Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Ans
Ans Çeviri Türkçe
844 parallel translation
Tu tío es un hombre joven en la flor de la vida, no morirá de repente.
Dayın genç ve sağlam bir adam. Ansızın ölmez o, merak etme.
El tiempo cambia abruptamente.
Hava ansızın değişivermişti.
20 años. 20 años, señorita.
Plus que vingt ans. Yirmi yıl, matmazel.
Y dejó de matar. Y desde ese día, fue como muerto ". Viejo Proverbio Árabe.
Ve ansızın, canavar baktı güzelin yüzüne.
Navegábamos tranquilamente, pero empezó una terrible tormenta.
Açık bir havada gemi yolculuğumuza başlamıştık ki, ansızın korkunç bir fırtına çıka-geldi.
Tenía una noche bastante mala pero de repente me siento un hombre nuevo.
Kötü bir gece geçirdim ama ansızın yeni bir adam gibi hissediyorum.
Tiras tu carrera a la basura y arriesgas nuestra felicidad.
Minicik bir ºans için meslegini çöpe atip mutlulugumuzla kumar oynadin. Iste.
Murió repentinamente de cirrosis.
Karaciğer sirozundan ansızın öldü.
¿ Despertaremos repentinamente para descubrir que ha sido un sueño?
Ansızın uyanacağız, bir de bakacağız rüyaymış!
Estaba oscuro. La Sra. Reed apareció de repente y me asustó.
Burası karanlıktı, Bayan Reed de ansızın gelince korktum.
Supongamos que de pronto lo recuerdas... todo tan maravilloso y lleno de personas que te quieren.
Ya hepsi bir gün ansızın geri gelse... ve çok büyük bir hayatın olsaymış, mükemmel kişilerle dolu?
Después de tres años de completo silencio... sale de la tumba con esta ridícula historia... en el preciso instante de leer el testamento.
Üç sene tam bir sessizlikten sonra... Ansızın mezardan çıkıp geliyor, kargaları güldürecek bir açıklamayla... Tam da vasiyetnamenin okunacağı günde.
Pero ¿ cuál va a ser su actitud cuando de pronto llegue usted... y le diga que es su mujer?
Ama yabancı bir kadın ansızın ortaya çıkıp karısı olduğunu söylerse... tutumu ne olacaktır acaba?
Es su oportunidad.
Bu eline geçen bir ºans.
Y de repente, de repente te sobresaltas al oír tu propia voz...
... Ansızın, kendi sesinizle irkilirsiniz :
Entonces no supe nada por un largo tiempo, hasta que llegó de repente una carta desde el campo de prisioneros.
Sonra uzun bir süre hiçbir haber almadım. Ta ki ansızın bir esir kampından mektup gelene kadar.
Y entonces, de repente sentí una gran alegría.
Sonra, ansızın bir sevinç kapladı içimi.
La primavera había entrado de pronto en el vagón.
Kompartımana ansızın ilkbahar girmişti.
Se iba acercando a mí y de repente me daba cuenta... de que no era el Sr. Pitard, ¿ verdad?
Doğru üzerime geliyordu... Ansızın fark ettim ki o Mösyö Pitard değildi, öyle mi?
Ahora debéis contarnos todo sobre él. Sí, habladnos de Buckley.
Sonra ansızın onlara karşı tüm ilgisini kaybetmiş gibi göründü...
Que a estas alturas me entere de una cosa así.
- Bununla ansızın karşılaşmak...
No oír su voz saludándome con "hola, papá" al entrar.
Ansızın ne yapmakta olduğumun farkına varmıştım.
De repente el sol se fue.
Ansızın güneş gitti.
Sólo suerte, pura chiripa.
ªans, sadece ºans.
Te he dicho que te deseo suerte.
Sana ºans diledigimi söyledim.
Me despertó de repente.
Ansızın uyandırdı.
De pronto, cobró vida y vino hacia mí.
Anlamadım, ansızın canlandı ve üzerime doğru geldi.
