English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Arám

Arám Çeviri Türkçe

35,965 parallel translation
Aram, ¿ qué coño está pasando?
- Aram, neler oluyor?
¡ Aram! La clavija con dos cables rojos justo debajo de la luz verde parpadeante,
- Şey, yeşil ışığın altındaki iki kırmızı kabloyu sök.
- ¿ Un problema con qué, Aram?
- Ne sıkıntısı Aram?
Necesito su informe.
- Aram'ı gördün mü?
Oh, sí y la cerveza de jengibre y la ternera crujiente de Ho Kow... y pollo de ese italiano asqueroso que le gusta.
Evet, Ho Kow'dan da zencefilli bira, çıtır biftek ve Aram'ın sevdiği şu iğrenç İtalyan lokantasından da tavuk.
Es buena con él.
Kız Aram'a iyi davranıyor.
Rex, ¡ ponte entre nosotros!
Rex, aramıza geç!
Oigan, ¿ todo bien ahora?
Hey, aramız iyi mi artık?
Históricamente, no me va bien con los cambios.
Geçmişe bakacak olursak değişimle aram iyi değil.
Bueno, curioso que preguntes, porque me estaba preguntando cómo te sentirías sobre separarnos con una barrera de almohadas.
Sorman tuhaf oldu. Çünkü ben de aramıza yastık koymak hakkında ne düşündüğünü merak ediyordum.
Si no quieres acurrucarte, está bien... pero no vamos a hacer una barrera de almohadas.
Sarılmak istemiyorsan sorun yok ama aramıza yastık koymayacağız.
- No estoy buscando un final...
Ben bir son aramıyorum.
Bueno, veamos, ¿ hay algún otro famoso sudafricano entre el público?
Aramızda başka tanınmış bir Güney Afrikalı var mı?
Damas y caballeros, ¡ Simon Pegg!
Bayanlar baylar, Simon Pegg aramızda!
Definitivamente no me junto con familiares a los que odio para atracarnos a comer ave seca, mientras fingimos que tendríamos mucho en común con los demás aunque no fuéramos consanguíneos.
Pişmiş bir kuşun başında sırf, kendimizden bahsetmek için, nefret etiğim, eğer aramızda kan bağı olmasa, hiç bir şey yapmayacağım, akrabalarımla, bir araya gelmeyeceğim sadece.
No lo cuentes, pero voy a irme por mi cuenta.
Aramızda kalsın, ama ben kendi işimi kurmayı planlıyorum.
Y ahora apenas hablamos, lo cual es una mierda.
Şimdi ise zar zor konuşuyoruz, ayrıca aramız berbat.
Y William, gracias por ofrecerte a enseñarme piano, pero no creo que a este momento de nuestra relación fuese sano introducir esa dinámica.
Aah, ayrıca William, bana piyano çalmayı öğretme teklifin için teşekkürler, ama sanırım bu noktada aramızdaki ilişkiyi göz önüne alırsak, bu pek de sağlıklı bir karar olmayacak.
Lo que ha pasado entre tú y yo... no volverá a pasar.
Senle benim aramızda olan şey... bir daha asla tekrarlanmayacak.
La forma en la que terminó lo mío con Vlad aún me persigue.
Vlad'le aramızın bozulmasını hâlâ unutamam.
La forma en que terminó lo mío con Vlad siempre me ha perseguido.
Vlad'le aramızın bozulmasını hâlâ unutamam.
Cualesquiera que sean nuestras diferencias, parece que mi hijo Björn y tu hijo Hvitserk irán a este viaje juntos.
Aramızda anlaşmazlıklar olsa da görünüşe göre benim oğlum Bjorn'la senin oğlun Hvitserk seyahate birlikte çıkacaklar.
Ressler, Navabi, Aram, autorizad la logística para el traspaso de custodia.
Ressler, Navabi, Aram tutuklu nakli için gerekli lojistik zemini hazırlayın.
Si Kirk piensa que he acabado con Reddington, podría ponerse en contacto.
Kirk, Reddington'la aramızın açıldığını düşünürse bana ulaşmayı deneyebilir.
Aram, ve a la Oficina.
Aram, Postaneye git.
Cuando Aram lo descubra, se va a quedar destrozado.
- Aram öğrendiğinde yıkılacak.
La única forma de que podamos hacerlo es mantener a Aram al margen para que no descubra nuestra mano.
Bunun da tek yolu, bizi elvermemesi için Aram'a bir şey söylememek.
Aram.
Aram.
Aram, ¿ qué pasa?
Aram senin- - Neler oluyor?
¿ Aram?
- Aram?
Te conozco, Aram.
- Seni tanıyorum Aram.
Dímelo, Aram.
Söyle hadi Aram, hemen.
Hemos intervenido su ordenador y, gracias a Aram, vamos a encontrar al Thrushes.
-... ve Aram sayesinde Ardıçları bulacağız.
No estás buscando drogas, ¿ verdad?
Uyuşturucu aramıyordun değil mi?
No voy a tolerar que cambie nada entre nosotros.
Aramızı bozacak bir şey olsun istemiyorum.
Te he llamado como diez veces.
Nerden baksan en az 10 kere aramışımdır.
Sí, todo entre Paige y yo ha sido disfuncional desde hace un tiempo hasta ahora.
- Pekâlâ, Paige ile aramızdaki her şey bir süredir bozuk.
No voy a consentir que nada cambie entre nosotros.
Aramızdaki şeyin değişmesine sebep olacak hiç bir şeyi senden istemeyeceğim.
Creo que vamos a estar aquí un rato, ¿ qué tal si voy a buscar unos buenos tentenpié?
Birazcık burada olacağımızı düşünüyorum, öyleyse neden kendimize güzel atıştırmalıklar aramıyoruz.
¿ Y en cuanto a los hábitos alimenticios?
Peki içki ile aramız nasıl?
- Sr. Mason... parece haber olvidado la naturaleza de nuestra relación.
Mason... aramızdaki ilişkinin doğasını unutmuşa benziyorsunuz.
Estrella de la mañana, hijo de la aurora, te rogamos y a tu legión que se levanten y caminen entre nosotros.
Seher Yıldızı. Şafağın Oğlu. Ordunla birlikte ayağa kalkıp aramızda yürümenizi istiyoruz.
Y juro que nada fue mal entre nosotros hasta que encontré esas fotos.
Ve yemin ederim o resimleri buluncaya kadar... aramız kötü değildi.
Pero lo que me digas quedará entre nosotros, ¿ vale?
Ama ne dersen de aramızda kalacak tamam mı?
No importa lo que esté pasando con nosotros, nuestros hijos son lo primero.
Aramızda ne geçerse geçsin, önce çocuklarımız.
Y esta relación, la nuestra, no es de las que usted querría echar a perder.
Aramızdaki ilişki de iyi tutmak isteyeceğiniz türden.
Hay un traidor entre nosotros.
Aramızda bir hain var.
Parece que la llamada a tu teléfono
Kullan at bir telefondan aramış.
Llamé antes para poder ver su grabación de seguridad.
Kamera görüntüleriniz için aramıştım.
¿ Quién hizo la llamada?
Kim aramış?
¿ Entonces quien hizo la llamada al Pentágono?
O zaman Pentagon'u kim aramış?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]