Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Dorian
Dorian Çeviri Türkçe
847 parallel translation
Sabes, el incidente ayer con el Dr. Dorian, le juro que nunca volverá a suceder.
Dün Dr. Dorian ile aramızdaki olay- - Bir daha asla olmayacağına dair yemin ederim- -
Sufrimos por lo que los dioses nos conceden. Y me temo que Dorian Gray pagará cara su belleza. - Dorian Gray. ¿ Así se llama?
Tanrının verdiklerinden ötürü acı duyarız ve, korkarım Dorian Gray, güzelliği için bir bedel ödeyecek.
Quiero saber la razón real por la que no vas a exponer el cuadro de Dorian Gray.
Portreyi sergilememenin gerçek sebebini anlat.
No sé explicarlo, pero cuando Dorian posa para mí, parece como si un poder extraño guiara mi mano.
Açıklayamıyorum, ama Dorian ne zaman modellik yapsa benim dışımda bir güç ellerimi yönetiyor.
Por eso no voy a exponerlo.
Bu onu sergilemeyecek olmamın sebebi. O Dorian Gray'in.
Pertenece por derecho a Dorian Gray, y a él se lo daré.
ve tabloyu ona vereceğim.
- Ahora me acuerdo. - ¿ De qué te acuerdas, Harry? - De dónde escuché su nombre.
Dorian Gray adını nerede duyduğumu hatırladım.
Mi tía me contó que había conocido a un joven excepcional que iba a ayudarle con sus actos benéficos que se llamaba Dorian Gray.
Genç ve harika bir gençle tanıştığını, ona yardım edeceğini söyledi.
Me imaginé que sería un tipo con gafas, pelo lacio y grandes pies, así que no quise conocerle.
Bu Dorian Gray'di. Ben başka birisini resmettim. tören, adımlar,... onunla tanışmak istemedim.
- Me alegro de que no le conocieras. - ¿ Por qué?
Dorian Gray'la tanışmadığına sevindim.
- Has llegado pronto hoy, Dorian.
Bugün erken geldin, Dorian.
Dorian, éste es Lord Henry Wotton. Un viejo amigo de Oxford.
Lord Henry Wotton, Oxford'dan eski bir arkadaşım.
Dorian, súbete a la plataforma, y no prestes atención a lo que diga Lord Henry.
Dorian, platforma çıkar mısın? ve lütfen Lord Henry ile ilgilenme.
Gira un poco la cabeza a la izquierda, Dorian.
Sola dön, Dorian. Tanrılar size karşı cömert olmalı bay Gray.
EI tiempo está celoso de usted, Sr. Dorian.
Zaman sizi kıskanır.
Dorian Gray nunca había oído elogiar la locura tan elocuentemente.
Dorian Gray aymazlığın bu kadar ustaca ifade edildiğini hiç duymamıştı.
El credo del placer convertido en filosofía de vida, y mientras Dorian posaba como si estuviera bajo un hechizo.
Dorian büyülenmiş gibiydi, tuhaf bir hisle birlikte hayatını sorgulamaya başlamıştı.
- Sí, Lord Henry, muy hermosa.
Evet, Lord Henry. Otur Dorian.
- Puedes sentarte, Dorian. Me alegro de que os conocierais, después de todo.
Herşeye rağmen Lord Henry ile tanışmana sevindim.
Llegas justo a tiempo, cielo, para ver cómo firmo el retrato de Dorian.
Tam zamanında geldin hayatım, Dorian'ın portresini imzalamak üzereydim.
¿ Quién te gusta más, Gladys, Dorian Gray o su retrato?
Hangisini tercih edersin Gladys,
Lo prefieres hoy, cielo, pero cuando seas algo mayor y atraigas a todos los guapos de Londres preferirás el retrato.
Dorian'ı seviyorum. Bugün Dorian'ı seçtin, ama genç bir hanımefendi olduğunda, tabloyu seçebilirsin.
Tu tío, yo, e incluso Dorian.
Dayın, ben ve hatta Dorian.
Dorian no cambiará.
Dorian değişmeyecek.
Dorian seguirá igual hasta que yo crezca. ¿ No es así, Dorian?
Dorian ben büyüyünceye kadar hiç değişmeyecek.
Dorian Gray ha hecho que te olvides completamente de mí?
Dorian Gray seni benden çaldı mı?
Sí, pero me temo que Dorian también ha acaparado su corazón.
Evet. Ama korkarım Dorian onu benden çalmış.
- No deberías expresar ese deseo en presencia de ese gato, Dorian.
Bu kedinin yanında böyle dileklerde bulunmamalısınız.
Cuando lo barnice y le ponga el marco, te lo enviaré a casa, Dorian.
Çerçevelenip cilalanındığın zaman seni evine göndereceğim.
En las calurosas tardes del verano, Dorian empezó a ir a lugares que no conocía.
Dorian daha once hic gormedigi tuhaf yerlere yerlere gitmeye başladı.
Noche tras noche, Dorian iba al Two Turtles a ver a Sibyl Vane.
Geceler boyu Dorian, Sibyl Vane'i izlemek için İki Kaplumbağa'ya gitti.
Ser adorado es aburrido. Descubrirás, Dorian, que las mujeres nos tratan como la humanidad a sus dioses.
Kadınlar bize insanlığın tanrılara davrandığı gibi davranır.
- ¿ Vamos a ver a Dorian?
Dorian'ı mı göreceğiz?
- ¿ Prometido?
Dorian nişanlandı mı?
Dorian Gray se enamora de una hermosa muchacha y se promete con ella. ¿ Por qué no?
Dorian bir kızla evlenmeyi amaçlıyor.
Dorian Gray se casará con esta chica, y dentro de seis meses se encaprichará de otra.
Dorian bu kızla evlenecek, ve altı ay sonra başka birisi için çıldırmaya başlayacak.
Espero que siempre seas tan feliz como ahora se te ve, Dorian.
Umarım her zaman böyle mutlu olursun, Dorian.
Lord Radley se pondrá furioso. Pero no hay nada que hacer. ¿ Puedo preguntarte algo, Dorian?
Öfkelenecektir ama, yapabileceği hiçbir şey yok.
- ¿ Qué teorías, Dorian? - Las de la vida y el placer.
Hayat ve haz hakkındaki fikirlerinizi.
¿ Lo harás, Dorian?
Deneyimi gerçekleştirecek misin Dorian?
A pesar de todo, Dorian se sentía inquieto por lo que había hecho.
Herşeye rağmen Dorian yaptığı için tedirginlik duyuyordu.
Dorian, déjame pasar.
Dorian, beni içeri al.
Dorian, déjame pasar.
Dorian, izin ver!
¿ En dónde diablos está Dorian?
Dorian hangi cehennemde?
Los dioses han sido generosos con usted, Sr. Dorian. ¿ Por qué lo dice?
Neden söylediniz?
Me gusta más Dorian.
Dorian Gray'i mi yoksa tablosunu mu?
Deberías tomar una taza de té para aclarar tus ideas, Dorian.
Bir bardak çay seni kendine getirir, Dorian.
Lo haré, si Dorian así lo quiere.
Eğer Dorian isterse.
Dorian, ¿ qué es eso tan importante que me tenías que decir?
Bana ne anlatacaksın?
No le escuches, Dorian.
Onu dinleme Dorian.
Abre la puerta, Dorian.
Kapıyı aç, Dorian.