Y, así, la jaula y el ruiseñor desaparecieron.
Ansızın kafes ve bülbül ortadan kaybolmuş.
De repente, unos 25... Tal vez eran 50.
Şey, ansızın yaklaşık 25 belki 50 kişi.
Junior podría hacerme una visita sorpresa.
- Sakın ha geleyim deme. Junior ansızın gelip gidiyor.
En cierto modo, también yo me alegro y me siento libre de repente.
Bir bakıma ben de memnunum. Ansızın kendimi özgür de hissettim.
Era bastante maravilloso y luego... de pronto me di cuenta de que ella estaba totalmente loca por mí.
Her şey mükemmeldi taa ki... ansızın kızın benim için deli olduğunu hissettiğim ana kadar.
Otro capitán, que venía mucho por aquí,... fue trasladado de repente a otro sitio.
Buraya sık sık gelen bir yüzbaşı vardı ve ansızın gönderildi.
Entendido.
Ansızın. Anladım.
REPENTINAMENTE
Ansızın.
Cuando esos chicos entraron en mi clase, un poco de su espíritu se apoderó de mí, y de repente, yo también quería hacerme con ellos.
Ve o çocuklar benim sınıfıma geldiğinde senden bir şeyler kalmıştı. Ansızın ben de onlara ulaşmak istedim.
"El ataque se lanzará en dos oleadas y sin advertencia."
Saldırı iki koldan ve ansızın gerçekleşecek.
No es posible...
Ansızın bırakmak.
Podría desearme suerte.
Bana ºans dileyebilirsin.
Le deseé suerte la noche antes de Shiloh.
Shiloh'tan önce de sana ºans dilemiºtim.
Cruzamos el Bósforo una noche, un ataque rápido y eficaz.
Boğaziçi'ni geçip bir gece... ansızın, kısa, keskin bir hücum.
Y entonces dije casi sin darme cuenta :
Ansızın şunları dediğimi duydum :
Y comenzó a seguirla, y le ponía tan nervioso... como si llevara culebras en los pantalones.
Kızın peşinden ayrılmıyordu, o kadar strese girmişti ki ansızın zona hastalığına yakalandı.
y entonces miré hacia arriba de nuevo, y de repente. ¡ Había una estampida de una manada de búfalos blancos cruzando el cielo!
Bir de baktım, ansızın bir beyaz buffalo sürüsü, gökyüzünde çılgın gibi koşturuyordu!
Un día, él estaba con otros chicos... y de pronto se acercó donde yo estaba... y me dio un beso en la boca.
Bir gün, bir sürü çocukla beraberdiler... Ansızın fırlayıp geldi ve olanca kuvvetiyle beni dudaklarımdan öptü.
La puerta se abrirá y Paul habrá vuelto.
Dinle bak. Ansızın kapı açılacak Paul geri dönecek.
Después de la primera desilusión, tuve una idea. La suerte me había puesto la solución en las manos.
Fakat ilk hayal kırıklığımdan sonra, ansızın anladım ki, kader çözümü ellerime verdi.
Escuchando la llamada del justiciero, los corazones se unieron súbitamente, y los cuerpos empanados en barro avanzaban ante él como tanques.
Adaletin çağrısını duyan kalpler ansızın birleşti ve zavallı, çamur kaplı vücutlar onun etrafına toplandı.
Jack el Destripador, el personaje con peor fama, se precipitaba sobre sus víctimas repentina y silenciosamente.
Karındeşen Jack... adı kötüye çıkmış meşhur bir kişi... kurbanlarını sessizce ve ansızın yakalardı,
Y esta noche... las cosas que le pasan a uno por la cabeza,... pensé ojalá nadie grite "muere otra vez", porque no hubiera podido.
İnsanın aklına Ne acayip şeyler geliyor. Ansızın aklıma geldi. Düşündüm de :
De repente, tuve una sensación de fatalidad.
Ansızın içime ölüm hissi düştü.