Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Bray
Bray Çeviri Türkçe
254 parallel translation
La directora, la Srta. Bray tiene una carta para que se la entregue al Sr. Clayton.
Okul müdiresi Bayan Bray'in, Bay Clayton için bir mektubu var da.
Sir Hilary Bray ha contestado a Gumbold proponiendo una reunión con de Bleuchamp en persona.
Sör Hilary Bray, Gumbold'a cevabında Bleuchamp ile yüz yüze buluşma isteğini belirtti.
Sir Hilary Bray, por favor.
Sör Hilary Bray, lütfen. Komutan Bond.
- ¿ Sir Hilary Bray, baronet?
- Baronet Sör Hilary Bray?
Josef, sir Hilary Bray se alojará en la cuatro.
Josef, Sör Hilary Bray dört numarayı alacak.
Señoritas, éste es sir Hilary Bray, baronet.
Bayanlar, bu Baronet Sör Hilary Bray. - Nasılsınız?
- Me llamo sir Hilary Bray.
- Adım Sör Hilary Bray.
Sir Hilary Bray lo hubiese sabido.
Sör Hilary Bray bunu bilirdi.
Tal vez debería decir, "Caitlin Bray" o "Caitlin Bre" con una "E."
Bilmiyorum belki de, Caitlin Bray veya "Caitlin Bre" yazması gerekiyordur, tek "e" ile.
- Al noreste del camino Bray.
- Bray Sokağı'nın kuzey doğusu.
A la izquierda en Bray.
Bray için sola dönün.
Le encontré cerca de Bray.
Onu bir köyde buldum.
A mí no me importa dónde duerme su padre, Srta. Bray.
Babanızın nerede uyuyacağı bayan, benim derdim değil.
Un hombre llamado Bray.
Bray adında bir adam.
¿ Conoce a Madeline Bray?
Madeline Bray'i tanıyor musunuz?
¿ La hija de Nigel Bray?
Nigel Bray'in kızı mı?
Bray me debe dinero.
Bray'in bana borcu var.
- Madeline Bray.
- Madeline Bray.
Si él está en lo cierto y usted perdió ese dinero... además de la suma que Bray le debía, entonces yo no invertiré con usted.
Eğer parayı kaybettiğin doğruysa... ve Bray'in sana borçlu olduğu para, artık sende benim param yok demektir.
¿ Qué todo el tiempo estés escuchando que un Instructor de Braile te diga, "Un día, un día, lo que siente será natural"?
Bray öğretmeninin sana "bir gün bunlar doğal gelecek" demesinin ne kadar aşağılayıcı olduğunu?
Debo hacerlo o Bray morirá.
Bunu yapmazsam Brae ölecek.
Francamente, después de todo lo que Bray ha hecho por mí, se lo debo.
Ve onun benim için yaptıklarını düşünürsek ben bunu ona borçluyum.
Bray.
Brae.
- Bray, él estaba en el auto.
- Brae, o arabanın içindeydi.
Bray, viejo pesado, ¿ todavía estás vivo?
Brae, eski o... ruk, hala sağ mısın?
¿ Dijo algo, T., sobre Bray?
T, Brae için bir şey söyledi mi?
Bray, ¿ de qué estás hablando?
Ne hakkında konuşuyorsun?
- Bray.
- Brae.
¿ Entonces cuándo Bray se convirtió en tu padre adoptivo?
Brae nasıl senin üvey baban oldu?
Pensabas que era Bray, tu padre adoptivo.
Onun Brae olduğunu düşünmüşsün.
Todo lo que te digo es que cada trozo... de tu vida es tan importante como Bray... así que, si vas a seguir adelante con esto,... tienes que aceptar qué es lo que te va a pasar.
Söylediğim, aslında senin hayatının da Brae'yinki kadar önemli olduğu. Bundan geçmeyi düşünürsen olacakları da kabul etmelisin.
Quiero salvar a Bray.
- Brae'yi kurtarmak istiyorum.
Bray va a ponerse bien.
Brae iyileşecek.
Vamos Bray, ¡ No empieces a hablar así!
Yeter Brae. Bu konu hakkında düşünmeye bile başlama.
¿ Vienes de ver a Bray?
Pekala.
No he pasado por esto para que Bray muera.
- Bunları Brae'in ölmesi için yapmadım.
Con todo, con Bray, con las pesadillas que has tenido...
- Olan herşey anlamında. Brae, kabuslar...
Déjame preguntarte esto, ¿ encaja Bray, de algún modo, en tus sueños?
Sana bir şey sorayım, Brae'i de rüyanda görüyor musun?
Eric, deberias ir a ver al Sr. Bray.
Eric, Bay Bray'i görmelisin,
No se acerca del Sr. Bray.
Bay Bray'i tanımıyorum.
Mr. Bray, mi venida no fue una invitacion a manejar a mi casa.
Bay Bray, buraya gelişim yine beni evime bırakmanıza davet etmek için değildi.
"Circle wain de gowcamay doluca and allowyn, versus bray"
Sir Gawain'den Gwalchmei'ye. Culhwch ve Olwen. Verus gen bree.
John Bray...
Reilly. John Reilly.
Y, de hecho, nunca podría haber ocurrido porque Robbie Turner murió de septicemia en Bray-Dunes el 1º de junio de 1940 el último día de la evacuación.
Ve aslında, bu hiç yaşanmamıştı. Çünkü... Robbie Turner, Bray-Dunes'de septisemi yüzünden ölmüştü 1 Haziran 1940'da tahliyenin son gününde.
Está loca por Sachachi Bray y hablamos durante horas de Pather Panchali
Satyajit Ray için deliriyor. Pather Panchali'den saatlerce konuştuk.
El Sr. Bray es mi alumno más brillante.
Bay Bray, en parlak burslu öğrencim.
No pretendo que nadie esté a la altura de Zack, Sr. Bray pero eso es un trabajo excelente.
Kimsenin, Zack'in standartlarına erişmesini beklemiyorum, Bay Bray ama bu son derece iyi bir iş.
Sr. Bray ¿ alguna vez mantuvo una relación sexual con una mujer 20 años mayor que usted?
Bay Bray, kendinizden 20 yaş büyük bir kadınla hiç cinsel ilişkiye girdiniz mi?
¿ "Tipo" como en el sexualmente no específico coloquialismo urbano o en referencia al género normalmente asociado al pene, Sr. Bray?
"Adam", cinsel olarak belirsiz şehirli konuşma dili mi yoksa normal, penisi olan cinsiyet için mi?
Cuando el Dr. Hodgins y Mr. Bray encontraron los items, ellos me llamaron inmediatamente.
Dr. Hodgins ve Bay Bray parçaları bulduğunda, hemen beni aradı.
Muy bien, Sr. Bray.
Çok iyi, Bay Bray.