Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Deniz
Deniz Çeviri Türkçe
15,453 parallel translation
La Marina insiste que se mantenga clasificada.
Deniz Kuvvetleri gizlilik konusunda ısrarcı.
La Marina no sabrá que estamos perdidos hasta que no lleguemos al punto de encuentro en seis horas, y por motivos de seguridad solo la gente en el submarino conoce el rumbo que tomamos.
Deniz Kuvvetleri altı saat sonraki buluşmak noktasına gelmeyinceye kadar kayıp olduğumuzu anlayamayacak ve güvenlik nedeniyle onaylı rotayı sadece denizaltıdaki kişiler biliyorlar.
La Marina no va a organizar un rescate a menos que el submarino no aparezca en su punto de encuentro o que haya otra prueba de falla.
Deniz Kuvvetleri, Denizaltı randevuyu kaçırmadığı ya da sorun kanıtlanmadığı sürece kurtarma ekibi göndermez.
La Marina no tiene absolutamente ninguna evidencia de que algo esté mal con la misión.
Deniz Kuvvetleri'nin elinde görevde bir sorun dair en ufak bir kanıt yok.
Cuando recibas ayuda, haz que la Marina envíe un vehículo de rescate de profunda sumersión desde San Diego.
Yardıma ulaştığında, Deniz Kuvvetleri'nin San Diego açıklarına bir Derin Denizaltı Kurtarma Aracı göndermesini sağla.
Anímate, muchacho. ¿ No te alistaste en la Marina por aventuras?
Yüzün gülsün evlat. Deniz Kuvvetleri'ne macera olsun diye katılmadın mı sen?
Estoy muy lejos de esas nuevas coordenadas, pero hay un buque comercial en esa área.
Bu yeni koordinatların bayağı uzağındayım ama o alanda ticari bir deniz taşıtı var.
¡ O el océano está lleno de tritones o esos son nuestros submarinistas!
Ya bu okyanus deniz adamı dolu ya da bunlar bizim denizaltıcılar!
El agua de mar se debe haber filtrado, causando una reacción química que produjo azufre.
Deniz suyu içeri sızıp sülfür oluşmasına neden olan bir kimyasal reaksiyon oluşturmuş olmalı.
Pero la Marina viene en camino.
Deniz Kuvvetleri yolda ama. Gemiyi kurtaracaklar.
Intel rastreó el misil a una base naval soviética abandonada en el río Ishim, que contiene 47 almacenes en 100 hectáreas.
İstihbarat füzeyi Ishim Nehri'ndeki kullanılmayan bir Sovyet Deniz Üssü'ne kadar takip etti 100 hektar büyüklüğünde ve 47 depo içeriyor.
Estamos llamando a los Navy SEALs.
Deniz Özel Kuvvetler'i çağırıyoruz.
Tenemos SEAL de la Marina se prepara para asaltar ese edificio.
Deniz Özel Kuvvetleri bu binaya saldırı yapmaya hazırlanıyor.
Bueno, nosotros no tenemos que preocuparnos de los SEAL de la Marina entrar en una trampa.
Pekâlâ, Deniz Özel Birlikleri'nin tuzağa düşüşü hakkında endişelenmemize gerek kalmadı.
¿ SAS o Marines Reales?
S.A.S. mı Kraliyet Deniz Kuvvetleri mi?
Marines Reales.
Kraliyet Deniz Kuvvetleri.
Seis meses de entrenamiento de francotirador en los Marines Reales. Seis meses con los SAS.
Altı ay Kraliyet Deniz Kuvvetlerinde nişancılık eğitimi.
El chico se levanta por la mañana, desnudo, y se desliza como una morsa en el hielo
Adam sabah kalkınca böyle çırılçıplak, buzdaki bir deniz aygırı gibi kendi etrafında dönüp durmuştu.
Yo, dijo el charrán.
"Deniz kırlangıcı dedim".
Es un género de alga coralina.
Deniz yosunu alglerinin bir cinsi.
Preparé tu fritura de algas y palma favorita.
En sevdiğinden yaptım. Deniz yosunlu ve yağlı omlet.
¿ Te apetece cenar en ese nuevo local de marisco y batidos, Fin Juice?
Deniz ürünleri ve meyve buzlu içeceklerin olduğu yere ne dersin? Fin Juice?
