Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Emir
Emir Çeviri Türkçe
9,570 parallel translation
Y no está en posición de dar órdenes.
Ve sen emir verecek konumda değilsin.
Hay una cadena de mando aquí, ¿ De acuerdo?
Burada emir-komuta zinciri var. Operasyonun içindesin.
Cuando doy instrucciones, las sigues.
Emir verdiğim zaman, onlara sadık kalınmasını isterim.
¿ Usar la reputación de tu viejo para saltarte órdenes directas?
Babanın şöhretini etrafta emir vermek için mi kullanıyorsun?
No, tenemos órdenes de dejarlo y volver a Londres.
Hayır, durmamız ve Londra'ya dönmemiz için emir aldık.
Se llama cadena de mando.
Buna emir komuta zinciri deniyor.
La basamos en cosas como los Diez Mandamientos.
Bunu yaratırken On Emir gibi şeyleri esas alırız.
Dame una orden.
Bana bir emir ver.
Y, Alexa... de ahora en adelante... solo tomaras instrucciones de mí...
Ve Alexa, şu andan itibaren sadece benden emir alıyorsun.
Sin causa probable, con una orden falsificada, y ninguna evidencia.
Muhtemel sebep yok, sahte bir emir,..... sıfır kanıt.
Están esperando la llamada.
- Senden emir bekliyorlar.
¡ Se os ordenó que volvieseis a la guarnición!
Garnizonunuza dönmek için emir aldınız!
- Tengo órdenes de no moveros.
- Burada kalmanız için emir aldım.
Órdenes desde Palacio.
Saraydan emir geldi.
No tenemos órdenes de Rochefort sobre ningún carruaje.
Rochefort'tan araç konusunda bir emir almadık.
Nuestras órdenes son arrestarla.
Bize verilen emir onu tutuklamak.
Camillero.
Emir eri.
He escrito un texto para tus abrumados chicos.
Senin aşırı yüklendiğin elemanlarla alakalı emir yazdım.
No soy un paranoico.
Onlara emir verilmiş.
Luego llegaron órdenes del rey.
Sonra Kraldan emir geldi.
- Y es mejor recibir órdenes de una agradable mujer con pelo de estropajo.
Boyalı yüzlü, lüleli civelek kadınlardan emir almaktan daha iyidir.
Solía dar órdenes y no tener a nadie a quien agradar más que a mi mismo, pero tú estas lejos de desagradarme.
Emir vermeye alışkınım ve kafama göre iş yapmaya. Ama sen canımı sıkmaktan çok uzaksın.
- Su hermana no recibirá ordenes.
- Kardeşin emir verilecek biri değil.
El octavo mandamiento dice, "no darás falso testimonio".
Sekizinci emir der ki, "yalancı şahitlik yapmayacaksın."
No te dejaré ir a un lugar donde uno de los celadores casi te mata.
Seni emir kullarından birinin az kalsın öldürdüğü yere gitmene izin vermiyorum.
No me des órdenes, querida.
- Bana emir verme hayatım.
Ya que no recibo ordenes de ti, voy a necesitar una mejor razón.
Senden emir almadığım için,... bana daha iyi bir sebep söyle.
¿ Quién es para dar órdenes?
Sen kim oluyorsun da emir veriyorsun?
El capitán dio una orden, gente.
Kaptan bir emir verdi çocuklar.
¿ Qué pasa contigo?
Neyin var senin be? Bir emir verdim sana!
Te di una orden.
Bir emir verdim.
No necesitas darme órdenes, Clarke. Yo me encargo.
Emir vermene gerek yok Clarke, hallederim dedim.
Tenemos órdenes.
Bize de emir geldi.
Te di una orden directa.
- Sen de güvenmemelisin. - Sana bir emir verdim.
Tengo órdenes.
- Emir büyük yerden.
No recibo órdenes tuyas.
Senden emir almam ben.
Técnicamente una orden, no una sugerencia.
- "CEHENNEMDE YAN, İHTİYAR AKBABA" - Teknik olarak bu bir emir, bir öneri değil.
Ya se ha tomado la decisión.
Emir büyük yerden.
Mamá. De hecho te gusta, ¿ no? Acatar órdenes de una mujer.
Bir kadından emir almak harbi hoşuna mı gidiyor?
Pero el mando ha sido delegado.
Ama emir verildi.
¿ Cuánto tiempo pasará antes de que decidan que no quieren recibir órdenes de ti nunca más, eh?
Artık senden emir almak istemediklerine karar vermelerine ne kadar kalmıştır?
Sin más órdenes ni favores.
Başka emir verme, başka iyilik yapma.
¿ Me engañan mis oídos, o acabas de darme una orden en mi propia casa?
Ben mi yanlış duyuyorum yoksa bana kendi evimde emir mi veriyorsun?
No creas ni por un segundo que obedezco órdenes tuyas.
Sakın ola senden emir aldığımı düşünmeyesin.
No, Josh. No estoy aquí para decirte qué hacer.
Sana buraya emir vermeye gelmedim.
Otra orden que no puedo seguir.
Yerine getiremeyeceğim bir emir daha.
Ra's al Ghul no ofrece, ordena.
Ra's Al Ghul teklif etmez, emir verir.
Tengo orden del ejecutivo de asegurarme de que Ud. regrese a Washington, y eso es justo lo que haré, Sr.
Sizi başkente götürmek için özel bir emir aldım ve yapacağım şey de bu efendim.
Más bien me lo ordenó.
Emir verdi diyelim daha çok.
Tengo órdenes.
- Emir aldım.
Tú tienes tus órdenes.
Emir aldık.