Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Film
Film Çeviri Türkçe
24,307 parallel translation
La películas proporcionaban grandes cheques a los "inversores".
Film piyasaya sürüldüğünde'yatırımcılara'daha yüklü çekler yazılıyor.
La peli que Verónica Allen hizo con su marido...
Veronica Allen'ın kocasıyla çektiği film var ya...
Sé que fue una mierda. Pero no diría que un crimen.
Berbat bir film biliyorum ama... suç da denemez.
Al menos sabes que es una peli.
En azından film olduğunu biliyorsun.
Por supuesto que sé que es una peli.
Herhalde film olduğunu biliyorum.
Me dijo que era un productor de entretenimiento para adultos.
Bana porno film yapımcısı olduğunu söylemişti.
Muchos de los que dicen haber estado el 9 / 11 son actores.
Bir sürü insan 11 Eylülün film olduğunu söyledi.
Me pareció interesante crear un filme que se centrara en Spock, en quién es, cómo surgió y por qué mantuvo su relevancia durante 50 años como parte de la celebración del aniversario de la Serie Original.
Sırf Spock'a odaklanan bir film yapmanın ilginç bir fikir olacağını düşündüm. Spock kimdir, nasıl ortaya çıkmıştır ve neden 50 yıl boyunca adından söz ettirmeye devam etmiştir? Bu, Orijinal Seri'nin yıl dönümü kutlamalarının parçası olacaktı.
No efectos cinematográficos, sino trajes para las criaturas, vestuario y esas cosas.
Film özel efekti değil de, yaratık kostümleri, giysileri gibi şeyler için.
Ellos querían hacer la película.
Bir film çekmek istiyorlardı.
Hubo un cambio de 180 grados cuando salió esa película, y Viaje a las Estrellas pasó de centrarse en actores y personajes a centrarse en los efectos visuales.
İlk film çıktığında, karakter odaklı bir Uzay Yolu'ndan efekt odaklı bir Uzay Yolu'na 360 derece dönüş yaptık.
La idea era : "Antes no teníamos el dinero, ahora lo tenemos, así que haremos una película con grandes efectos".
Sanki şöyle bir hava vardı, "Önceden paramız yoktu. Artık parayı bulduğumuza göre efektlerle dolu bir film yapmalıyız."
Vinieron a verme, después del estreno de la película, y me pidieron una reunión.
Elbette film gösterime girip iş yaptıktan sonra beni arayıp görüşmek istediler.
Jeff Katzenberg me llamó antes del estreno de la película, él era el jefe de producción de Paramount en esa época, y dijo : "Queremos que hagas otra".
Film gösterime girmeden önce Jeff Katzenberg'den bir telefon aldım, o sırada Paramount'un yapım amiriydi ve "Bir film daha yapmanı istiyoruz" dedi.
El LA Times publicó un artículo cuando salió la película y fue todo un éxito, para las fiestas de 1987.
Film gösterime girdiğinde LA Times'ta çıkan yazıda, kış sezonuna, 87 yılı bayram sezonuna damgasını vurduğu yazıyordu.
Le fue muy mal en la taquilla, y la película tardó poco en desaparecer de los cines.
Gişe hasılatı hayal kırıklığıydı ve film çok geçmeden sinemalardan kaldırıldı.
La ves y me llamas, y hablamos de ella.
İzle ve beni ara, film hakkında konuşalım.
En la última página hay solo dibujos de princesas obscenos.
Son sayfada çizgi film prenseslerinin müstehcen çizimleri var.
¿ Qué tal si vamos al cine esta noche?
Bu akşam bir film izleyelim mi?
Ver la película.
Film izliyorum.
Él nunca dijo : "Vamos a mi apartamento y veamos algo".
O asla "Hadi evime gidip film seyredelim" demedi.
Hay alguien del Washington Post... que encontró un dueño de un videocentro... que dice que Thomas es un cliente antiguo, rentaba porno hardcore.
Video kiralama dükkanı bulmuş, Thomas uzun süredir oranın müşterisiymiş. - Bir sürü porno film kiralamış.
Es como esta falsa cosa de videocentro y esa Angela Wright.
Film kiralama kayıtları ve Angela Wright'a yapılan gibi sahte.
- Estoy viendo una película.
- Ben film izliyorum!
- Hace cine.
- Film çekiyor.
¿ Qué película?
Hangi film?
Me invitó a ver una película... en su casa.
Beni film izlemeye davet etti, kendi evinde.
Solo queríamos saber si querrías algún aperitivo durante la película.
Sadece film sirasinda atistirmalik bir seyler ister misin diye sorayim dedim.
No podéis mirar la película con el estómago vacío.
Bos mideyle film izleyemezsin.
Sí, en realidad, se trata de una película, Pero sí, eh.
Evet, aslına bakarsak, o bir film fakat evet.
Es cierto y es muy graciosa.
Gayet ciddiyim. Ve çok komik bir film.
Todas las películas que vi no son reales.
İzlediğim hiçbir film gerçek değil ki!
Incluyendo al director de cine, Steven Spielberg, quién está pagando por la defensa de la Señorita Lipstadt.
Film yönetmeni Steven Spielberg bile Bayan Lipstadt'ın savunmasına mali destek sağlıyor.
Hablo para ver si quieres venir conmigo y Kiki al cine en la tarde.
Bu öğleden sonra Kiki ve benle film izlemeye gelir misin, diye aramıştım.
- Muy bien. - Es muy buena.
- Çok iyi bir film.
Dios, esta película es deprimente.
- Tanrım, bu film çok acıklı.
Creo que nos vamos a ir a ver una peli.
Film izlemeye gideceğiz sanırım.
- Creo que nos vamos a ver esa peli.
- Sanırım biz gidip film izleyeceğiz.
La peli.
Film olan mı?
Pues no, pero está claro que es la peli más asquerosamente sexy del mundo.
İzlemedim ama görünüyor ki yapılmış en seksi film.
Nos dormimos mirando una película.
Film izlerken uyuyakalmışız.
El libro, no la película.
Kitap, film olan değil.
- ¡ Esa es mi favorita!
- En sevdiğim film o!
Sí, la película con Cuba Gooding, Jr., donde interpreta a un atleta con deficiencia mental.
- Evet, Cuba Gooding Jr'ın zihinsel engelli bir atleti oynadığı film.
¡ Tuvo que estar desnuda toda la película!
- Kız film boyunca çıplaktı.
¿ Es la de Ryan Gosling y la chica con la frente enorme?
Ryan Gosling ve alnı geniş kızın oynadığı film mi?
Está abriendo un estudio de imágenes en movimiento.
Bir film stüdyosu açıyor.
¿ Cuándo se espera que vuelva nuestro querido Sr. Stark de la preproducción de sus películas?
Büyük Bay Stark'ın film ön hazırlıklarından ne zaman dönmesini bekleyebiliriz?
Ella ha estado en un montón de películas y series de televisión.
Film ve dizilerde rol almış.
Víctima de la Noche.
Normal film,'Gecenin Kurbanı'
- Guay.
- Geçtiğimiz yıl en sevdiğim film.