Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Calor
Calor Çeviri Türkçe
13,375 parallel translation
Generan mucho calor. Hay que mantenerlos fríos.
Acayip ısındığı için soğutulması gerek.
Es solo el calor.
Biraz ateşim var.
Y cuatro, cuando está presente, pueden ser identificado por una señal de calor.
Ve dört numara, göründüğü zaman, sıcaklık belirtisi olarak tanımlanabiliyor.
En el calor de la batalla.
Savaşın kalbinde.
En el calor de la batalla.
Savaşta harika.
Hace calor.
Neyse.
Sí estamos en el desierto, claro que hace calor.
Havadan bahsetmiyorum ben.
Es este maldito calor.
Ah şu Allah'ın cezası ateş!
Especialmente con este calor.
Bilhassa bu sıcakta.
Voy a empezar a prestar atención a la sensación de calor que tengo en la nuca.
Ensemdeki sıcaklık hissine kulak vermeye başlayacağım.
Está bien. Hacer un alto calor.
Büyük bir yangın yapmak.
Hace un calor abrasador por el día, pero por la noche la temperatura baja mucho, especialmente en el camino hasta aquí.
Gün boyu bunaltıcıydı, ama geceleri sıcaklık gerçekten düşüyor, özellikle de yolun dışında, buralarda.
Dicen que hay mucho calor, los pájaros no vuelan.
Kuşların bile uçamadığı kadar sıcak olduğunu söylüyorlar.
Nosotros, los gordos somos rápidos para generar calor.
Şişmanların çok fazla ısı ürettiğini söylerler.
La próxima semana habrá calor.
Gelecek hafta sıcak olacak.
- Ahí estarás cuidada y con calor.
Sıcak bir yerde konuşuruz.
- Aquí tenemos calor.
- Burası da sıcak.
Un golpe de calor malo.
Kötü sıcak çarpmış.
Sensible al calor alrededor... mil nanómetros.
Yeni, hassas... 1000 nanometrelik olandan.
Hace calor. Quítate el chal. Quítatelo.
Burası sıcak şalını çıkar.
Sí, bueno, está haciendo algo de calor Central City para mi gusto.
Central City'de işler benim açımdan karşımaya başladı.
El calor.
Sıcak.
Los láseres generan calor.
- Lazerler ısı üretir.
Estaba destinado a servir como fuente de calor para usar durante los meses de invierno en el frente europeo.
İcadın amacı Avrupa ön safhalarda vücuttaki ısı ölçümünü iki katına çıkarmasıydı.
No importa. Tal como está la cosa... quizá me retire anticipadamente... mude a mamá donde haga calor.
Ortam böyle devam ederse erken emekliliğe gitmeyi düşünüyorum.
Que nunca se sabe cuánto calor hace hasta que se pierde la sombra de los árboles.
Gölge yapan ağacı kaybedene kadar havanın ne kadar sıcak olduğunu bilemezsin.
- El calor del fuego... destruirá el virus desde el exterior.
- Yangından gelen sıcaklık virüsü yok edecektir.
Dos PL - 5 bajo las alas, rastreadores de calor.
Kanatlarının altında iki tane PL-5 gördüm. Çinlilerin ısı algıyacıları.
Armas. Calor y frío, para ser precisos.
Ateş ve buz silahı, açık olmak gerekirse.
De frío y calor, para ser preciso.
Ateş ve buz silahı, açık olmak gerekirse.
Prevendrá la degradación en condiciones de calor extremo.
Yüksek ısı şartlarında bozunmayı engelleyecektir bu.
Hace mucho calor aquí dentro.
Burası çok sıcak.
¡ Maldito calor!
Lanet olsun!
Tienes cinco segundos o una gran cantidad de calor está llegando a su manera.
5 saniyen var yoksa başına büyük bela alırsın.
Se escapa el calor.
İçerisi soğuyor.
Dutch lidia con lo suyo a su manera... no parece que vaya a salir a tomar aire pronto... y esta ola de calor... no ayuda con los ánimos de nadie.
Dutch kendi kafasına göre takılıyor. Yakın zamanda hiç ara vermeyecekmiş gibi görünüyor... Ve bu sıcak hava dalgası.
Es el calor.
Sıcaklık yüzünden.
Este calor va a subir como un hijo de perra.
Sıcaklık çok kötü düşecek.
Toda esa contaminación se acumuló hasta que la onda de calor se transformó en - una tormenta de lluvia electroácida.
Tüm bu kirlilik sıcak hava dalgası electro sit yağmur fırtınasına dönüşene kadar büyümeye devam edecek.
El calor es demasiado para las damas en la galería.
Sıcak hava hanımları hasta etti.
¿ Tienes suficiente calor?
- Üstünü örteyim mi?
-... donde hacía mucho más calor...
Bunların hepsi doğru mu?
Marca del calor celestial.
İlahi yanıklar.
Cuando tu temperatura alcanza los 29 grados, tus vasos sanguíneos que están contraídos, se dilatan de repente produciendo una sensación de calor extremo.
Vücut ısın 29,5'in altına düşünce daralmış damarların aniden genişler ve aşırı sıcaklık hissi yaratır.
Fue el calor del momento, las cosas que se dicen.
Anın öfkesiyle birtakım laflar edildi.
Lo atrajo el calor del motor.
Motorun ısısına gelmiş.
Equipo que bloquea el calor.
Isı engelleyen teçhizat.
Necesitamos calor.
Bize ısı lazım.
Calor.
Sıcak.
Es como un perro al calor.
Üniversiteye kadar bekleyecek.
En algún momento cederá el calor.
Hiç kimsenin ruh haline yaramıyor.