Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Besó
Besó Çeviri Türkçe
1,342 parallel translation
Besó al de las cebollas. ¡ Está borracho!
- Soğan toplayıcısını öptün.
Ella me besó.
Beni o öptü.
¿ Te la llevaste al hotel y sólo te besó la oreja?
Dursana, onu motele geri götürüp bir tek kulak saksafonu mu çektin?
Ah, y a propósito... aparentemente te lo perdiste cuando Cadence me besó.
ve bu arada... görülüyor ki Cadence'ın beni öpmesini kaçırdın.
Me puso contra la pared, y me besó el cuello y el mentón.
Beni duvara yasladı ve boynumdan ısırırcasına öptü.
La besó en la boca.
Dudağından öptü işte.
- Ella me besó a mí.
- O beni öptü.
- ¿ Ella te besó?
- Seni öptü mü?
Bah, no sé que hay que preguntar cuándo te enteras. de que tu abuela besó a un hombre.
İnsanın büyük annesi bir adamla öpüşünce ne sorulur ki?
.. y así Clarence cogió a Amelia entre sus brazos, la abrazó y la besó y se sintió como una mujer a la que nunca antes habían besado.
... ve böylece Clarence, Amelia'yı kollarına aldı, onu sardı ve bir kadının, daha önce hiç öpülmediği gibi öptü. Son!
Sobre todo la parte en la que me besó.
Özellikle de beni öptüğü kısım.
¿ Él te besó?
Seni öptü mü?
¿ Como que Jimmy Cooper me besó?
Jimmy Cooper'ın beni öpmesi gibi mi?
La noche que estuvo en la ciudad interpretando Turandot en la Ópera de Pittsburgh, encontró ese clavo, lo cogió, lo besó, lo arrojó sobre su espalda y yo lo recogí.
Pittsburgh Opera Salonu'na Turandot gösterisi için geldiği gece, bu çiviyi buldu. Onu aldı, öptü, omzundan geriye doğru attı ve ben de yakaladım.
- Cuando me besó al despedirse...
- İyi geceler öpücüğü verdiğinde... - İyi geceler öpücüğü mü?
? Qué tal el novio del secundario que besó mejor?
"Herkesten daha iyi öpen liseli erkek arkadaşım" a ne dersin?
Ypara probar que Smith no era especial para ella... besó a alguien menos especial.
Smith'in özel olmadığını kanıtlamak için daha az özel biriyle öpüştü.
- Besó a Frankie.
- Frankie'yi öptü.
Me besó.
Beni öptü.
Las cosas se salieron de control y Jamie... me besó.
Çok sarhoştuk, işler biraz çığırından çıktı ve Jamie beni öptü.
" Él tomó su mano y se la besó y luego la subió a su caballo.
" Elini tuttu ve onu öptü. Ve sonra onu ata bindirdi.
Pero lo que más recuerdo es que me besó mi príncipe.
Fakat ben en çok prensimi aldığım kısmı hatırlıyorum.
Y me dijo que me amaba y me besó y dijo que no amaba a Edith.
Ve beni sevdiğini söyledi beni öptü ve Edith'i sevmediğini söyledi.
¿ O quieres saber si su nariz estaba a la izquierda o a la derecha cuando me besó?
Yoksa beni öperken burnunun solumda mı yoksa sağımda mı olduğunu bilmek istiyorsun?
¿ No te besó una vez?
Seni öpmemiş miydi?
- Primero él me besó abajo, luego cogimos.
- Beni yaladı, sonra seviştik.
Conocen a mi amiga se besó con su novio y lo convenció de que rompiera con ella.
Regina'nın sevgilisine kur yapıp onu bırakması için ikna etti.
Siento que cada vez que me besó fue asqueroso. Cada minuto juntos fue una mentira.
beni her öpüşü... beraber olduğumuz her dakika bir yalanmış.
En Alice, la vecina. Me besó una vez.
Yan tarafta oturuyor ve beni her zaman öpüyor.
- ¿ Te besó?
Öpüyor mu?
El cardenal alemán besó los pies de Hitler.
Zaten Alman kardinali sürekli Hitlerin ayaklarını öpüyor.
¿ Fuiste tú quien la besó?
Önce sen mi öptün?
Recuerdas si los abrazó, ó los besó.
Onları okşadı mı? Öptü mü?
Esto puede parecer trivial, pero él me besó.
Bu önemsiz olabilir ama beni öptü.
Sabes, leí un articulo en el JFS documentando un caso donde una mujer besó a un hombre que había fumado un cigarrillo. Cuando analizaron la colilla encontraron el ADN de ambos en ella.
Şey, bir makalede okumuştum kadının biri sigara içen adamı öpmüş, daha sonra sigara izmaritini test ettiklerinde... her ikisinin DNA'sını da bulmuşlar üstünde.
Jack no la besó.
O zaman onu Jack öpmemiş.
¿ Sabías que Chandler besó a Rachel?
Chandler'ın Rachel'ı öptüğünü biliyor muydun?
- Y me besó, y ya no puede pensar.
- Ve beni öptü. Ve ben düşünemedim.
Y entonces, me besó para despedirse, en los labios, y mientras se iba, se giró y me gritó, dijo :
Ve sonra, bana hoşçakal öpücüğü verdi, dudaklarımdan, ve yürürken, döndü ve seslendi, dedi ki, " Tatlım?
Cuando me besó detrás de los columpios.
Salıncakların arkasında beni öptüğünden beri.
Nunca te lo he contado, pero antes de irse me besó en el aeropuerto.
Sana bunu hiç söylemedim, ama ayrılmadan önce... havaalanında beni öptü.
Y luego me besó en el aeropuerto.
Sonra havaalanında beni öptü.
"Cuando ella le besó la frente y salió con Denise y Gary " a la tibia noche primaveral, JONATHAN FRANZEN LAS CORRECCIONES
" Alnına dudaklarımı bastırdığımda baharın o ılık gecesinde, Denise ve Gary'e gittiğimde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını hissettim.
Tiene sentido si besó a Brett.
Brett'i öptüyse, mantıklı.
Oh, si. Vino al Talon más temprano y me besó.
Talon'a gelmişti ve beni öptü.
Te besó...
Seni öptü mü?
Me besó por la mañana.
Beni sabah öpmüştü...
¿ Solo porque te besó?
Öpüştüğünüz için mi?
Fuiste tú quien me besó.
Beni öpen sendin.
Charlie, me besó.
- Charlie, beni öptü diyorum.
horas antes "Porque Alan besó el trasero a charlie"
Doğukan Alpay