Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Bano
Bano Çeviri Türkçe
31,092 parallel translation
Caiste en su baño y los asustaste.
Eğer onların banyoda düştü ve onları korkuttu.
En realidad no voy al baño.
Aslında lavaboya gitmiyorum.
Lo entiendo, me estás llamando desde el baño.
Anladım, banyoda beni arıyorsun.
Primero tengo que ir al baño, ya sabes cómo reacciona mi cuerpo cuando se excita.
Önce tuvalete gitmem lazım. Vücudumun heyecana verdiği tepkiyi biliyorsun.
Va a ser un baño de sangre cuando aparezca,
Geldiğinde ortalık kan gölüne dönecek.
Un fregadero, tu propio baño...
Bulaşık yeri, kendi tuvaletin...
¡ Me tomo un descanso para ir al baño cuando quiero!
Tuvalet molamı istediğim zaman veririm!
Tengo que ir al baño. Vale.
- Benim lavaboya gitmem gerek.
¿ Te ha vuelto algo durante el baño de sonido?
Ses banyosu sırasında bir şey hissettin mi?
Si es lo de poner las flores en el baño, ya lo hice.
Banyoya çiçek koy diyeceksen koydum çoktan.
En 2004 nuestro prototipo de asientos de baño antitecnológicos... fue robado de la papelera y se vendió en el mercado negro.
Paranın satın alabileceği en iyi kâğıt doğrama makinesi bu. 2004 yılında, sessizce kapanan çamaşır sepeti teknolojimiz çöpten çalınıp Dark Web'te satılmıştı.
¿ Puedes prepararme un baño... con esas sales de baño caras que tienes, por favor? Normalmente las guardo para ocasiones...
O fiyakalı banyo tuzlarınla küveti hazırlar mısın bana?
Prepara el maldito baño.
- Aslında o tuzları özel bir durum...
También pinté nuevas cortinas de baño.
Ayrıca yeni duş perdeleri boyadım.
¡ Ese gel de baño de árbol de té es increíble!
O çay ağacı duşu bombaymış!
¿ Dónde está el baño?
Tuvalet nerede?
¿ Me dicen dónde está el baño primero?
Önce bana lavaboyu gösterebilir misin?
Lo único que sé es que la han encontrado en el baño de su apartamento.
Tek bildikleri evinin banyosunda buldukları.
¿ Has ido al baño con normalidad?
- Bağırsak hareketlerin normal mi?
Tiene el color de papel de baño pero no debo decir nada.
Tuvalet kağıdı rengine bürünmüş ama bir şey söylememem gerekiyor.
Supongo que encontraste el baño, ¿ no?
- Tuvaleti kolay bulabildin mi?
Si necesitas ir al baño, con mucho gusto te dejaré pasar.
Tuvalete gitmem isterseniz memnuniyetle yerimden kalkarım.
El baño está aquí.
Banyo su tarafta.
¿ Quién tiró mi pintura en el baño?
Resmimi hendeğe kim attı?
Y, como de costumbre... vamos a limpiar el baño con pasta dental hasta que brille.
Ve rutin olarak yaptığımız gibi diş fırçasıyla parlayana kadar tuvaletleri temizleyeceğiz.
Quiero tomar un baño caliente.
Sıcak bir duş almak istiyorum.
Y podemos dibujar un baño en el país.
Evde duş alabiliriz.
Sólo necesito... baño. Estábamos hablando de casarse, tener hijos.
Evlenip, çocuk sahibi olmayı konuşuyorduk.
Y yo voy al baño.
Ben de tuvalete gideceğim.
Increíble lo que puedes conseguir... con dos horas en el baño todas las mañanas.
Her sabah tuvalette iki saat geçirilince neler başarılıyor şaşıyorsun.
Comprobé cada clase, oficina, pasillo, y cada baño, y merezco un complemento de peligrosidad por eso. - ¿ Y?
Tüm sınıfları, ofisleri, koridorları, tuvaletleri aradım ve bunun için tehlike ödeneğini hak ettim.
No, he comprobado el baño de mujeres.
- Hayır, kadınlar tuvaletine baktım.
Así entonces, eh, te callas tú mismo en un baño de gasolinera y usted saca Keith navaja de afeitar y cortar todo el cabello.
Sonra kendini bir benzin istasyonunda tuvalete kapadın ve Keith'in usturasını çıkartıp bütün saçlarını tıraş ettin.
Su dormitorio y el baño estaban impecables.
Yatak odası ve banyosu tertemiz.
Por lo que se llevó el cabello que ella había cortado en el baño gasolinera.
Onlar da benzin istasyonunda kestiği saçları toplamışlar.
- ¿ El baño de damas? - Pasando esas puertas.
- Bayanlar tuvaleti nerede?
Paré en una gasolinera. Y pasé 45 minutos en el baño de hombres.
Bir benzin istasyonunda durdum ve erkekler tuvaletinde 45 dakika geçirdim.
Lo siento por su baño.
Tuvaletiniz için üzüldüm.
Me vas a flick en la parrilla con su barato-culo aspirante-Ariana Grande-clip y luego simplemente esconderse en el baño?
Bana Ariana Grande klibindeki gibi hareket çekip sonra da öylece tuvalette mi saklanacaksın?
Cuando me llevaron al baño pude ver al resto de la tripulación.
Beni tuvalete götürdüklerinde mürettebatın kalanını gördüm.
¿ Puedo usar su baño?
Tuvaleti kullanabilir miyim?
Hay un baño justo ahí a la vuelta de la esquina.
Hemen şurada bir lavabo var.
¿ Puedo usar el baño?
- Tuvalete gidebilir miyim?
Acostumbrada a tener un baño para ti, ¿ no?
Tuvaleti tek başına kullanmaya alışkınsın sanırım.
Tenía mi propio baño cuando trabajaba en criminalística en Georgia del norte.
Kuzey Georgia'da çalışırken ben de tuvaleti tek başıma kullanıyordum.
- ¡ Hay papel higiénico extra en el baño! - Gracias, pero no, gracias.
- Fazladan tuvalet kağıdı vardı banyoda.
Cuando vivía en la jaula de Faraday... tenía que vivir en una caja y sólo salía de la caja... cuando quería ir al baño... o ducharme.
Faraday kafesinde yaşarken bir kutuda yaşıyordum. Sadece tuvalete giderken ya da duş alacakken kutudan çıkıyordum.
Así, evitan perder puntos por tener que ir al baño.
Bu sayede tuvalete giderek puan kaybetmiyorlar.
Sí, y todo esto funciona porque acabo mi turno de 10 horas y aun así me da tiempo a ayudarlos con los deberes, darlos un baño, y cocinar para cuatro.
Tabii ki işliyor çünkü 10 saatlik nöbet sonrası eve gelip 2 ödev ve 2 banyo yaptırıp 4 kişiye yemek hazırlıyorum.
Esto funciona porque acabo mi turno de 10 horas y aun así me da tiempo a ayudarlos con los deberes, darlos un baño, y cocinar para siete.
İşliyor çünkü 10 saatlik nöbet sonrası eve gelip 2 ödev ve 2 banyo yaptırıp 7 kişiye yemek hazırlıyorum.
Un día, mi hermana salió del baño, iba por el pasillo hacia su clase.
Kız kardeşim tuvaletten çıkmış, sınıfa gitmek için koridorda yürüyormuş.