Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Aún
Aún Çeviri Türkçe
142,219 parallel translation
Enciérrele, aún no he acabado.
Hücreye atın, onunla işim henüz bitmedi.
Aún no lo sé.
Henüz bilmiyorum.
- ¡ No! Aún no.
- Hayır, daha değil.
Excepto aquellos que aún son puros, ¿ no es cierto, Henry?
Hâlâ saf olanlar dışında tabii, doğru değil mi Henry?
Solo que la gente aún no lo sabe.
Yalnızca buradaki insanlar henüz bunu bilmiyor.
No has terminado aún.
İşin henüz bitmedi.
Estás aún más cerca de tu objetivo, Bryan.
Kontrolü kimde? Onu kim yönetiyor?
Me despierto un día y veo que tengo problemas con mis licencias con sindicatos, impuestos y ya tiene otra docena de maneras de dañarme de las cuales no sé aún.
Bir sabah uyanırım ve kendimi bir gecede lisans, sendika ve vergilere boğulmuş hâlde bulurum. Canımı yakmak için hiç beklemediğim bir düzine yol daha bulur.
Aún lo deseas, ¿ no?
Bunu hâlâ istiyorsun, değil mı?
Aún no habíamos elegido.
Zor seçimler yapmamıştık biz.
Esto aún no termina.
O mesele kapanmadı aslında.
Si yo estuviera en tu lugar propondría mi plan de forma aún más agresiva pero mi posición es otra, debo actuar a la inversa :
Senin yerinde olsam, yaklaşımım seninkinden de sert olurdu. Ama karşında duruyorum, yani tam tersini yapmam gerek.
Creo que regresé para saber si aún era así.
Hâlâ aşık olabilir miyim diye görmek için geri döndüm galiba.
Y, claro, le pagué para que me dejara en paz, pero debo creer que aún así adoraría hacerme daño.
Evet, huzuru korumak için onu rüşvet verdim ama yine de beni harcamak çok hoşuna gider bence.
Aplicaciones de préstamo fraudulentas, sobornos a sindicatos neutralización de vendedores, y aún así cargas los gastos a tu cuenta.
Hileli kredi başvuruları, sendika rüşvetten satıcılara kazık atmak ve maliyetleri kendi hesabından düşmek.
Aún estaría ahí si no fuera por cierto tipo, un apostador.
Bir adam olmasaydı hala hipodramda olurdum. Bir kumarbaz.
Más importante aún, ¿ por qué dirigirte a Thayer siquiera?
Neden Thayer'la konuştun ki zaten?
Aún así, me dijo que no dudaste en recomendarlo por no sé qué conflicto.
İhtilafa düşmekten endişelendiğin için bunu bana söylemekten çekinmişsin.
Los tres teléfonos están apagados y aún no han usado el pase ni las tarjetas de crédito.
Üçünün de telefonu kapalı. Köprü geçiş kartını veya kredi kartlarını henüz kullanmadılar.
Aún no me acostumbro a eso de los géneros.
Bu cinsiyet zamirleri henüz alışamadım.
Entonces hay esperanza de que aún tenga corazón.
Yani bu kişinin hâlâ bir kalbi olabilir.
No sé si su disco duro haya sido formateado aún para borrar su consciencia.
Henüz sabit disklerine format atılıp vicdan işlevlen silinmemiş bence.
Aún no lo sé.
- Henüz bilmiyorum.
- Aún no estás lista.
- Henüz hazır değilsin.
Sé que aún puedo hacer las paces.
Hala barış sağlayabiliriz.
Ya pasaron varios días y Olga aún no regresa.
Birkaç gün oldu Olga henüz dönmedi.
- Aún no lo conozco bien. ¡ Es muy pronto!
- "hala bilmiyorum." Henüz çok erken!
Pero estos recuerdos aún permanecen.
Ancak bu hatıralar hala canlı.
Esta es la primera cita a la que voy desde que Julia Roberts aún podía protagonizar una película romántica.
Julia Roberts romantik komedi filmi açılışı yaptığından beri bu ilk buluşmam olacak.
Entonces aún tengo tiempo.
Hala zamanım var.
Por supuesto, aún así necesitas tu palo de buitre.
Yine de akbaba sopasına ihtiyacınız oluyordu.
Primero, aún no hemos hablado de etiquetas.
İlk olarak, henüz adını koymadık.
Aún no puedo creer que perdimos.
Kaybettiğimize hâlâ inanamıyorum.
Oí que hay unas cuantas por aquí y... algunas aún están abastecidas.
Duyduğuma göre buralarda çok varmış. Ve bazılarının stokları hâlâ duruyormuş.
¿ Aún hay un depósito de misiles activo?
Hâlâ aktif bir füze var mıdır sence?
¿ O los strigoi y sus imbéciles colaboradores ya... encontraron los misiles que aún no han sido disparados?
Strigoi ve onların kahrolası işbirlikçileri henüz ateşlenmemiş bir füzeyi bulmuşlar mıdır?
O peor aún. ¿ Cuáles son tus síntomas?
Ya da daha kötüsü. Belirtiler ne?
En el camino de regreso, cuidando mi dolor, paré en un restaurante de carretera que aún servía alcohol de grano.
Dönüş yolunda, acımı dindirmek için hâlâ tahıl alkol satan bir yolcu hanında durdum.
En 15 minutos aún será la hora pico.
15 dakika sonra da trafik olacak.
Aun así, aquí estamos.
Ve henüz, işte buradayız.
Aun así, es una jugada inteligente.
Yine de bu çok zekice bir hamle.
Es por eso que aun crees que puedes tener una vida ordinaria.
Sıradan bir hayat sürdürebileceğine hâlâ inandığın için böyle düşünüyorsun.
Aun más razones para matarla ahora.
Artık onu öldürmek için daha çok sebep var.
Pero con cada hora juntos me doy cuenta que te vas empobreciendo aun cuando te cobro menos de lo normal.
Yalan söylüyorsam iki gözüm kör olsun.
Aún hay gente que me llama así, sí. ¿ Cómo estás, Charles?
- Ne demek istediğini anlamadım.
Hace poco, y con gran ganancia para ti, y aun así, tu hijo me defraudó.
Kısa süre önceydi ve sana büyük yaran oldu ama oğlun beni hayal kırıklığına uğratıyor.
- Aun si quisiera...
Konuşmak istese bile...
El valet no está en servicio aún.
- Vale henüz açılmadı.
Ninguna aún.
- Kayda değer bir şey yok.
- ¿ Ella aún es virgen? - Por supuesto.
- "Hala bakire mi?"
Aun así son 800 metros.
Hala yarım mil var.