English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Emerge

Emerge Çeviri Türkçe

222 parallel translation
Los bárbaros sabemos que eso viene después de la caza y es entonces cuando emerge el hombre.
Biz barbarlar biliriz ki insan ancak avdan sonra eğlenebilir.
Al Noroeste de Escocia, en pleno Atlántico, el encantador archipiélago de las Hébridas, con sus incontables islotes rocosos, emerge del Oceano.
İskoçya'nın kuzeybatısında, Atlantik'in açıklarında okyanustan yükselen kum ve kaya parçalarının oluşturduğu şirin Outer Hebrides Adaları uzanır.
Emerge.
Yüzeye.
Su maltrecho y servil ego emerge victorioso.
Hırpalanmış ve sinmiş egosu zafer kazanıyor.
El patriotismo no está bien visto por los intelectuales, pero creo que Gran Bretaña emerge a una era en la que será más grande que nunca.
Vatanseverlik artık entelektüel çevrelerce pek tutulmuyor ama ben inanıyorum ki, İngiltere her zamankinden daha güçlü bir devre ayak basıyor... Dinle, dinle.
Sr. Chairman, de Colorado emerge un punto de información.
Başkanım, Colorado bir bilgiyi gösteriyor.
A la izquierda podeis sentir el fragor de un autentico rio subterraneo... emerge a la superficie a 10Km de aqui en una localidad llamada "Cessati Spiriti."
Solunuzdan gerçek bir yeraltı nehrinin gürlemesini duyabilirsiniz. Buradan 10 km uzaktaki... "Cessati Spiriti" adı verilen yerde yeryüzüne çıkar.
La lectura atenta de sus escritos, Emerge en el primer lugar La acusación de magia.
Çalışmaların dikkatlice okunduğunda, ilk olarak öne çıkan şey :
"Una nueva Polonia emerge con la energía atómica".
"Yeni Polonya atomik enerjiyle gelişiyor"
Pero la contradicción, cuando emerge en el espectáculo, es a su vez contradicha por una inversión de su sentido ; de forma que la división mostrada es unitaria, mientras que la unidad mostrada está dividida.
Fakat bu çeliski gösteride su yüzüne çikinca, bizzat kendisi anlaminin tersine çevrilmesi ile bir tezat olusturur ; sundugu bölünme birlesikken gösterdigi birlik bölünmüstür.
El denominado tronco encefálico se compone del mesencéfalo, un abultamiento redondeado llamado protuberancia anular, y un tallo que acaba en punta llamado bulbo raquídeo que emerge del cráneo a través del foramen magnum y se convierte, claro está, en la médula espinal.
Buna aynı zamanda, ortabeyin denir ki, bu da yuvarlak bir çıkıntı olan pons, foramen magnum aracılığı ile kafatasını terk eden medulla oblangata ve elbette spinal korddan ibarettir.
Sí, pero la pintura emerge de sí mismo.
Evet, ama onun kişiliğini ortaya çıkaran çizimleridir.
¿ Has visto cómo el cabello emerge de sus orejas?
Kulaklarından kılların nasıl çıktığın gördün mü?
Vira a la izquierda sobre Frigia, la próxima luna que emerge.
Şimdi, Frigia'dan sola dön, ilk doğan ay.
Cuando emerge del auto 20 minutos después increíblemente ya no es chino sino blanco.
Yirmi dakika sonra arabadan indiğinde... gariptir, artık bir Çinli değil, beyaz ırktan biridir.
Ahora, al final, una gran flor emerge alrededor de su pétalo, embolviendo su cuerpo con flores y fragancias.
Şimdi son olarak, güzel koku ve çiçeklerle kaplı vücudu ve taçyaprakları etrafındaki büyük bir çiçek ortaya çıkıyor.
Emerge de la superficie del planeta.
Gezegenin yüzeyinden geliyor.
Así que tengan cuidado, malhechores pues de la oscuridad emerge el Fantasma Gris.
Onların kötü kalpleri karanlıktan gelen savaşçıdan korksunlar Gri Hayalet.
De la oscuridad emerge ¡ el Fantasma Gris!
Karanlıktan gelen savaşçıdan korksunlar Gri Hayalet!
Un enano emerge de la oscuridad.
Karanlıktan Gelen Cüce
Vuelvo a chasquear los dedos... y mañana emerge Ud. De varios rectos caninos.
Bir daha şaklatırsam yarın köpek bağırsaklarından çıkarsın.
Cuando emerge uno más fuerte, destituye al más débil y ocupa su lugar.
Daha güçlü bir ego ortaya çıkarsa, daha güçsüz olanın yerini alır.
Brindo por su nuevo yo dominante que emerge de la congregación de las almas.
Yeni etkin egonuzun şerefine. Ruhların konfederasyonu arasınden beliren egonun.
En primavera, la hembra thynnid emerge del suelo arenoso donde ha estado alimentándose de larvas de escarabajo.
Bahar gelince dişi thynnid böcek larvalarıyla beslendiği kumlu toprak altından çıkıverir.
"Rápidamente ella emerge del gris mar como la neblina."
"İs renkli denizden hızlıca çıktı."
