Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Bus
Bus Çeviri Türkçe
2,222 parallel translation
Bus.
Otobüsmüş.
El FBI tenía otros cuatro sospechosos además de Wilkie. Un conductor de bus, un sin techo un técnico de telefonía y un supervisor.
FBI Jason Wilkie'yle birlikte bir okul servisi şoförünü, bir evsizi, bir telefon şirketi görevlisini, ve müdüründen şüphelenilmişti.
Chaval camino a la universidad, conductor de bus, secretaria, techador, y ahora el abogado financiero.
Üniversiteye gidecek bir genç. Otobüs şoförü. Sekreter.
El siguiente fue Fred Norris, un conductor de autobús, tiroteado en el 83 cerca de los terrenos dle bus.
Sonraki kurban Fred Norris'ti. Otobüs şoförü. 83'te garaj yakınında vuruldu.
Te propongo una idea. Compra un bono bus.
O zaman otobüs panosu al.
¿ Vas a echarme del bus?
- Beni otobüsten atacak mısın?
Mira, puedo conseguirte un bono bus gratis en el albergue.
Bak, sığınaktan ücretsiz pano alabilirisiniz.
¿ El número del bus era el seis?
- 6 numaralı otobüs müydü o?
Rastreamos la IP que subió las fotos de la estación de bus. Procede de un ordenador de su oficina.
Otobüs durağı resimlerini yükleyen I.P. adresinin yerini tespit ettik.
Mira, estábamos tomando el bus para encontrar un motel en algún lado para que se nos ocurriera algo.
Bu sorundan kurtulmak için bir otobüse atlayıp bir otel bulmaya gidecektik.
Si huele como Miller Lite, una estación del bus "greyhound", y las excusas de mi padre, esa sería mi vela de Navidad.
Eğer Greyhound'un otobüs terminallerindeki Miller Lite birası gibi kokuyorsa babam hiç kusura bakmasın ama ben Noel mumu diye ona derim.
Era la mañana de Navidad en una estación de bus.
Greyhound'un bir otobüs terminalinde Noel sabahıydı.
- El chico del bus.
- Komi.
- Ajee... el chico del bus.
- Ajee- - Komi.
Ya sabes que sólo hay un bus al día en Sou.
Senin de bildiğin gibi Saou'ya günde tek otobüs gidiyor.
Y que imagines que aquel bus nunca atropelló a Tony.
Ve o otobüsün Tony'e hiç çarpmadığını düşünmeni.
Creo que perdí mi tanga meando en la estación del bus
Tangamı otobüs durağında unutmuşum.
Y todo lo que tú tienes es... un ticket para el bus especial.
Seninse tek elinde olan özel otobüse bir bilet.
- No, por mamá y yo juntas en un bus.
- Annem benimle geliyor.
Mamá, esto no es un bus para Las Vegas, ¿ vale?
Anne, bu Vegas turu değil, tamam mı?
- tan pronto como salimos del bus.
- kapandı ve otobüs ortaya çıktı.
¿ Escuchó de alguien atropellado por un bus turístico?
Bir yayaya çarpan otobüsten haberiniz var mı?
Se va en el bus especial U que salió hace un minuto... vamos, vamos
Otobüste şuan bir dakika içinde ona yetişmemiz gerek... yürü yürü yürü
¿ Bus, cerveza, silla?
Otobüs, bira, sandalye?
Qué acabo de decir en el puto bus?
Koyduğumun otobüsünde ne dedim lan ben?
Tuve otra horrible "Kenpesadilla".
Bir tane daha korkunç Ken-bus gördüm.
Me gustaría que me dejaras en la parada del bus, por favor.
Beni otobüs durağında indirir misin lütfen.
El bus sale en 5 minutos.
Otobüs 5 dakika içinde kalkıyor.
Llegó el bus.
Otobüs geldi.
El próximo bus se va dentro de 15 minutos.
Bir sonraki shuttle 15 dakika içinde burada olacak.
Así que diviértete tomando el bus a casa, porque escoltaré a estas preciosas damas a la casa Puckerman por un poco de sookie-sookie.
Otobüsün keyfini çıkar. Çünkü ben bu hoş bayanları Chez Puckerman'a kadar eşlik edeceğim. Onları biraz tatmin edeyim.
Tio, has tirado ese bus de carne hace 12 horas.
O et treninden 12 saat önce indin ahbap.
Si te veo vendiendo algo en la calle, aunque sean mapas del bus ni siquiera llamaré a la Policía.
Seni sokakta yıldız haritasından başka bir şey satarken yakalarsam LAPD'yi bile aramam.
Hola, disculpe, voy en un bus escolar lleno de niños, y- -
Evet, merhaba, kusura bakmayın, çocuk dolu bir otobüsteyim, şey...
Señor, es ilegal conducir un bus en esa autopista.
Bayım, o yolda otobüs sürmek yasa dışıdır.
Señor, sabe que es ilegal conducir un bus en esta vía?
Bayım, bu yolda otobüs sürmenin yasa dışı olduğunu biliyor muydunuz?
Hey, viejo, qué tienes que hacer para ser conductor de bus?
Dostum, otobüs şoförü olmak için ne yapmak gerekiyor?
Nos vamos a bajar del bus y nos iremos cada uno a casa, bien?
Otobüsten ineceğiz ve eve gideceğiz, tamam mı?
¿ Sabes qué? Voy a tomar el bus al trabajo.
Ben otobüsle gidiyorum.
Tomaré el último bus.
Son otobüsü yakalayayım.
El caso del bus escolar perdido.
Koc ayak ne zaman şüphelimiz oldu ki?
- ¿ Iba condiciendo el auto bus?
- Erkek mi, dişi miydi? - Okul otobüsü kullanıyor muydu?
Esperando un bus en Brock y Dundas.
Brock and Dundas'ta otobüs bekliyordum.
Hacía mucho frío y... el bus se tardaba mucho.
Gerçekten çok soğuktu ve... Otobüs de gelmek bilmiyordu.
Cuando le ví recoger a las chica en la parada de bus, no podía creérmelo.
O kızı otobüs durağından aldığını gördüğüm zaman inanmak istemedim.
- Y hoy he tenido que coger el bus para venir a trabajar.
İşe de otobüsle gelmek zorunda kaldım.
Éste es el momento, ahora, esperando al bus número 43.
Şu dakikada, hemen şimdi, 43 numaralı otobüsü beklerken.
Sentados en el bus...
Otobüste gidiyoruz.
Seguro, pero nosotros no queremos ir a donde va este bus.
Evet, ama bu otobüsün bizi götürdüğü yere gitmek istemiyoruz.
Hemos rastreado las fotos de la estación de bus.
Otobüs durağı resimlerinin sonunda izini bulduk.
Bien, un bus donde se celebraba una fiesta de una hermandad de chicas se volcó, asi que tengo una sexy criada francesa, una sexy colegiala, una sexy policía, una sexy Alicia en el país de las maravillas,
Kız öğrenci yurdu otobüsü devrildi.