Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Eran
Eran Çeviri Türkçe
46,428 parallel translation
La mayoría eran anarquistas conocidos, pero arrestamos a muchos socialistas también.
Çoğunluğu bilinen anarşistlerdi efendim ama çok sayıda sosyalisti de tutukladık.
¿ Eran ventanas circulares o rectangulares?
Camları yuvarlak mıydı yoksa dikdörtgen mi?
Me siento mejor, Pritchett. Creo que solo eran gases.
Daha iyiyim Pritchett, gaz sıkışması oldu galiba.
Mi hermano Ricky y Frank eran amigos cuando él estaba encubierto.
Kardeşim Ricky ve Frank gizli görev sırasında arkadaştı.
¿ Quiénes eran los tipos que iban detrás de ti?
Peşindeki bu adamlar kimdi?
- Eran los hombres de Stan, ¿ eh? - No.
- Stan'in adamlarıydı, değil mi?
Bueno, sabemos que eran lo bastante listos como para mandarlo lejos.
Onu uzağa gönderecek kadar zeki olduklarını biliyoruz.
Eran brujas magistrales.
Hükmeden cadılardı.
Eran chicas.
Kızlardı.
Los cinco hombres en esos videos que se publicaron le juraron a un hombre que eran víctimas de una confusión de identidad.
Videoları yayınlanan o beş adam hatalı bir kimliğin kurbanları olduklarına yemin ettiler.
Eran muy explícitos.
Yazdıklarınız çok müstehcendi.
¡ Eran seres diferentes!
Farklı varlıklarmış!
Pero no sabía que eran aliens.
Ama uzaylılarla olduğunu bilmiyordum.
¿ Eran buenos?
- İyi miydiniz?
Pensaba que eran los daños de un elefante.
Ben bu hasarı bir fil verdi sanıyordum.
Esas eran las condiciones de mi padre.
Senin sıran. - Pekala, Jess,
Creía que tus piernas eran una debilidad y que no sobrevivirías.
Bacaklarının bir zayıflık olduğunu düşünmüştüm ve sağ kalamayacağını.
Y los mini ACV eran los que le impedían retener los recuerdos, ¿ verdad?
Anılarını tekrar unutmasına da mini inme mi neden oldu?
Tus temblores eran probablemente una combinación de azúcar, cafeína y falta de sueño.
Titremelerin büyük olasılıkla şeker, kafein ve uykusuzluk karışımı kaynaklı.
En mi sueño, sus barcos eran hundidos por una tormenta.
Rüyamda, gemileri fırtınada batmıştı.
Creía que eran nativos de la pradera de Nueva Zelanda.
Yeni Zelanda'da olduğunu sanıyordum bu bitkilerin.
Eran cálculos muy difíciles.
Onlar aldatıcı birkaç hesaplamaydı.
Los partos al este y las tribus germanas al norte, que eran una amenaza.
Doğuda Parthialılar ve kuzeydeki Germenler büyük bir tehditti.
Compuesto por 600 hombres de la élite, cuyos escaños eran heredados durante generaciones,
Elit sınıfa ait 600 erkekten oluşan ve yetkileri nesillerden nesillere aktarılan
Los emperadores debían hacerles la pelota, pero siempre eran conscientes de que no podían permitir que los senadores abarcasen demasiado.
İmparatorlar onlara bağlıymış gibi görünmek zorundaydı. Ama her zaman senatörlerin fazla abartmasına izin veremeyeceklerinin de farkındaydılar.
Dión Casio y Quintiano eran poderosos políticos romanos.
Cassius Dio ve Quintianus'un ikisi de güçlü Romalı politikacılardı.
Ambos eran senadores.
İkisi de senatördü.
Los matrimonios de los emperadores romanos con sus esposas eran casi exclusivamente concertados.
Roma imparatorlarına ve ailelerine baktığımızda neredeyse tamamı görücü usulü evliliklerdir.
Durante el reinado de Marco Aurelio las campañas militares eran principalmente reactivas.
Marcus Aurelius'un hükümdarlığı sırasında askerî seferler genelde tepkiseldi.
No eran campañas de conquista, servían para consolidar las fronteras romanas.
Bunlar fetih seferleri değildi, Roma'nın sınırlarını sağlamlaştırmak içindi.
Cleandro y Saotero eran miembros de la casa imperial.
Cleander ve Saoterus imparatorluk hanedanının fertleriydi.
Pero los dos eran esencialmente individuos humildes que alcanzan un alto estatus en virtud de su proximidad al emperador.
Ama özünde her ikisi de imparatora yakın oldukları için statü kazanmış aslında düşük statüden gelen insanlardı.
Tus dudas eran infundadas, senador Dión.
Şüpheleriniz boşa çıktı, Senatör Dio.
Así que no siempre eran dignos de confianza en ese sentido.
Yani bu anlamda her zaman güvenilir değillerdi.
Y luego, como punto culminante tenías el combate de gladiadores, y existía la sensación de que los gladiadores eran la actuación estelar.
Sonra da doruk noktasında da gladyatör savaşları oluyordu. Ve gladyatörler de gösterinin en önemli parçası gibiydi.
Eran auténticas maniobras de los emperadores romanos para disfrutar de la aclamación popular.
Bu, halkın ilgisini çekmek isteyen Roma imparatorlarının başvurduğu yöntemlerdi.
Los esclavos eran instrumentos.
Köleler birer araçtı.
Eran individuos no existentes.
Onlar var olmayan bireylerdi.
Los emperadores romanos eran las personas más poderosas del planeta.
Roma imparatorları, dünyadaki en güçlü insanlardı.
Por todo el Imperio vemos que los intentos de asesinato eran bastante comunes.
Bu nedenle imparatorluk tarihinde suikast girişimlerinin yaygın olduğunu görüyoruz.
Eran celebraciones en las que participaba toda la ciudad de Roma.
Bu kutlamalara Roma şehri de bütünüyle dâhildi.
Eran personas increíblemente importantes.
Bunlar çok önemli insanlardı.
Las ciudades grandes como Roma tenían pobres, digamos, sistemas de salud, y eran pozos de gérmenes y enfermedades de todo tipo, y tomaba mucho tiempo deshacerse de ellas.
Büyük şehirlerde, örneğin Roma'da sağlık hizmetleri pek güçlü değildi. Bu nedenle bu şehirler mikroplar ve türlü türlü hastalıkların yuvası hâline geldi. Ve bu durumun düzeltilmesi de çok uzun zaman almıştı.
Eran esclavos.
Hepsi de köleydi.
No, eran tres.
- Hayır, üç.
El presupuesto para esto eran 800 dólares.
Bunun bütçesi 800 dolardı.
Eran las burbujas de Izzy.
Izzy'nin baloncukları yüzünden kaymış.
Los ASB eran su antigua banda.
Demek istediğim, SBK eski çeteciydi.
Hace un tiempo, los ASB eran tu familia.
Bir zamanlar SBK Senin ailendendi.
Los ASB eran mi familia, me convencieron, me dieron cosas que no podía tener.
SBK ailemdi, beni içeri aldılar, Kendi başıma alamayacağım şeyler yaptım.
Las mellas eran de, bueno, eran de todas las puñaladas.
Şey... Cipsler, uh... Şey, bütün bıçaklama olaylarından öyleydi.