Señoras y señores... una vez en un gran rato... un individuo emerge de una - de un mar de problemas y - y trae de esto - este mar... algo para nosotros.
Bayanlar ve baylar uzun bir aradan sonra ortaya bir adam çıktı dertler denizinden bize- - Bize bu denizden- - Bu denizden... bize bir şey getirdi.
Es una gran roca que emerge del agua en la costa Sur de España.
- İspanyanın gündeyinde gerçekten büyük.. ... bir kaya sudan fırlamış.
- ¿ Será que emerge una nueva Katherine?
- Yeni bir Katherine mi ortaya çıkıyor?
Ahora dos años después tu gran obra magna emerge de esta cloaca de apartamento donde conviertes nuestro sufrimiento en oro ien oro literario!
Ve şimdi... iki sene sonra... bu lağım çukurundan... yeni şaheserini yazıyorsun ve... bütün acılarımızı altına çeviriyorsun... gerçek altın paraya!
¿ Qué? ¿ Qué es lo que emerge en nosotros un rugido... una delicia inconmensurable que nos sorprende?
Bizi hayrete düşüren ölçüsüz zevkin, içimizde gürlemesini sağlayan ne?
Saludando cada insecto que emerge de la hierba?
Çimlerden biten her böceğe selam mı vereceksin?
Eran como caricaturas de unos distribuidores de autos usados de Dallas... y hay un cantidad increible a las 4 : 30 de un domingo de madrugada... todavía pensando en el sueño americano- - esa visión del gran ganador... que de alguna forma emerge en el ultimo minuto, poco antes de perder en ese viciado casino.
Dallas'taki araba satıcısı karikatürlerine benziyorlar ve Tanrım, Pazar sabahı 4 : 30'da bunlardan ne kadar da çok var! Hâlâ Amerikan Rüyası'nın peşindeler. Şu bayat Vegas kumarhanesinde bir şekilde şafaktan önce son dakikada para kazanan biri olmayı düşlüyorlar.
La presidenta emerge y avanza triunfalmente a grandes pasos.
Baskan göründü ve zaferine dogru emin adimlarla ilerliyor.
Algo positivo, sin embargo, emerge de este incidente.
Ne var ki, bu hadiseden iyi bir sonuç çıktı.
Una pequeña gran chica, una luz... una estrella que emerge.
Küçük bir kızda büyük bir yetenek... bir kuzey ışığı... yükselen yıldız...
Emerge muy brevemente sólo una vez al mes... cuando por la mañana el Lucero del Alba... lamenta tener que dejar La Tierra y se detiene a contemplarla.
Sadece ayda bir kez, sudan çıkarmış çok kısa süreliğine sabah yıldızı yeryüzünü terk etmeyi reddedip onu seyretmek için durduğunda.
En mis ojos, emerge humo, emerge humo.
Duman yükseldi, duman yükseldi. Gülümse, üzüm kadar tatlı konuş, masumiyetini göster.
En mis ojos, emerge humo, emerge humo.
Duman yükseldi, duman yükseldi.
Diez años después de la gran derrota el país emerge del caos y confusión creados por el invasor.
Büyük yenilgiden 10 yıl sonra, ülke işgal kuvvetleri tarafından oluşturulan kaostan çıkmayı başarır. "Yükselme Devri" olarak da bilinen
El Moby Dick emerge justo en el centro de Marineford. A bordo están Shirohige y sus catorce comandantes listos para la batalla.
Marineford'daki körfezin ortasında ortaya çıkan Moby Dick'teki gemide Beyazsakal ve 14 komutan bulunmaktaydı.
La grandeza sólo emerge cuando la necesitamos más... en tiempos de guerra o de calamidad.
Büyüklüğü... sadece en çok istenilen zamanda isteriz. Savaş zamanında veya.... felakette.
El más fuerte intenta ocultarlos, el resto emerge a la superficie.
Bunlardan birini ne kadar saklamaya çalışırsan çalış, kendini belli eder.
Como un día de desierto se refresca en la noche una rata de canguro emerge de su madriguera
Bir çöl günü geceleri soğur. Bir kanguru faresi yuvasından çıkıyor.
Pero si la nave no emerge del campo de asteroides... o si Moya se reune con su cria a escondidas... no habremos ganado nada
Eğer silahlı gemi asteroid alanından dışarı çıkmazsa eğer Moya yavrusunu saklamaya gelirse hiç bir şey kazanamayız.
Lo único que emerge es la verdad.
Burada ortaya çıkan tek şey gerçektir.
De entre la oscuridad emerge un gigante de 12 toneladas.
Karanlık gitmeden 12 tonluk bir dev gün yüzüne çıkar.
Un oso negro emerge cautelosamente del bosque.
Bir ayı dikkatlice ormandan çıkar.
Es la punta de una montaña gigantesca que emerge desde el suelo marino, miles de metros abajo.
Bu, binlerce metre aşağıdaki denizin dibinden yükselen büyük bir dağın ucu.
Al fin, emerge una hembra.
Sonunda bir dişi görünüyor.
- Es toda esa testosterona que emerge... - Sí.
- Yeni yeni ortaya çıkan erkeklik hormonlarının etkisi.
Toda la noche emerge humo.
Bütün gece duman yükseldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]