English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Ando

Ando Çeviri Türkçe

1,474 parallel translation
Además, ando un poco corto de dinero.
Nasılsa, biraz nakit sorunum var.
Sabes, a veces cuando ando por aquí, me paro y lo miro, y trato de imaginar lo diferente que hubiera sido mi vida.
Bazen bu civarlarda olduğumda... burada durup öylece onu seyreder... hayatımın ne kadar farklı olabileceğini gözümde canlandırmaya çalışırım.
Fu Yien, ando escaso de dinero ahora. ¿ Podemos hacer un trueque?
Fu Yien, şu ara, biraz nakde sıkıştım.
¿ Ven al tipo que ando siguiendo?
Kovaladığım adamsa?
- Yo sé. - Ando con usted en esto hasta al fin, Martin.
Sen ve kızın için bu işi sonuna kadar idare edeceğim Martin.
Steve ando algo corto de dinero.
Steve bu ay biraz parasız.
Yo ando solo.
Ben kimseye ait değilim.
Mis pies estan tan blandos que parece que ando sobre agua.
Ayaklarım öyle şişti ki, suda yürüyor gibiyim.
Yo solamente ando en bicicleta y miro televisión.
Bisiklete binip televizyon izliyorum.
Ando buscando un plano de Dortmund.
Evet, Dortmund'un bir haritasına ihtiyacım var.
Ando buscando una cancha. Por 4 semanas. Para las tardes, en lo posible.
4 hafta içinde saha oyuncularına ihtiyacım var, Akşamları, eğer mümkünse.
Ando buscando chicos que... Estoy montando un equipo de fútbol.
Bir kaç adama arıyorum şey için....... futbol takımım için!
Wheezy, me conoces. ¿ Ando por ahí sintiendo lástima de mi?
Wheezy, beni biliyorsun. Halime üzülüp oturur muyum?
No ando buscando pleitos.
Kavgayı ben çıkarmadım.
Te lo debes estar pasando de miedo desde que no ando molestándote.
Artık seni rahatsız etmediğim için bir hayli rahatlamışsındır.
Ando con la cabeza llena.
Kafam çok karışık.
- Acá ando.
- Geçiniyorum.
Eso es. Es por eso que siempre ando... en sitios como éste.
Ondan böyle yerlere girip çıkıyorum.
quizas, hemos vivido todos una historia así en verano cuando ando por la tierra parece que estoy volando.
Belki, hepimiz böyle bir yaz yaşamışızdır. Dünyada gezinirken uçuyor gibi hissetmek.
Cuando ando desnudo, no es que sólo para mi propio placer.
- Evet, anlıyorum. Ben yalnız kendi zevkim için soyunmuyorum.
- Sí, sí, es ubicable. Pero como yo ando todos los días por acá...
Ben her gün buralardayım.
Ando buscando a Walter Donado, el encargado.
Walter Donado'yu arıyorum.
Disculpe, ando buscando a Walter.
Affedersiniz, Walter'i arıyordum.
No, es que... ando un poco corto de efectivo.
İşin açıkçası, biraz dardayım.
No ando buscando material solo intento salvar a un buén amigo para que no acabe matandose a base de narcóticos y aburrimiento.
Malzeme aramıyorum, sadece değerli bir dostu uyuşturucu ve sıkıntıdan kurtarmaya çalışıyorum.
Ahí ando.
- İyi.
Yo ando con pérdida ósea desde el servicio militar.
Bak, ben askerden bu yana kemik erimesi ile uğraşıyorum.
- No, no ando con ella.
Hayır, çıkmıyorum.
No ando con ella, claro que no.
Kesinlikle çıkmıyorum.
"Hola, ando en patineta. ¿ Me das un combo?" "No, idiota"
Merhaba, kaykayla geldim. Bir combo burger alabilir miyim? Hayır gerzek!
Ando buscando una señal.
Bir işaret arıyorum.
Cuando ando por ahí jugando en la calle, siempre me está mirando.
Ben ne zaman antrenman maçı yapsam, beni izliyor oluyor.
En realidad, no se por que ando por aqui.
Aslında, neden geri adım attığımı bilmiyorum.
No, sólo ando caminando.
Hayır, sadece dolaşıyorum.
Realmente ando algo corta.
Gerçekten tükeniyorum.
Vaya, ando algo corto, dame otros 25 centavos.
Oh, Kahretsin, yetmedi. Bana başka bi çeyreklik ver.
Es sólo que ando distraido ultimamente.
Ben.. ee.. pek.. kafam yerinde değil bu ara.
Ando en una búsqueda de drogas. Abre el baúl, veamos si cacé algo.
Bagajı aç da bak bir şey koymuş muyum?
No ando por ahí buscando esto, así que ayúdame.
"Bu iş için burada değilim, bana yardım et."
- Como dice mi compañero ando buscando alguna joyita robada.
Ortağımın dediği gibi, çalınmış mal arıyorum.
¿ Por qué soy mas fuerte que todos los muchachos con los que ando?
Neden takıldığım bütün adamlardan daha güçlüyüm?
Escucha, Charlie, ando un poco escaso de dinero, así que tal vez tú...
Dinle, Charlie. Biraz nakit sıkıntım var. Belki sen...
Siempre ando por aquí.
İşi bağla.
Si Holtzman averigua que ando tras un cliente, me despide.
Holtzman bir müvekkili araştırdığımı öğrenmiş olsaydı, işimden olurdum.
Ando en monociclo con los calzones abajo.
Tek tekerli bisiklet sürüyorum.
Yo ya no ando con esa gente.
Ben artık öyle insanlarla takılmıyorum.
No ando en cosas raras.
Kesinlikle üçkağıt yok.
Y, ando medio loca.
Dellendim biraz.
Entonces vendieron la casa, y yo ando de acá para allá.
Sonra evi sattılar, ama ben yine de gidip geliyorum.
- Sí. Por ahí ando.
- Evet, öyle bir şey.
Mira lo que hago, cuando ando melancólica, vuelvo al mar...
Boş ver! Bak bana! Canım sıkıldı mı, dönüveriyorum denize.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]