
Arnavutluk fakir...
¿ Albania?
Arnavutluk mu?
La mitad en Albania y la mitad aquí.
Yarısı Arnavutlukta, yarısı burada.