Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Facto
Facto Çeviri Türkçe
123 parallel translation
parecemos creer que apenas hace falta que procedamos a menos que recibamos un ipso facto que no sea insignificante en este momento. Comillas, comillas, cerrar comillas.
tarafımızdan başka bir işlem yapılmasına gerek yoktur, burada, önemsenmeye değmeyecek durumlar farklı, tabii ki, alıntı, alıntı sonu ve tekrar alıntı.
Ipso facto.
Doğal olarak.
Más aún, solicitaré que revoquen la licencia, ipso facto, de Chester Purkey, detective privado.
Ayrıca Chester Purkey'nin özel dedektiflik lisansının..... iptal edilmesini talep ediyorum.
Básicamente el decir "En realidad, no señor", es que la realidad es ipso facto, lo contraria y exactamente opuesta, de lo que percibáis.
"Pek sayılmaz efendim" demekle kastım, gerçek durumun her zaman fiilen, tersi ve sizin algıladığınızın tam karşıtı olabileceği.
En realidad, con la caída de Japón... la liberación del norte de Filipinas, incluyendo Manila, ocurrirá de facto, sin el uso de las armas.
Aslına bakarsanız, Japonların yenilmesiyle... Manila da dahil olmak üzere... Kuzey Filipinlerin özgürlüğü takviye gerekmeksizin bilfiil gerçekleşecektir.
Ordenador, si no abres esa escotilla de salida ipso facto, Iré derechito a tu base de datos principal con un enorme hacha y te daré una reprogramación que nunca olvidarás ¿ Capisco?
Bilgisayar, eğer hemen o kapıyı açmazsan, ana veri bankalarına kocaman bir baltayla girişip, seni asla unutmayacağın bir şekilde baştan programlayacağım.
Ipso Facto, Coitus interruptus.
Ipso facto, coitus interruptus!
" Donde la victima refuta esto... y donde la red y la víctima han sido rivales en el pasado... ad hoc de facto las partes están de acuerdo en su desacuerdo.
"Mağdur buna itirazını belirtirken..." ".. ve şirket ile mağdur, geçmişte çatışma içindeyken... " ".. amaca özgü ve fiilen... "
Debe reportar cualquier cama húmeda o apestosa ipso facto.
Herhangi bir ıslaklığı ya da kokuyu anında rapor etmelisiniz.
Ni te diré cuánto te agradezco que puedas empezar ipso-facto.
Hemen işe başlayabildiğin için ne kadar.. .. müteşekkir olduğumu anlatamam.
Cyrus nos dará la luz verde ipso-facto.
Cyrus buna hemen yeşil ışık yakacak. Ona bu notları..
- Ipso-Facto.
- Kesinlikle.
- Lo borraré ipso facto.
- Hemen hallederim.
Por lo tanto, si alguien le tiene miedo a un animal... éste se convierte, ipso facto, en fiera.
Demek ki söz konusu hayvan tehlikeli düşünülürse... gerçekten de tehlikeli olur!
Tenemos os derechos a ese proceso tanto de facto como de jure.
Bu yöntemin fiili ve yasal haklarına biz sahibiz.
A cada grupo se le comunicó que ignorara ese aspecto del caso, y que se enfocara en la segregación de facto.
Her grup bu ince ayrıntıyı kaçırıyor. Yüksek Mahkemede görülmüş davaları burada kullanamazsınız.
Res ipso de facto, quid pro, e pluribus penis.
Muadil gerçeği ;
Entre este facto y los acontecimientos producidos en el Teatro de S. Carlos no ve ninguna relación, dado que es absurdo pretender transformar el gesto grotesco de una sociedad que muere de tedio, en un acto de rebelión armada.
Sao Carlos Tiyatrosu'nda yaşanan olayları, sıkıntıdan canı patlayan bir topluluğun garip davranışlarını silahlı ayaklanma olarak algılamanın saçma olduğunu varsayarak bu olayla bağlantılı olmadığını belirtiyorsunuz.
Ya fui, de facto, Enviado de Dios, pero ahora estoy sentado en el trono celeste, a la derecha del Padre.
Aslında ben, Tanrının Elçisiydim ama şu anda Baba'nın sağ eli altındaki gök tahtında ikâmet ediyorum.
Es discriminación de facto.
- Kesinlikle. Bu gerçek bir ayrımcılıktır.
Y por eso su testigo estrella, la Srta. Camaro simplemente dice que la institución del día de 14 horas es discriminación de facto contra las mujeres.
Ve yıldız tanığımız Bayan Camaro on dört saatlik çalışma saatinin kadınlara karşı bir ayırımcılık olduğunu söyledi.
La restricción es de facto punitiva.
