Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Dorado
Dorado Çeviri Türkçe
2,232 parallel translation
A los de verde y dorado solo les queda una semana para poner fin a su agotador programa de entrenamiento.
Yeşil sarılı takımın zorlu antrenman programını bitirmek için önünde bir haftası kaldı.
Su adorado equipo verde y dorado ha logrado desafiar todas las expectativas.
Bu erken saatte bile seyircinin heyecanı dorukta çünkü sevgili yeşil sarılı takımları bir şekilde bütün beklentileri aştı.
Voy a elegir un 560, convertible, con tapizado de cuero dorado.
Ben Mercedes 560 isteyeceğim. Üstü açılabilen, altın renginde, deri koltuklar.
- No sé tú, Katrina No tengo muchas chances de ganar esa mierda de Cadillac dorado.
- Seni bilmem Katrina ama benim kazanma şansım tuvalette bir tarafımdan altın Cadillac çıkması kadar olası.
Como ese dorado que gané en Páscuas?
Paskalya için aldığım o altından olanı ister misin?
El sospecho conduce un BMW dorado.
Şüpheli altın rengi bir BMW kullanıyor.
Como agradecimiento a todos mis hermosos seguidores quien aun compran CDs, he incluido esto un boleto, un boleto dorado...
Hâlâ albümlerimi alan siz güzel hayranlarım için, bu albüme şunu koydum bir bilet, bir altın bilet.
¿ Un boleto dorado?
Altın bilet mi?
- ¡ Boleto dorado!
- Altın bilet!
Este boleto dorado se supone que es para los seguidores de Tyler Martin.
Bu altın bilet Tyler Martin hayranları içindi.
¡ El boleto dorado!
Altın bilet!
Para determinar quien se sumara a mi boleto dorado resolveremos esto con el triatlón especial de Morgan.
Altın biletimle yanımda kimi götüreceğime kadar vermek için özel Morgan Triatlonu'nu koşacaksınız.
Amigo, ¿ cómo pudiste vender el boleto dorado así como así?
Dostum, altın bileti nasıl öylece satabildin?
¿ Intentaste... Sí, les recordé tu notable estatus de Nº 1 en el Club Dorado... y tus años en el programa.
Evet, sizin bir programdaki unutulmaz yerinizi ve en iyisi olduğunuzu söyledim.
Dorado arriba.
Altın yükselişte.
Solo su tintero, el dorado que le dio su padre. Y un tazón de plata que tenía sobre su escritorio.
Sadece babasının verdiği altın mürekkep hokkası ve hep masasında bulundurduğu gümüş kâse.
Ella quería un dispensador de pañales dorado, y una pintura donde aparece retratada como Santa Preñada.
Altın bir bebek bezi çöp kutusu ve hamile bir aziz gibi görünmek istediği devasa bir duvar resmi istedi.
Apenas lo he reconocido con sus distintivos dorados, con sus puños dorados, el sombrero dorado.
Her şey altın... Göğüs çevresi, hepsi altın!
Bueno, adivina quién subió sus acciones, chico dorado.
Tahmin et kimin stokları arttı altın çocuk?
Un verdadero niño dorado. Fue Valedictorian,..., beca completa,...
Tam bursla okula veda konuşması yapan bir altın çocuk.
Me llamaban el "Golden Arch" ( Arco dorado )
Golden Arch beni aradı.
Y encontre este brazalete dorado.
Ve bu altın bilekliği buldum.
Auto dorado de cuatro puertas en la calle Sexta.
Altın rengi, dört kapılı, altıncı caddeden geliyor.
Su cabello es dorado con el de Harlow.
- Ben gidiyorum tamam mı?
Lago Tahoe... el Dorado Oeste.
Tahoe gölü... Altın Batı.
¡ La reunión del Comando Dorado está por comenzar!
Gold Command toplantısı başlamak üzere!
Por eso he invitado a John a dirigirse al Comando Dorado.
Bu nedenle John'u Gold Command önünde konuşmaya davet ettim.
Estoy seguro que las familias del Comando Dorado podrían ser exceptuadas.
Gold Command'da bulunanların aileleri her şekilde bu işin dışında tutulacak.
- "¡ Sigue dorado, Ponyboy!" - ¡ Te lo advierto!
- "Hoşça kal, Ponyboy!" - Seni uyarıyorum!
- "¡ Sigue dorado...!" - ¡ Maldición!
- "Hoşça kal..." - Siktir!
Me siento como el chico que halla el boleto dorado en el chocolate en Willy Wonka the Chocolate Factory.
Willy Wonka ve Çikolata Fabrikası'nda şekerin içinden Altın Bilet bulan çocuk gibi hissettim.
- Encuentra las llaves de Sebring dorado.
Altın rengi Sebring'in anahtarına baksana.
"Prepucio arrugado", "Vello púbico dorado", "El palo y las nenas"
Buruşuk Penis, Altın Kıllar, Ormandaki Bebekler.
¿ Conoces la Iglesia Negra en Brasov? Tenía el techo dorado.
Brasov'daki Siyah Kilise'nin çatısının eskiden altından olduğunu biliyor muydun?
En este momento estoy pintando a Gilda, el esqueleto de oro... En realidad el esqueleto dorado... que vamos a usar en la conferencia de DOW Chemical en Londres en la Financial Services Conference en unos pocos días.
Şu anda, bir kaç gün sonra Londra'da Finansal Hizmetler Konferansı'nda DOW Chemical adına yapacağımız sunumda kullanacağımız altın varaklı iskelet Gilda'yı boyamaktayım.
Estos hombres son los dueños de un área llamada el Triángulo Dorado.
Bu adamlar, Altın Üçgen denen bir bölgenin sorumlusuydu.
Este el sueño dorado de cualquier roquero colombiano.
Bu Kolombiya'daki her rock dinleyicisinin hayali.
Es mi chico dorado.
O benim altın çocuğum.
Allison es increíble, y supongo que estaré por aquí bastante, suponiendo que el pez dorado siga con vida.
Allison harika biri. Ve japon balığının yaşayacağını farz edersek daha sık sık buraya geleceğim.
Esto es un parachoques dorado.
O altın paraşüt.
Los accesorios en dorado brillante sobre el vestido mostrará más elegancia.
Elbisenin üstündeki parlayan altın aksesuarlar size daha fazla zarafet katacak.
Un amanecer en dorado y bronce, estatuas, Neptunios, leones de mar y otras fantásticas criaturas marinas...
İnanılmaz güzellikteki altın ve bronz heykeller, Neptün, deniz aslanları ve daha bir çok fantastik deniz yaratıkları.
¿ Qué piensas que del color dorado?
Altın rengine ne diyorsun?
Me gusta el dorado.
Altını sevdim.
El dorado es un poco de mal gusto.
Altın biraz adice.
Conforme a su escrito, ella es incomparable y supera a la Duquesa de Milán, como un sol dorado supera a una luna plateada.
Prenses kişilik olarak, mukayese edilemeyecek biri, diye yazıyor. Milan Düşesini, altın güneşin, gümüş ayı gölgede bırakması gibi gölgede bıraktığını yazıyor.
- Dorado limpio.
- Altın, temiz.
Aunque es difícil conseguir ese tono lindo y dorado.
Lekeleri güzelleştirmek zor olabiliyor ama.
" todo dorado en la luz de la lampara del destello,
Lşığında lambanın, altından her blr yerln.
Tengo cinturón dorado en Taekwondo.
Tekwando'da altın kemerim var.
Dorado.
Altın.