Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Bañó
Bañó Çeviri Türkçe
67 parallel translation
Probablemente se bañó y olvidó ponérselo.
Duş yaptıktan sonra takmayı unutmuştur.
Si se bañó tiene que tener los pies limpios.
Banyo yaptıysanız ayaklarınız temiz olmalı.
¿ Bañó a los monos esta mañana?
- Gus. - Evet? Maymunlar bu sabah banyo yaptı mı?
Se bañó en el río.
Nehirde yıkandı.
Se bañó en una fuente de Roma el verano pasado, ¿ no?
Geçen yaz Roma'da bir havuza atlamıştı, değil mi?
La bañó.
Onu yıkadı.
La bañó y habló con ella, como si no hubiera pasado nada.
Sanki her şey normalmiş gibi onu yıkadı ve Susy ile konuştu.
¿ Cuándo se bañó por última vez?
Ne zaman yıkandın?
La investigación médica forense detectó una apoplejía, provocada porque se bañó después de comer, y se había bebido casi una botella de vino.
Doktorun raporuna göre, akşam yemeğini müteakiben bir şişe şarap açarak banyo yapmanın sonucu buymuş.
- ¿ Este tipo ya se bañó?
- O da banyo yaptı mı?
Ella se bañó con él.
Kız adamla yıkandı.
Nunca le cambió los pantalones ni le sonó la nariz ni le enseño a rezar, ni a saber qué está bien o mal, ni lo bañó.
O kadın onun üzerini hiç değiştirmedi ya da hastalandığında ona bakmadı dua etmeyi, doğruyu yanlışı ona öğretmedi, onu yıkamadı.
Una mujer de Queensville, bañó a su caniche y después lo puso a secar en el microondas.
Queensville yaşayan, Patricia Adams kaniş cinsi köpeğini yıkadı. ... ve köpeğin kuruması için, mikrodalga fırına koydu.
Wally, ¿ se bañó tu perro alguna vez?
Köpeğiniz daha önce hiç banyo yaptı mı?
Su hija ya se bañó, y le preparé una habitación.
Kızın yıkandı, onun için bir oda hazırladım.
Tu madre te bañó hasta que estabas en el bachillerato.
Annen liseye kadar sana banyo yaptırdı.
Recibió 6 tiros. Bañó las balas en oro.
Altı kez vurulup, mermileri altın kaplattı.
Me bañó con saliva.
Her tarafım tükürük oldu.
Una vez se bañó con un tipo en el baño común.
Bir keresinde ortak banyoda bir adamla duşa girmişti.
Si. Parece que la bañó.
Evet, görünüşe bakılırsa kadını yıkamış.
Mi madre tomó a mi hermanito y le bañó en salsa de marica e hizo de él el chiflado controlado que gusta a la gente que ves. ¡ Es cierto!
Annem küçük kardeşimi alıp kılıbıklık sosuna bandırdı ve onu her şeyi kontrol edip herkesi memnun etmeye çalışan bir yaratığa dönüştürdü.
Trish se bañó en whisky.
Trish viskiyle yıkandı.
Me bebería el agua donde se bañó.
Banyo yaptığı suyu içebilirim.
¿ Que intentas hacer, matarme? Chris dijo que estaba caliente cuando se bañó hace un rato.
Chris, önceden duş aldığında da soğuk demişti.
Brad se bañó rápido, sintiendo que había una oportunidad escasa... de tener sexo con su esposa.
Karısıyla seks yapma fırsatlarından birini yakaladığını düşünen Brad çabucak duş aldı.
Él se bañó en pétalos de rosa.
O da gül yapraklarıyla yıkandı.
¿ Por qué escribes en el bañó de damas?
Neden bayanlar tuvaletinde yazıyorsun?
Ya se bañó, se cepilló los dientes, y le leí un cuento.
Banyosunu yaptı, dişlerini fırçaladı, kitabını okudum.
Una vez vi cómo un laosiano que medía 1,20... volteó a un sueco de 150 kilos de tal modo... que bañó las gradas en sangre.
Bir seferinde 1 metrelik bir Laoslu 100 kiloluk bir İsveçliyi öyle bir bükmüştü ki izleyiciler bile kana bulandı.
Y se bañó, asi que...
Yardıma ihtiyacı var gözüküyordu.
Bañó a los niños con él puesto.
Saat kolundayken çocukların banyosunu yaptırıyordu.
El bañó fue definitivamente saboteado.
Tuvalete sabotaj yapıldığı kesin.
Se bañó ayer.
Dün de duş almıştı.
"Esta noche, el Teatro Comunal de Springfield" se bañó en la luz de una brillante nueva estrella...
Bu gece, Springfield Halk Tiyatrosu yeni bir yıldızın ışığıyla yıkandı...
Se bañó en ginebra.
Karaciğerini cinle yıkadı.
Oye, quizás alguien lo bañó en sulfuro para lidiar con el hedor del cuerpo.
Belki birileri cesedin kokusundan kurtulmak için kükürte yatırmıştır.
- ¿ Se bañó en el Ganges?
Ganj nehrinde yıkandı mı? Hayır, hayır ve hayır.
Los bañó, los metió en la cama.
Çocuklara banyolarını yaptırdı. Onları yataklarına yatırdı.
Miron continuó relatándome cuánto amaba a su Tanya, pero no tenía que hacerlo. Todos en el pueblo conocían su pasión cómo se escondieron en el hotel local, cómo la bañó con vodka.
Miron, Tanya'ya olan sevgisini anlatarak devam etti onun tutkusunu bütün şehir biliyordu bir otelde gizlendiklerini, onu votkayla yıkadığını.
El matrimonio de Sita Rama bañó de buena suerte en todo Ayodhya,
Rama ve Sita'nın evliliği tüm Ayodhya'ya iyi bir örnek oldu.
Shaquille se bañó de vergüenza en las sábanas de Shakira.
Kırk küp kırkının da kulpu kırık küp.
Ella ató a su ex novio a la cama, lo bañó de keroseno y le prendió fuego.
Eski erkek arkadaşını yatağa bağlayıp, gazyağına bulamış ve yakmış.
Lo bañó con gasolina y le prendió fuego.
Üzerine benzin döküp yaktı.
Y le desgarró su pecho, como una rata destrozando una caja de avena Quaker, lanzando trozos de vísceras y una llovizna de sangre que bañó a su inmunda concubina.
Ve gövdesini parçaladı, aynı bir farenin yulaf ezmesi kutusunu parçalaması gibi. İğrenç cariyesinin üzerine iç organ parçaları ve kan sıçradı.
¿ Zoe se bañó?
Zoe banyosunu yaptı mı?
¿ Estamos pensado, que el tipo contrató una puta para matarla y después la bañó?
Ne düşünüyoruz? Bu adam bir fahişe tutup öldürüyor sonra da ona banyo mu yaptırıyor?
Estaba viendo la Tv., él se bañó y salió del baño solo en bata.
Duşa girdi ve bana para bırakmış
Maria Teresa vivió y se bañó aqui.
Maria Theresa şatoda oturdu ve banyo yaptı.
Le bañó los pies con agua sagrada.
Kraliçe, yani her şeyden sorumlu olan karısı, kutsal su ile onun ayağını yıkardı.
¿ Terminaste con ella porque se bañó? Dos baños.
İki banyo, Christopher.
Y el lanzamiento llega a la tercera... ¿ Cuándo fue la última vez que se bañó?
En son ne zaman banyoya girmiş?