Farès Çeviri Türkçe

- ¿ Quién habla? - Farès está afuera esperándote.

- Farès, seni bekliyor.

Farès.

Farès!

Mátame, Farès, pero no quieras hacerte pasar por juez.

- İstersen beni öldür, Farès. Ama bu bile seni yargılanmaktan kurtaramayacak.

Detendrán a Farès... y usted podrá volver a su país.

Onlar Farès'i bulurlar. Böylece size zarar veremez. Polismiş!

- ¿ Farès?

- Farès mi?

Es Farès. - Ya basta.

Bu kadarı yeter!

- Farès está ahí. - Ya lo sé. Y me quiere...

- Farès, burada.

Podrá usted encerrarlos a todos. Su jefe se llama Farès.

- Şeflerinin adı, Farès.

Avise al Sr. Son tres, y su jefe es un tal Farès.

Salomon, kocamı uyarın! Üç kişiler. Şeflerinin adı, Farès.

Farès está en la sinagoga.

Farès, sinagogda! - Farès mi?

Voy a buscar mi moto. ¿ Cómo ha podido Farès saber que estábamos aquí?

- Farès, yerimizi nasıl öğrendi?

- Yo se lo he dicho al Comisario.

- Ben her şeyi komisere anlattım! - Sizin komiser zannettiğiniz, Farès'ti!

- Su comisario era Farès. ¿ Era Farès?

Yani o, Farès'miydi?

- No los mates.

Onları bırak, Farès.

Ni siquiera sé su nombre, Sr. Farès.

Adınızı bile bilmiyorum, Bay Farès.

Se acabó Carpintero, se acabó Jacob, se acabó Farès.

Ne Pivert kaldı, ne Jacob kaldı, ne de Farès kaldı!

- Achkoum Farès, mi Presidente.

- Arkum Farès, Başkanım.

- El Coronel Farès.

- Albay Farès!

- Arranque.

Arabayı çalıştır, çabuk! Bu, Farès.