Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Añ
Añ Çeviri Türkçe
125,390 parallel translation
Hace un momento, Melissa me preguntaba cómo fue convertirme en presidente de la noche a la mañana y yo le dije que fue el momento más aterrador de mi vida.
Az önce Melissa bana başkan olmanın nasıl olduğunu sormuştu. Hayatımın en korkutucu anıydı, demiştim.
Un anciano de entre 70 y 100 años fue procesado el mismo día que ella.
An old man between the ages of 70 and 100 had been processed... onunla aynı gün işlendi. 70-100 yaşları arasında yaşlı bir adam... Ona ne oldu?
Regresaremos y lo recuperaremos en cuanto salgamos de esto.
Buradan kurtulduğumuz an oraya gidip alırız.
Por cada paso, cada giro que hace la gente hacia lo bueno, queremos creer que el progreso está persistiendo.
Her adım insanların iyiliğe doğru yöneldiği her an bunun kalıcı olacağına inanmak istiyoruz.
Así fue como llegamos adonde estamos ahora.
Şu an bulunduğumuz yere bu sayede geldik.
Después de convertirlo tendrán acceso a todos sus recuerdos, toda información que tenía.
Onu dönüştürdükten sonra... ... bütün anılarına ulaşıp bildiği her şeyi öğrenebilirler.
Podrían estar en camino en este momento.
Şu an buraya geliyor olabilirler.
Sé que ahora no me crees, pero un día te agradecerán lo que estás haciendo aquí.
Şu an inanmadığını biliyorum, fakat bir gün, burada yaptıkların için sana teşekkür edecekler.
No puedo responder eso.
Buna şu an bir cevabım yok.
Por ahora, es un testigo amistoso en una investigación... Nada más.
Şu an için bir soruşturmanın tanığısın sadece.
Y supe que había fallado.
Başaramadığımı o an anladım.
Me gustaría que mis primeros cien días empezaran ahora.
İlk 100 günümün an itibarıyla başlamasını diliyorum.
Sabrás de ellos en cualquier momento.
Araması an meselesi.
Pero si voy a ser completamente sincero... fue el momento más aterrador de mi vida.
Ama tamamen dürüstçe konuşmam gerekirse hayatımın en korkutucu anıydı.
Y odio el hecho de que no haya nada que pueda decir o hacer ahora mismo para aliviar el dolor de Sandra, pero puedo hacerle una promesa...
Şu an Sandra'nın acısını dindirmek için söyleyip yapabileceğim hiçbir şey yok maalesef. Ama ona tek bir söz verebilirim :
La Presa Hoover... La Estatua de la Libertad.
Özgürlük Anıtı'nın zayıflıklarını gösteriyor.
Quiero saber al segundo en que encuentren algo.
Bir şey buldukları an öğrenmek istiyorum.
Los Pacificadores de las Naciones Unidas se dirigen a Naruba, mientras hablamos.
BM Barış Gücü an itibarıyla Naruba yolunda.
Sabes, dudo de que cualquier posible Presidente querría algo que ver con un mentiroso, vago, sin escrúpulos como tú.
Bence hiçbir müstakbel başkan adayı, senin gibi yalancı, ahlaksız bir pislikle adının anılmasını istemez.
Por un momento, creí que iba a desmoronarse.
Her şey çöpe gidecek sandım bir an.
Ahora mismo, estoy limpiando cualquier conexión entre Browning Reed, tú y la misión del Capitolio.
Şu an siz, Browning Reed ve Meclis görevi arasındaki bağlantıları örtbas ediyorum.
Todas las agencias están centradas en los tres objetivos del disco duro de Brooke... el puente Golden Gate, la presa Hoover y la Estatua de la Libertad.
Tüm teşkilatlar Brooke'un diskinden çıkan hedeflere odaklanmış durumda. Golden Gate Köprüsü, Hoover Barajı ve Özgürlük Anıtı.
La encontraremos.
- An meselesi efendim.
Empezaba a preguntarme si me habías dejado plantada.
Beni ekeceksin sanmıştım bir an.
Todo presidente tiene una crisis que le define.
