English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Den

Den Çeviri Türkçe

66,686 parallel translation
con "El Programa de Steve Ricketts" en la KDSK, 92.7 FM.
KDSK'den ayrılmayın, 92.7 FM.
Cuando te den el alta, ¿ qué tal si vamos a la casa del lago de tus padres?
Taburcu olduğunda, ailenin göl kenarındaki evine gidelim.
El día que me soltaron de Fox River, alguien llamado Outis, por pura bondad de su alma, sin que se le pidiera, paga esta protesis moderna.
Fox River'den çıktığım gün, Outis adında biri ruhlarındaki iyiliği Tanrı tüketmesin ben istemeden, modern protezin parasını ödüyor.
Hablé de Oliver todo el rato.
Hep Oliver'den konuşup durdum.
¿ Por qué no? Por el mismo motivo que tú no querías contarnos lo de Asher.
- Asher'den bahsetmemizi istemenle aynı nedenden.
¿ Hace solo cinco minutos que rompiste con Meggy, y ya estás comprándole joyas a otra chica?
Daha Meggy'den yeni ayrıldın ama şimdiden başka bir kıza hediyelik takı mı alıyorsun?
Y que era de Wes.
Ayrıca bebeğin Wes'den olduğunu da...
Bueno, es de Annalise de quien estamos hablando.
- Annalise'den söz ediyoruz.
- Odiaba a Wes.
- Evet, Wes'den nefret ediyordu.
Lamento decirlo, pero nuestro valiente líder, Charles McGill... dejará HHM inmediatamente.
Korkusuz liderimiz Charles McGill'in HHM'den ayrıldığını üzülerek söylüyorum.
Estas son de Kevin y Paige.
Bunlar Kevin ve Paige'den.
Se aprovechó de la pobre Sra. Landry.
Zavallı Bayan Landry'den faydalandın.
- ¿ Puedo ver algo en mi iPad?
- iPad'den dizi izleyebilir miyim?
El otro día dijiste que no tenías nada más que a Sidney.
Geçen gün Sidney'den başka hiçbir şeyinin olmadığını söylemiştin.
¿ Ahora Freddie Mercury?
Freddie Mercury'den mi bahsedeceksin simdi?
Hay suficiente combustible para salir de Yemen.
Bizi Yemen'den goturecek kadar yakit var.
Mira, tío, estoy de acuerdo contigo, aunque acabe de conocerte.
Bak, dostum. Sana katiliyorum, Adem'den bu yana tanimasam da seni.
Entregad ese vehículo y quizá logre que los feacios os den un barco para ir a Europa, Francia, Italia, España, donde sea.
İkinci aracımı getirirseniz belki Phaecia'lıların size Avrupa'ya bir tekne ayarlamasını sağlarım. Fransa'ya, İtalya'ya, İspanya'ya, nereye gitmek isterseniz.
Nos mantenemos al margen de la CIA y cualquier acción ofensiva.
CIA'den, saldırgan eylemlerden uzak duracağız.
Es un estadounidense. CIA.
Bir Amerikalı, CIA'den.
Los hombres que mataron a Abu Ramal abandonan Saná en dirección oeste por la carretera 80.
Ebu Ramal'ı öldüren adamlar San'a dan ayrılıyor. Otoyol 80'den batıya gidiyorlar.
- De acuerdo. - Carretera 80.
- Otoyol 80'den.
Él envió esta imagen desde Yemen. ¿ Por qué?
Yemen'den bu fotoğrafı göndermiş. Neden?
Entonces, ¿ vas a esperar un año para encontrarme una salida de Sittwe? ¿ O me vas a conseguir un compañero, para continuar con el negocio de cambiar el mundo?
Sittwe'den bir çıkış yolu bulmam için 1 yıl bekleyecek misin yoksa dünyayı değiştirme işimize devam edebilmemiz için bana bir ortak mı bulacaksın?
Sabes que no se puede salir de la 21-Void, Van.
Boşluk-21'den ayrılmak falan yok, Van. Bunu biliyorsun.
RECARGA DE BATERÍA POR CORTESÍA DE HEART ENTERPRISES
Heart Holding'den ücretsiz şarj.
Ahora tenemos que largarnos de Pixie y montar el chiringuito en otra parte.
Pixie'den ayrılıp başka bir yerde açmalıyız dükkanı.
¿ Y eso es Estados Unidos vs. McKeever?
ABD ile McKeever'den mi bu?
¿ Ponerle la cinta a Kevin en Mesa Verde?
Kaydı Mesa Verde'den Kevin'e dinletebilir.
¿ Estás diciendo que te arrepientes? ¿ De todo lo que hemos hecho desde el Canterbury?
Canterbury'den beri yaptığımız her şeyden pişmanlık duyduğunu mu söylüyorsun?
Vicki, ¿ has sabido de Mikey?
Vicki, Mikey'den haberin var mı?
Quizá podría aprender algo de ti y JP.
Sen ve PJ'den öğrenecek şeylerim var kesin.
Le pediré a Stacey quedarse más tiempo.
Stacey'den biraz daha kalmasını isterim.
Tal vez la den de alta.
Yakında taburcu da olabilir.
- ¿ Eso fue antes de Jean?
- Jean'den önce miydi?
¿ Se sabe algo de la Clave?
Meclis'den haber var mı?
Tenía que escapar del Instituto.
Enstitü'den ayrılmam gerekiyordu.
Puedes... Puedes contárselo.
Clary'den bahsediyoruz.
Hace años, un Hermano Silencioso me habló sobre una conexión especial que los cazadores de sombras originales tenían con el ángel Raziel.
- Hiçbir fikrim yok. Benim var. Sessiz Kardeşler'den biri bana anlatmıştı.
Azazel no podría abandonar Duduael por su cuenta.
Azazel kendi başına Duduael'den çıkamazdı.
Depende de lo que entiendas por bien.
- "İyi" den kastının ne olduğuna bağlı.
La cual tenías contigo al saltar en el tiempo - fuera de la Waverider.
Dalgagüdücü'den zaman sıçramasıyla çıktığında yanındaydı o.
Que le den. ¡ Gideon!
Aman boş ver. Gideon!
- Gracias. El problema es que Lily es una aberración temporal, el cual estaba bien, hasta que la sacaron de 2017 y le mostraron una nave del tiempo, lo que podría causar más aberraciones.
Olay şu, Lily kendi halinde iyi bir aberasyondu ama sen onu 2017'den çıkarıp zaman gemisi gösterdin bu da daha fazla aberasyona neden olabilir.
Por ejemplo, en una reportera de CNN o en Emily, mi ex antes de Sidney.
Mesela CNN'de bir sunucu var. Ya da Emily, Sidney'den önceki kız arkadaşım.
Hablemos sobre Emily, ¿ cómo era ella?
Emily'den bahsedelim. Nasıl biriydi?
Me gusta Bertie.
Bertie'den hoşlanıyorum.
La cosa es que de verdad me gusta Bertie.
Mesele şu, Bertie'den gerçekten hoşlanıyorum.
Porque propongo a Ken de TI.
Benim adayım Bilişim'den Ken.
¿ Mickey?
Mickey'den mi?
Sí. Mickey.
Evet, Mickey'den.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]