Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Extra
Extra Çeviri Türkçe
9,859 parallel translation
¡ Correas extra gruesas!
- Daha kalın kayış!
Correas extra gruesas. Correas extra gruesas.
- Daha kalın kayış!
Hemos hecho las correas extra gruesas.
Kayışları daha kalın yaptık.
El alcalde canceló todos los permisos, tenemos 800 oficiales extra en la calle, en vestimenta de disturbio, con gas lacrimógeno.
Belediye Başkanı bütün izinleri iptal etti, sokaklarda 800 ekstra memurumuz var,... isyan takımında, göz yaşartıcı gazla birlikte.
Kalinda sí que ha estado trabajando horas extra para ustedes.
Kalinda sizin için gerçekten çok fazla çalışıyor.
Además, el dinero extra no nos haría daño.
Ayrıca, fazladan para can yakmaz.
¿ Y si tenemos cuidado extra con la peluca esta noche?
"Peruk için bu gece ekstra özen gösterelim mi?"
No habrá pago extra por esta presentación.
Bu performans için fazladan ödeme olmayacak.
Extra guisantes, porque los amo
Fazladan bezelye vardı, çünkü bezelyelere bayılıyorum.
Es $ 100 por las pistolas y $ 200 por la escopeta... y, te incluyo un cargador extra y dos cajas de balas... sólo porque, ya sabes, somos amigos.
Ayrıca ekstra şarjör ve 2 kutu mermi benden. Sırf arkadaşım olduğun için.
Oh, y les daré veinte mil extra Si son genéticamente mujeres.
Eğer genetik olarak kadınsanız fazladan 20 bin baht vereyim.
¿ Y si hiciera algún trabajo extra para subir mi nota?
Notumu arttırmak için fazladan ödev yapabilir miyim?
Todo porque pensaste que sería una buena idea meter un poco de dinero extra en tu bolsillo sin que tu padre se enterara.
Bunların hepsi de babanın cebinden biraz daha para tırtıklamak istediğin için oldu.
Esta es una actividad extra-escolar.
Bu ders dışı bir aktivite.
Necesito un par de ojos extra con algunos posibles propietarios de la NFL.
Yeni NFL hissedarlarını araştıracak biri daha gerekiyor.
Te he traído un par extra.
Fazladan bir çift var.
Mi... esposa murió y Bridget lo averiguó y me contó lo de su novio y empezó a aparecer para una ayuda extra.
Eşim ölmüştü. Bridget bunu öğrenmiş. Sonra bana erkek arkadaşından bahsetti.
Es para Martin, que su estómago es extra delicado.
Midesi aşırı hassas olan Martin için.
¡ Notarás que este hechizo tiene algo extra!
Sanırım, bu büyüyle "biraz daha acı" deyiminin anlamını kavrayacaksın!
¿ Necesita algo de ayuda extra en su casa?
Evinizde fazladan yardım işinize yarar mıydı?
¿ Necesitas ayuda extra en casa?
Evinizde fazladan yardim isinize yarar miydi?
¿ Le vendría bien una ayuda extra en la casa?
Evinizde fazladan yardim isinize yarar miydi?
¿ Le vendría bien un poco de ayuda extra en el hogar?
Evinizde fazladan yardim isinize yarar miydi?
Pues te costará un extra.
Ek ücret gerektirecek.
Aquí tiene una toalla extra, artículos de tocador y si necesita algo, estaré en la oficina.
Buyurun fazladan bir havlu, biraz temizlik eşyası ve... Bir şey lazım olursa beni ofiste bulabilirsiniz.
Si alguna vez necesitas algo de dinero extra, solo házmelo saber.
Para lazım olursa söyle yeter.
Estoy haciendo entregas para sacar algún dinero extra. ¿ Para qué necesitas el dinero?
Fazladan para için nakliyat işi yapıyorum. Para ne için lazım? Tarla için mi?
Lo que sucede es que estás... en la oficina de tu comandante, y aunque te parezca que sí... no te voy a dar libertades extra.
Olan şu an amirinin odasındasın böyle bakıyor olsan bile, benimle uyuşmuyorsun.
Siempre pedía carne asada con extra de cebollas.
Her seferinde ekstra soğanlı ızgara köfte sipariş ederdi.
Vernon, son 15 millones y dejamos un año extra para el contrato final.
Vernon bu 15 milyon eder. Ve ayrıca final kontratın için fazladan bir yıl bırakıyoruz.
Fui por un café, se equivocaron, y me dieron uno extra.
Kahve almaya gittim ve onlar yanlış sipariş hazırladılar böylece fazladan kapuçinom var.
Metía peces extra en su tanque para cebos.
Onun yem tankına gizlice fazladan balık koydum.
Sin embargo, hemos encontrado un cuerpo extra. Lo que llevaría a algunos creer la operación no es "perfecta".
ve şimdi biz fazladan bir ceset bulduk, ki bu da sisteminizin kusursuz olmadığını gösterir.
¡ No notaste el peso extra
Kamyona alırken daha ağır olduğunu fark etmedin mi?
- ¿ Necesitas las horas extra?
- Fazla mesaiye mi ihtiyacın var?
Sabes, si vas al aeropuerto... vas a pagar extra por esto.
Eğer havaalanına gidiyorsan... bunun için ekstra bagaj ücreti ödeyeceksin.
Llevo muchas horas extra con todos estos turnos.
Bütün bu vardiyaların üç katı mesai yaptım.
Y me gustaba tener tiempo extra para estudiar.
Ders çalışmak için fazladan zamanımın kalması da hoşuma gitmişti..
Más bien suena como algo que una chica de compañía te haría pagar extra.
- Telekızın fazladan para alacağı bir şeye benziyor.
Acabas de dejar tu trabajo, así que te compraré extra de salsa.
İşinden yeni çıktın senin için ekstra salsa sosu aldım.
Y he hecho que le pusieran extra de piña, anchoas y pepinillos.
Ayrıca üstüne ekstra ananas ançüez ve turşu koydurdum.
Necesito recuperar mis horas extra.
Ek mesai ücretlerini istiyorum.
No tengo horas extra.
Fazla mesai yok ama.
¿ Se paga como extra?
Ekstra ödeme olacak mı?
Te has dado cuenta Wes Denton rapear con sus empleados en una especie extra-curricular de paso?
Hiç Wes Denton'ı işçilerinle müfredat dışı birşey konuşurken gördün mü?
Hago buen tiempo extra de dinero.
Fazla mesai için iyi ödeme alıyorum.
A I bis tiempo extra.
Duraklama anları.
Pizza con pepperoni, extra de queso.
- Ekstra peynirli sucuklu turta.
Es un extra añejo.
Ekstra yaşlı.
¡ Correas extra gruesas! Reforzado.
- Sağlam olsun.
Tengo oxígeno extra en la oficina.
Ofiste fazladan tüpüm vardı.