Ya sabes, de mi "madre" que está "atrapada" en el extranjero,
Bilirsin, birisinin "annesi" "deniz aşırı" bir yerde mahsur kalmış
Tenía unas cuantas marisquerías de categoría pero todos sus socios e inversores le demandaron por malversación cuando desapareció algo de dinero.
Birkaç yüksek kaliteli deniz mahsulü dükkanı varmış ama ortakları ve yatırımcıları, bir miktar para kaybolunca ona yolsuzluk davası açmış.
¿ Te apetece algo de marisco local?
Canınız yerel deniz mahsülleri mi çekti?
En caso de que te marees.
Deniz tutarsa diye.
Este es el monstruo marino más cojo que he visto nunca.
Gördüğüm en berbat deniz canavarı bu.
¿ Una puta sirena?
Kahrolası bir deniz kızı mı?
Vamos a hablar con el novio de la sirena, porque aparentemente, los amigos imaginarios ahora tienen novio.
Gidip deniz kızının erkek arkadaşı ile konuşalım çünkü sanırım artık hayali arkadaşların da erkek arkadaşı oluyor.
Sí. Sí, la sirena no fue tan afortunada.
Evet deniz kızı o kadar şanslı değildi.
Oye, Weems, ¿ cuándo fue la última vez que viste a Nicky la sirena?
Weems deniz kızı Nicky'i en son ne zaman gördün?
¿ Un hombrecornio? ¿ Una jodida sirena?
Önce boynuz adam şimdide kahrolası bir deniz kızı.
¿ Le gusto a las sirenas?
Deniz kızları benden hoşlanır.
- Tengo en casa lapas.
Sana deniz salyangozu var evde.
Encontré una concha.
Deniz kabugu buldum.
Erizo de mar y un tipo de loro tropical.
Deniz kestanesi ve bir tür tropik papağan.
Medusas, tortugas, erizo de mar y ahora guacamayo escarlata.
Denizanası, kaplumbağa, deniz kestanesi, şimdi de Kırmızı Ara.
Doc, hice mi residencia cuando estaba por dejar la armada.
Deniz Yedek Subaylığı. İhtisas dönemimi donanmadan ayrılarak yaptım.
Hubo hasta un artículo al respecto. "El chico de la Marina le teme al agua".
"Deniz Çocukları Sudan Korkar" diye bir makale bile vardı.
Guauu, chico de la Marina.
Deniz çocuğu.
"Hola, Don Ho, ¿ qué tal si cantamos" Tiny Bubbles "? "¿ Cuánto por montar la tabla de surf?" "¿ No te gustaría un refresco" Hawaian Punch "? " Esa última fuiste tú.
Selam Don Ho, Küçük Baloncuklar korosu nasıl gidiyor? Deniz bisikleti kaç para? Sağlam bir Hawai yumruğu ister misiniz?
¿ Y crees que encontraremos a Garfio bebiendo ron al lado del mar?
Sence Kanca'yı deniz kenarında rom yudumlarken mi bulacağız?
Pensé que te encontraría en algún lugar con vistas al mar.
Seni, deniz manzarası olan bir yerde bulacağımı biliyordum.
Tienes esa rara concha en tu despacho.
Ofisindeki o garip deniz kabuğundan dolayı.
Ninguno de nosotros sabe por qué, pero esa caracola es realmente especial para Naz.
Kimse niye bilmiyor ama o deniz kabuğu Naz için oldukça özel.
Sé que te estás instalando y todo eso, así que haz lo tuyo, pero si no te importa, solo deja esa caracola donde está.
Kurulup ettiğini biliyorum, işine bak tabii ama sorun olmazsa deniz kabuğunu yerinde bırak.
No, cuidaré de la caracola.
Yok, deniz kabuğuna bakarım ben.
Y marineros, policía marítima y nativos que aún usan esas frecuencias de radio para comunicarse.
Denizciler, deniz kolluk kuvvetleri ve yerliler birbirleriyle iletişim kurmak için hala radyo dalgası frekanslarını kullanıyorlar.
Pero eres una Navy SEAL, ¿ verdad?
Deniz komandosusun sen.
Mi lista de temas marinos sobre peregrinos es corto.
Deniz temalı pilgrim ilginç bilgileri listem epey kısa.
Espera un momento... ¿ Se puede saber por qué ha dicho eso?
Gördüğün gibi minik ördek limanımızda bir de çalışan deniz fenerimiz var. Bir saniye. Bu adam ne dedi demin?