Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Cañon
Cañon Çeviri Türkçe
391 parallel translation
¡ Atenlo a la punta de un cañon!
Bağla ve silahı ona doğrult!
Esos son disparos de cañon.
Bu duyduğum silah sesi.
"POR FAVOR, VAYA A LAS PRUEBAS DEL CAÑON DE REEVES EN LAS PLANICIES DE SALISBURY"
Bakan da bu gelişmeyle özellikle ilgileniyor.
Cañon del Mineral.
- Hayır. Mineral Kanyonudur.
- Podríamos disparar un cañon aquí.
- Top atışı bile yapabilirler.
"Lo que escuchaste fue... un cañon..."
"Gördüğüm şey ise... patlayan topların ışığı!"
¿ Nos podriais llevarme a mi y a mi amiga al otro lado del cañon?
Arkadaşımla beni vadinin öte yanına götürür müsün?
Ocultaremos los autos al final del cañon.
Makineleri kanyonun sonuna saklarız.
- Se estrelló en el cañon.
- Kanyona düştü.
Vino recomendada por Canon Topling.
Canon Topping tavsiye etmiş.
¿ Cómo está Canon Jones?
Rahip Jones nasıl?
Eso me gusta. Me llamo Frank Canon.
Hey, pekala, adım Frank Canon
Los Canon hemos sido así desde que yo recuerdo.
Hatırladığım kadarıyla Canon'lar uzun süredir bunun böyle olmasını ister.
Me llamo Canon. Frankie Canon.
Benim adım Frankie Canon.
Bueno, sólo sígame a mí, Sr. Canon. Hoy es mi día de suerte.
Pekala, beni sadece izleyin, Bay Canon.
Sí, Sr. Canon.
Evet, efendim, Bay Canon.
Hágame un favor, Sr. Canon.
Bana bir iyilik yap, bay Canon.
El Sr. Canon la esperaba. Reservó su suite
Bay Canon sizi bekliyor.
¡ Es el mozo en el casino de Frankie Canon!
Frankie Canon'ın otelinde kapıcılık yapıyor.
Piense. ¿ Frankie Canon no le pidió que hiciera algo por él?
- Şimdi, düşün!
¿ Frankie?
Frankie Canon, senden kendisi için bazı şeyler yapmanı istedimi? Frankie mi?
Y el Sr. Canon me dijo que nunca tendría que volver a barrer... por el resto de mi vida.
Ve bay Canon bana bir daha asla, yaşadığım sürece süpürge yapmam için baskı yapmayacağını söyledi.
Hola, Sr. Canon.
Hey, Bay Canon!
Abrió una tienda en Grinidge, Canon Lane 14.
Grinidge'de dükkân açmış. 14 Canon's Lane.
Lo encontraron muerto en un canon.
Bir çukurda ölüsünü buldular.
Le llamaron el "Cañón del oro".
Oraya "Canon Del Oro" derlermiş, yani Altın Kanyonu.
El Cañón del oro.
Canon Del Oro.
El Cañón del oro, El Adams perdido.
Canon Del Oro, Biçare Adams.
Iba al Cañón del oro.
Canon Del Oro'ya gidiyordu.
No existe el Cañón del oro.
Canon Del Oro diye bir yer yok.
¡ En el concilio de Braga, en 567, Canon Trece!
Yıl 567, Braga Konsülü, onüçüncü kilise yasası!
O que el Todopoderoso no hubiera fijado un canon contra el suicidio. "
Ya da ebedi olan ayarlamamıştır Topunu kendini imhaya karşı!
Canon de radio y televisión.
Kira bedeli. Radyo ve televizyon kiraları.
- El canon de proporciones de Durero.
- Dürer'in "Canon of Proportions" yapıtı. - Mermerden bir hokka.
Libros, revistas, programas, Ken y Barbie que hicieron un pacto suicida...
Kitaplar dergiler, TV şovları, Canon ve Bobby intihar tarikatına girerdi.
Desde que moriste, no he tomado un solo "canon" ( copa de vino )
Sen gittiğinden beri tek bir kadeh içmedim!
¡ Venga, tomemos un "canon!"
Haydi gel de birer kadeh içelim!
¡ Venga, tomemos un "canon"!
Haydi gel de bir kadeh içelim!
¡ Por Dios, tomemos un "canon!"
Haydi şarap içelim!
¡ Un pequeño "canon"!
Haydi, ufak bir kadeh!
¡ Un "canon" es una pequeña gota de vino tinto!
Buna kırmızı şarap deriz.
No gracias, no tomaré un "canon"...
Hayır, teşekkürler. Şarap içmeyeceğim.
¡ Por Dios, un pequeño "canon"!
Haydi, küçük bir kadeh içelim!
¡ Un pequeño "canon!"
Yarım kadeh!
¡ La mitad de un pequeño "canon"!
Çeyrek kadeh!
¿ Qué tal un "canon"...?
Şarap içelim mi?
¡ Tomemos un "canon!"
Şarap içelim!
¡ Déme un "canon", Le Glaude!
Bana bir şarap doldurun, dostum! Nasıl?
¿ Cómo? ¿ No lo cree? ¡ Para mí un "canon", por Dios!
Anlamıyor musun yahu, bana bir şarap koy!
¡ Un "canon", tome esto, no sólo es vino, también es amistad!
Şarap sadece içki demek değildir, aynı zamanda dostluktur.
¡ Espera... un pequeño "canon!"
Bir kadeh iç. Bir kadeh...