Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Dijó
Dijó Çeviri Türkçe
85 parallel translation
La policía se niega a relacionarlo al otro asesinato... pero sí dijó que el estilo era parecido.
Polis benzer şekilde işlenen iki cinayet hakkında yorum yapmadı.
Oh, ayer dijó que había un perro en la cama, uh, masticando sus tobillos.
Oh, dün dedi ki, yatakta, bileklerini kemiren bir köpek varmış.
Dijó, "Ya no quiero la bronze, Prefiero la Royal blue ahora."
Dediniz ki "Bronzu boş verin, artık kraliyet mavisi istiyorum."
Mammy me lo dijó.
Annem söyledi.
¿ Recuerdas lo que dijó Bennett?
Bennett'in söyledikleri aklında mı?
Él dijó : "¿ Cuántos vikingos había?"
Dedi ki : "Kaç tane Viking vardı orada?"
El tipo allá dijó que vió a un policía poniéndole las esposas.
Orada bir işçi onu bir polisin astığını görmüş.
Lo dijó de una forma que en ruso se traduciría como,'¡ Es el fin! '
Rusça'da kabaca "Son" manasına gelecek şekilde söyledi.
Me dijó que soy más fuerte que mi hermana.
Beni kardeşimden daha kuvvetli bulduğunu söyledi.
- Él me lo dijó personalmente, Shell.
- direk bana sordu, Shelly.
- Y George Washington nunca dijó a una mentira.
George Washington'un asla yalan söylemediğini, ama...
¿ Pero, recuerdas lo qué Ben Franklin dijó acerca de la vicepresidencia?
Ama, zamanında Ben Franklin'in, başkan için dediklerini biliyorsun, değil mi?
Cuando ud. dijó, quién la conoce... pensé...
Çünkü siz'herkes onu tanır deyince!
Clausewitz dijó que la guerra era la extensión natural de la política.
Clausewitz demiştir ki ; savaş, politikanın doğal halidir.
Además, si no hacemos como él dijó no hay trato.
Dediklerine uymazsan buluşma falan olmayacak.
Me lo dijó.
- Kendisi söyledi.
La radio dijó lo contrario.
- Radyoda tersini söylediler ama.
¿ Alain me dijó que tenías que operarlo?
Alain hastaneye yatmak zorunda mı?
Le dijó a Martina que eligiera uno, sabes como es ella.
Martina'nın hediyelere ne kadar düşkün olduğunu bilirsin.
Hablé con mi madre y me dijó que no podrías venir.
Annemle konuştum. Gelemeyeceğini söylemişti.
Porque me encontró en Vancouver, y me dijó un montón de cosas...
Çünkü Vancouver'a gelip beni buldu ve dedi ki... -... pek çok şey söyledi.
y luego el teléfono empezó empezó a sonar y toda la escuela... quería a mi hermano en la fiesta. Le dijó a mamá que les dijera que estaba enfermo.
Telefon çalmaya başladı ve bütün okul onun partide olmasını istiyordu anneme hasta olduğunu söylemesini istedi.
¿ Qué es lo que dijó de él?
O ne dedi hakkında?
Mitch me dijó que estaba vendiendo su número.
Mitch o çocuğun kendi tahminlerini sattığını söyledi.
Todo lo que dijó fue : "No encajan"
Bütün söylediğin, "Uymuyorlar."
Me dijó que fueron juntos al teatro y a los museos.
Birlikte tiyatro ve müzelere gittiklerini söylemişti.
Y papá no nos dijó,
Ve eminim şunu duymuşsunuzdur ;
Gina Mitchum dijó que olió a humo a la hora de la muerte...
Gina, cinayet sırasında duman kokusu aldığını söylemişti. - Kordayt barutu. - Doğru.
Pero te diré, él me dijó tirada una vez así que una chica tiene que cubrirse las espaldas.
Ama şunu da ekleyeyim Beni bir kere ekti ve bunun acısını uzun süre çekecek
Esperen, ¿ Ryan dijó eso?
Bir dakika, Ryan mı söyledi bunu?
Quiero decir, me dijó que no, pero quería que lo hiciera.
Yan, yapmamaı söylemişti ama, aslında yapmamı istiyordu.
Jax dijó que la ATF está usando la Rico contra el club.
Jax, ATF'nin kulübe karşı R.I.C.O. kanununu kullandığını söyledi.
Ayer su hermano menor me contestó, y él le dijó
Daha dün akşam küçük kardeşi bana karşı sesini birazcık yükseltmeye kalkmıştı. Ona şöyle dedi :
- No diga que le dije eso eh? - ¿ Que me dijó que?
- Bana neyi anlattığınızı?
Sra, ¿ Por que no nos dijó que era... profe de francés!
Efendim, bunu bize neden söylemediniz? Fransızca öğretmeniyim.
La chica me dijó... que no volvería otra vez... deben estar locos todos...
Ufaklık dedi ki bir daha evden çıkmayacakmış. Kafayı yemiş olmalısınız.
Oh.Ella dijó que su nombre era Katherine.
Hayır, bir içkidir. Görüştüğümüzde anlatırım.
Dijó "CARNE"
Gördün mü?
Gabyn dijó que el nos casaría
Gavin evlendirebileceğini söyledi.
Como dijó esta mañana en el hospital, les conozco desde hace mucho.
Sabah hastanede de söylediğin gibi, sizi uzun zamandır tanıyorum.
Jay dijó lo flipante que era todo allí y quise ir, así que le pregunté a Mr.
Jay, gezinin ne kadar çılgınca geçeceğinden bahsediyordu ve ben de gelmek istiyordum. Ben de Bay Kennedy'e gelip yardım etme teklifinde bulundum.
La enfermera dijó : "No lo olvide, su mujer está en el barco, usted está en la orilla."
Hemşire dedi ki, "unutma karın gemide, sen kıyıdasın."
Mira, mi abogado dijó que no debía decir una palabra, pero cuando cuando estaba en el extrajero, un chico me pidió ayuda para meter unos bienes al pais.
Bak avukatım tek kelime dâhi etmememi söyledi, ama oradayken bir adam bazı eşyalarını Amerika'ya getirmem için yardım istedi.
- ¿ Y qué dijó Lund?
- Lund ne dedi?
Dragsholm dijó que encontró al oficial.
Dragsholm subayı bulduğunu söylemişti.
El dijó, " Párate, en guardia.
"Hazır ol" asker...
Ella me dijó que no dijera nada, y no lo hice.
Ağzımı sıkı tutmamı söyledi ben de tuttum.
No sé si te dijó algo, pero Audrey me contó lo de tu lista.
Audrey, sana söyledi mi bilmem ama bana listenden bahsetti.
Charlie ha estado rondando por aquí. Aiden dijó que sentía como si alguien nos vigilara.
Charlie etrafta dolanıyor Aiden bizi izlediğini hissettiğini söyledi.
Tambien dijó que era "divertido y fabuloso"
"Eğlenceli ve şahaneydi" de dedi.
Sí lo sé, él me lo dijó cuando me dió la invitación.
Biliyorum. Davetiyeyi verirken söyledi.