Kısıtlama pratikte cezalandırıcıdır.
A pesar de que Corrado Soprano cumple arresto domiciliario fuentes de la fiscalía indican que su sobrino, Anthony Soprano sigue siendo el jefe de facto de la mafia de Jersey.
Corrado Soprano sağlık sebepleriyle tahliye edildiyse de Savcılık kaynakları Kuzey Jersey mafyasının patronluğunu Anthony Soprano'nun yürüttüğünü belirtiyorlar.
Estoy lleno de " "de facto" ", " "habeas corpus" "... y proclamación de la emancipación.
Fiili ihzar emri azat ilanı doluyum.
- Sí, pero no ipso facto.
Evet ama, en şu an için dememiştim.
El secretario de estado, Breckenridge... se ha declarado a si mismo presidente de facto... y se unirá a la Unión Mundial.
Breckenridge eyaletinin sekreteri... kendini geçici Başkan temsilcisi ilan etti... ve Dünya Birliği ne katılacak.
Roba un banco y te pillaran ipso facto.
Banka soymaya kalksan, hemen yakalanırsın.
El sospechoso "de facto."
- Biz de öyle umuyoruz. O kişi şüpheli olur.
Sí, el habeas corpus. Y el ipso facto.
Evet, Habious Corpus ve İpso Facto hakkında.
Ipso facto.
Eşyanın tabiatı gereği, güven telkin edildi...
Sr. Presidente, estamos en estado de guerra de facto contra Rusia.
Sayın başkan, şu anda Rusya'yla fiilen savaş durumundayız.
Si supiera dónde está, la iría a buscar ipso facto.
Nerede olduğunu bilsem bir saniye bile durmazdım.
Lo que su obra implica es ipso facto imposible.
Senin gösterin kesinlikle imkansız.
Ipso facto, Q.E.D., Blah, blah, blabbedy, blah, por lo que hay.
Bu yüzden, haklı olarak, kesinlikle falan filan, sonuç olarak buradayım.
Tú trabajas para el banco, el banco trabaja para mí así que, ipso facto, soy tu jefe.
Sen banka için çalışıyorsun. Banka benim için, yani sen de benim için çalışıyorsun.
Si las cosas siguen así que Eisenhower sea la figura de facto.
Durum değişmezse Eisenhower fiilen başta olsun.
Serás mi mano derecha de facto, involucrada en las decisiones importantes.
Aslen sağ kolum olacaksın, bütün önemli kararları almayı kapsayan.
De facto, andaba buscando un sabueso.
Aslında bir beagle arıyordum.
El era un filósofo de facto, entonces?
Sıradan bir filozofmuş öyleyse.
Sólo quiere restregarme por las narices que él dirige el Corral de facto.
Ahır'da iplerin kendi elinde olduğunu düşündürmeye çalışıyor galiba. - Yani sen onu aramadın.
De facto, gruño.
Sinirli biraz.
Sé que eres el líder de facto del grupo. Así que quiero darte esto como muestra de mi agradecimiento por dejarme salir.
Bu grubun gerçek lideri olduğunu biliyorum bunu sana vererek, beni geri kabul ettiğin için şükranlarımı sunuyorum.
¿ Especialmente cuando usas tu posición como capitán interino para crear un monopolio de facto?
Özellikle komiserlik unvanını kullanarak bir tekel yaratıyorsan hele?
De maldito facto.
Lanet olası değişim.
Y gracias a la determinación del teniente Flynn... el cual yo sé que tú y la Policía de Nueva York están desesperados por destacar... ahora puedo hablar con los jurados que de facto la vieron morir.
Eminim sen ve Los Angeles Emniyeti bunu asla kabullenmezsiniz ama sağ olsun Tğm. Flynn'in kararlılığı sayesinde artık o kadının ölümünü izleyen şu jüri üyeleriyle görüşebileceğim.
Debe hacerse ipso facto, Ed, o tendrás el casino lleno de humo.
Hemen yapılmalı, Ed, yoksa kumarhaneye duman dolacak.
De facto, tengo una tía que tenia apariciones. Son cosas que dan un poco de miedo.
Hatta hayalet ve garip şeyleri görebilen bir teyzem bile var.
No, yo--De facto, soy de Oncologia
Aslında ben onkoloji bölümündenim.
Las porristas y chicas organizadoras de los mítines han de facto unido fuerzas.
Ponpon kızlar ve refakatçi kızlar gerçekten de güçlerini birleştiriyorlar.
De facto, 10 strippers.
Ve bizde 10 tane var. 10 striptizci aslında.
De facto, el no puede pasar delante de mí.
Aslında, önüme geçemezsiniz.