Her başkanın adıyla anılan bir kriz anı vardır.
Pero es el hombre más buscado del planeta, es solo cuestión de tiempo.
Sonuçta dünyanın en aranan adamı, yakalamamız an meselesi.
Ahora les podemos contar con absoluta certeza, que ese terrible acto fue llevado a cabo por un grupo terrorista interno, encabezado por un hombre llamado Patrick Lloyd.
An itibarıyla sizlere kesin bir şekilde söyleyebilirim ki bu korkunç olayın sorumlusu, Patrick Lloyd liderliğinde ülke içinde faaliyet gösteren bir terör örgütüdür.
"Alivio del dolor agudo de efecto rápido".
"Anında etkili, şiddetli ağrılar için ağrı kesici"
Y parece que está a punto de producirse.
Ve görünüşe göre her an olay çıkabilir. Çeviri : VeganGains
¿ Puede desbloquear recuerdos?
Anıları ortaya çıkartabilir misin?
Solo tienes un único recuerdo paralizante de estar encerrado en aquel orfanato y salir de aquí no te va a ayudar.
Tek bir tane o yetimhanede sıkışıp kaldığın anıyı hatırlıyorsun, buradan çıkmak yardımcı olmaz.
Dispara si tienes la ocasión.
Anı yakaladığında indir.
Con cada recuerdo que recupera, Roman revive su trauma.
Çünkü her bir anısını hatırladığında o travmayı yeniden öğrenecek.
Por cada recuerdo que recupere, Roman recuperará su trauma.
Çünkü her bir anısını hatırladığında o travmayı yeniden öğrenecek.
La Dra. Sun nos advirtió que desencadenar los recuerdos de Roman también podría volver a desencadenar su comportamiento antisocial.
Dr. Sun bizi uyardı. Roman'a anılarını hatırlatmak anti sosyal davranışlarını tetikleyebilir.
Sandstorm podría lanzar su próximo ataque en cualquier momento.
Sandstorm bir sonraki saldırısını her an başlatabilir.
Tuve un recuerdo, improvisé.
Bir anı hatırladım, doğaçlama gittim.
Mira, los sentimientos no son como recuerdos.
Duygular, anılar gibi değildir.
Para ver si alguna de ellas os trae recuerdos.
Bakalım anılarınızı tetikleyecek mi.
Sabes esta es la única hora normal de mi día. Podrías fingir que la pasas bien.
Biliyorsun, günün normal geçirebildiğim tek anı en azından iyi vakit geçiriyormuş...
Va a ser un momento muy emocional para ella.
Ve onun için çok duygusal bir an olacak.
Los híbridos del Amo fueron creados en arcilla y ungidos con un intercambio de gusanos durante dos lunas llenas.
Ustanın melezleri toprakta pişti iki ay solucan değişimiyle anıldı.
Quinley ni siquiera puede cuidarse a sí mismo ahora.
Quinlan şu an kendine bile bakamıyor.
Mira, lo entiendo, no te agradan las personas y la mayoría no quiere compartir una cerveza contigo pero lo que estás haciendo es algo estúpido, ¿ de acuerdo?
Bak, anlıyorum. İnsanları sevmiyorsun,... ve çoğu biralarını seninle paylaşmak istemiyor. Ama şu an yaptığın şey salaklık.
¿ Estoy haciendo el nido ahora mismo?
Şu an kafamda evi yerleştirebilir miyim?
Así que, ¿ este es el momento?
An bu an mı diyorsunuz doktor?
Estás discutidor.
Şu an savaş halindesin.
Esto... hay un Uber, está fuera...
Uber'im geldi, dışarda bekliyor şu an...
Te dará buena práctica para cuando Tess y Annie empiecen a traer novios a casa.
Tess ve Annie'nin, erkek arkadaşlarıyla tanışacağın an için, iyi bir tecrübe olur bu.
Y termina este tugurio para que pueda venderlo.
Ayrıca bir an önce şurayı bitir de satabileyim.
Lo siento, Olivia, pero... ahora estamos saliendo.
Üzgünüm, Olivia, ama... şu an biz birlikteyiz.