Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Dán
Dán Çeviri Türkçe
155,625 parallel translation
Leonie Collersdale fue vista por última vez justo después de las 21 : 00.
Leonie Collersdale en son saat 9'dan hemen sonra görüldü.
Estamos investigando su vida personal, señor, explorando este ángulo.
Kişisel hayatını inceliyoruz, efendim, o açıdan da araştıracağız.
¿ Hay algún sitio por dónde entrar al edificio evitando las cámaras?
kameralar'dan kaçınarak binanıza girmenin bir yolu var mı?
No tropieza y se cae tres tramos de escalera por "accidente".
O üç kat yukarıdan "kazara" kayıp düşecek biri değildir.
Ifield es más alta que el 99,9 por ciento ".
"olma ihtimali % 99.9'dan daha yüksek."
La probabilidad de coincidencia es mayor que el 99'9 por ciento ".
"Bu eşleşmenin olasılığı % 99.9'dan fazladır."
Jamie, perdona, acabo de recibir un mensaje del departamento de informática.
Jamie, özür dilerim, yukarıdan bir mesaj geldi.
La solicitud de Michael Farmer
Michael Carter'dan....
Estas nuevas pruebas nos dan un motivo claro para reabrir la investigación sobre Huntley y para retirar los cargos contra Michael Farmer.
Fakat bu yeni kanıt bize Huntley'e tekrar soruşturma açmak.... ve Michael Farmer'a karşı suçlamaları düşürmek için net bir neden sunuyor.
Además, desde Disco Sangrienta, ese ha sido tu mejor libreto.
Ayrıca senaryonun Kanlı Disko'dan sonra en iyi işin olduğunu söyleyebilir miyim?
No importa, lleva una bufanda en la cabeza y odia a América.
Önemli değil, türban takıyor ve Amerika'dan nefret ediyor.
Y no hay mujer más desesperada que una rompe-hogares.
Ve Yuva Yıkan'dan daha umutsuz kadın yoktur.
Del maestro de terror barato, Sam Sylvia,
Ucuz eser ustası Sam Sylvia'dan,
En mi experiencia, es más sexista que racista.
Irkçıdan çok cinsiyetçi, bana göre.
Por mi autoestima.
Öz saygıdan, belli değil mi?
Robar a De Palma no es el género.
De Palma'dan çalmak bir tür değil.
Creo que merecen algo mejor que Boris y Natasha.
Bence Boris ve Natasha'dan daha iyisini hak ediyorsunuz.
¿ Va a cantar algo de Yentl?
Yentl'dan bir şarkı mı söyleyecek?
Michael quiere que le cantes algo de Yentl.
Michael Yentl'dan şarkı söylemeni istiyor.
¿ Cantarás algo de Yentl, da?
Yentl'dan şarkı söyleyeceksin, da?
Y desde Moscú, una comisario del proletariado.
Ve doğruca Moskova'dan. Proletarya komiseri
Estás aquí como una caja de resonancia benigna.
Mülayim bir danışman ol diye geldin.
Rompí con Rhonda.
Rhonda'dan ayrıldım.
Programación socialmente beneficiosa, parte de nuestra misión.
Sosyal açıdan yararlı programlar, misyonumuzun parçası.
Soy el consejero en adicciones.
Onların uyuşturucu danışmanıyım.
Mi madre es Rosalie Biagi de Sacramento.
Annem Rosalie Biagi, Sacramento'dan.
Eso sería un acto irracional de alguien tan cegado por el dolor que cree que se está acercando a la cura... cuando, en realidad, es solo más veneno.
Bu, acıdan kör olmuş birinin çareye ulaşacağını düşünürken... daha fazla zehir bulmasına yol açan... sorumsuzca bir davranış olurdu.
¡ ¿ Te das cuenta de qué pasa si te condenan por un delito grave?
Saldırıdan suçlu bulunursan ne olacağının farkında mısın?
Reclusa, aléjate de la puerta.
Mahkum, kapıdan uzaklaş.
- Rotamos externamente al bebé.
- Bebeği dışarıdan döndüreceğiz.
Intenta verlo desde fuera.
Dışarıdan bakmaya çalış.
De Borgoña.
Burgonya'dan.
Los únicos de toda Europa, España se negó a conocer al muchacho.
Tüm Avrupa'dan yalnız olan İspanya çocukla tanışmayı reddetti.
Entonces no puedo contar con Cornualles ni con Kent.
Bu yüzden Cornwall'dan veya Kent'ten bir araya gelemem.
Navegó desde Escocia hasta el suroeste y se le unieron ocho mil cornualleses, por odio hacia mí.
İskoçya'dan Land's End'e giderken 8,000 Cornish erkeği onun için nefret etmeden benim için katıldı.
Implantados desde fuera.
Dışarıdan yerleştirebilirsin.
Mira, si me cierran la entrada principal, entro por detrás. Eso te gusta, ¿ verdad?
Bak, ön kapı kapanırsa arka kapıdan girerim ben.
Era mucho más que Kyle Barnes.
Kyle Barnes'dan daha güçlü bir şeydi.
¿ Has sabido de Kyle?
Kyle'dan haber aldın mı?
¡ Le tienen miedo a Amber!
Amber'dan da korkuyorlar!
* Pero para mí todo será oscuridad y desesperación *
Ama benim için Hüzün ve sıkıntıdan başka bir şey yok
No llena, pero es lo único que dan hasta la cena.
Tok tutmaz ama akşama dek başka bir şey vermiyorlar.
Nos dan cupones.
Sadece kupon veriyorlar.
Dan ganas de abandonar la civilización e ir a vivir junto a un estanque.
Tüm uygarlığı terk edip bir göletin yanına taşınmak istemenize yetiyor.
"Toujours en 1921".
"Beni Fransa'dan kurtarın."
Una oportunidad se acerca para que te vayas de Titan.
Titan'dan ayrılma fırsatın için vakit yaklaşıyor.
Antes de Titan, yo... hice algo.
Titan'dan önce bir şey yapmıştım.
Supongo que sobrevivió a Jennifer.
- Jennifer'dan kurtulmuş galiba.
Ramse debió haberla encontrado antes de que Titan se transportara y la trajo aquí desde Colorado.
Titan'a gitmeden önce Ramse onu bulup Colorado'dan buraya kadar sürüklemiş olmalı.
¿ Por qué no hablamos de Titan?
- Neden Titan'dan bahsetmiyoruz?
- No estoy hablando de Olivia.
- Olivia'dan bahsetmiyorum.