Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Fila
Fila Çeviri Türkçe
6,010 parallel translation
¿ Cuántas veces te invitan a ver la historia en primera fila?
How often do you get a ringside seat at history?
Ahora entren desde la última fila.
Şimdi, ilk sıra suya girsin bakalım.
La siguiente fila.
Sonraki sıra...
Y no ayuda que Walter Lordsly esté justo en la primera fila.
Bir de Walter Lordsly önde oturuyor.
¿ Estáis en la fila para sacaros una foto con el Leprechaun? - No.
Leprikon ile fotoğraf çektirmek için sırada mısınız?
Por favor dame un asiento de primera fila cuando se lo digas.
Emily'e söylerken lütfen bana en önden bir yer ayır.
Muy bien, bueno, déjenme poner en fila mis patitos,
Pekâlâ, izin verin işlerimi yoluna koyayım,
Fila cuatro, a la izquierda.
Dördüncü sıra, sol köşede uzakta.
Y dos, correr 22 jugadas flea-flicker en fila el viernes en la noche.
Ve iki, cuma gecesi 22 defa üst üste flea-flicker oynatacaksın.
Y esa es la jugada flea-flicker número 22 en fila.
Ve bu üstüste 22. flea-flicker oyunu oldu.
¿ Sentarte en primera fila en el show de fenómenos?
Arızaların arasına tepeden mi girmek istiyorsun?
Todo el mundo está en fila.
Herkes sıradaki yerini alıyor.
Fuera del autobús. Una sola fila.
Otobüsten inip tek sira devam edin.
El de la izquierda en la primera fila.
Ön sıradan en soldaki.
Usted sabe... ocho entradas en la fila "C."
Bana saf "k" lazım.
Vale, ocho entradas en la fila de cocaína.
Saf kokain istiyorsun.
Ponte en fila. ¡ En línea!
Sıraya dizilin. Sıraya dizilin!
Sabes que hay una fila.
Sıra olduğunu görmüyor musun?
Vuelve a la fila.
Sıranın arkasına geç.
- Estabas en la fila "cinco".
- Sen "d" bölümündeydin.
Ruzek solo estaba dejándome saber que estaba aparcado en doble fila... así que voy a ir moverlo.
Ruzek bana otoparkta olanlardan bahsediyordu. Ben de bununla ilgileneceğim.
Los nuevos en fila, por favor.
Yeni katılanlar sıraya geçsin lütfen.
Si colocamos muebles pesados delante de la puerta, tendrán que venir en una sola fila.
Ağır eşyaları kapının önüne koyarsak, Birer birer gelmek zorunda kalırlar.
¡ Poneos en fila!
Sıraya girin!
Yo nunca vi nada en la fila BB.
BB sırada ki koltuklardan hiçbirşey görünmez.
Hace algunos años, vi a Daniels en uno de mis conciertos, en primera fila.
Birkaç yıl önce, konserlerimden birinde ön sırada gördüm Daniels'ı.
Déjeme poner mis patos emocionados en una fila aquí.
Bırakın da hislerimi bir düzene sokayım.
No te sientes en la primera fila.
İlk sıraya oturma.
Creo que ambos sabemos que tanto usted como sus colegas congresistas serían todos conferenciantes invitados en universidades de segunda fila si volviera a producirse otro ataque en nuestro territorio.
Sanırım ikimiz de biliyoruz eğer topraklarımıza bir saldırı daha olursa, siz ve diğer kongre üyeleri ikinci sınıf üniversitelerde misafir konuşmacı olarak ders veriyor olursunuz.
Pónganlos en fila, de frente a la corte.
Şuraya dizin. Yüzleri adliyeye dönük olsun.
Sí, nos tropezamos entre los dos esta mañana en la fila para el ascensor.
Asansör kuyruğunda çarpıştık bu sabah.
Harán fila para reemplazarlo.
Koltuk için bir dolu insan sıraya girecektir.
Se le coló en la fila de los pasteles.
Kek sırasında onunu önündeydi.
Ninguno de los empleados de las tiendas de café puede identificar a la quinta mujer en la fila.
Kahvecideki çalışanların hiçbiri sıradaki beşinci kadını teşhis edemedi.
Tenemos asientos especiales para ustedes Justo en primera fila
Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
¿ No pusieron a los vikingos a hacer fila... para llenar un montón de formularios?
Vikingler sağı solu yağmalamaya başlamadan önce form doldurup sıra beklemiyordu herhalde.
Si está en camino, estamos en la segunda fila. Soy rubia.
Geliyorsanız, ikinci sıradayız.
Hicieron fila, faltaron al trabajo, faltaron al colegio para verte.
Sırada bekleyip, işlerini, okullarını asıp seni görmeye gelenler.
Consigue su oferta y el resto la seguirá en fila.
Onun teklif vermesini sağla, diğerleri de peşinden girecektir.
Hay un segundo bar en la parte de atrás, donde la fila es más corta.
Arka tarafta ikinci bir bar var bekleme sırası daha kısadır.
Entonces, por fin llega el postre y las señoras, en fila, van al aseo.
Daha sonra tatlılar nihayet gelir ve bayanlar da direk lavaboya gider.
Por ejemplo, todos odiamos hacer fila.
Mesela hepimiz sırada beklemekten nefret ediyoruz.
Sal de la fila delante de tu celda.
Hücrenize gelince sıradan çıkın.
No podemos estar en esta fila porque primero, ya lo sabes, y segundo, él ya habrá hablado con todos los pasajeros a bordo.
Bu sırada olamayız çünkü ilk olarak görüyorsun. İkinci olarak, o zamana uçağa binmiş herkesle zaten konuşmuş olacak.
Si me sigues cuando entremos, te enseñaré el truco para ser el primero en la fila del micrófono.
İçeri girdiğimizde peşimden gelirsen mikrofon sırasında birinci sıraya nasıl geçilir gösterebilirim.
Noche del jueves, cuarta fila, sobre la tercera base, atrás del banco.
Perşembe akşamı, dördüncü sırada, üçüncü köşe hizasında, yedek kulübesinin arkasında.
Me quieren en la fila.
- Yerine geçmemi istiyorlar.
Primera fila hacia arriba.
İlk sıra kalksın.
Manténtelo alejado. No os preocupéis por Luke. Lo pondremos en la fila de atrás.
- Luke'u dert etmeyin, arka sıraya sokarız.
Usted y Breena con una - una fila de patos siguen detrás.
Peşinizden takip eden bir... -... ördek sürüsüyle sen ve Breena.
Todo el mundo póngase en fila
Herkes dizilsin.