English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Forman

Forman Çeviri Türkçe

2,231 parallel translation
Asi que, sr. Forman,
Bay Forman,
Viejo, y ahora el Sr. Forman esta mas enojado conmigo desde que vi a la Sra. Forman desnuda.
Dostum, Bay Forman, Bayan Forman'ı çıplak gördüğümden sonra daha da kızgın oldu.
Si, ella te deja hacer eso ahora, forman, no hay razon para que alguna vez vuelvas.
Evet, eğer şimdi bunu yapmana izin veriyorsa, Forman, geri gelmen için hiç bir neden yok artık.
Jackie quiere hablar con forman?
Jackie Forman'la konuşmak mı istiyor?
Imaginate decidi que mañana despues que le diga adios a Forman, voy a ir a chicago.
Yarın Forman'la vedalaştıktan sonra Chicago'ya gitmeye karar verdim.
Aca vas, forman.
Al şunu, Forman.
¿ porqué?
Bay Forman mı? Hayır. Neden?
Hola Sr. Forman.
Selam Bay Forman.
Yo la ayudo Sra. Forman.
Yardım edeyim Bayan Forman.
Sra. Forman, debería cambiar su cabello.
Bayan Forman, saçınızı değiştirmelisiniz.
Sra. Forman, una gran manera de conseguir la atención de un hombre es mostrarle lo inteligente que eres.
Bayan Forman, bir erkeğin dikkatini çekmenin en kolay yolu, ne kadar akıllı olduğunu göstermektir.
Sra. Forman, la lavadora está haciendo ruido de nuevo!
Bayan Forman, çamaşır makinesi yine tekliyor.
No me digas, Forman.
Benimle konuşma Forman.
Mr. Forman, es su hijo?
Bay Forman, bu sizin kızınız mı?
Jackie quiere hablar con Forman? .
Jackie Forman'la mı konuşmak istiyor?
Por lo tanto decidí que al día siguiente después de decir adiós a Forman, voy a ir a Chicago.
Peki Yarın Forman'a veda ettikten sonra, Chicago'ya gitmeye karar verdim.
Aquí tienes, Forman.
Al bakalım Forman.
Que piensa de eso Sra. Forman?
Siz ne düşünüyorsunuz bayan Forman?
serás responsable de librarte de los Forman.
Pekâlâ, Kelso, Formanları oyalama işi senin sorumluluğunda.
La Sra. Forman... lo que quiere decir que fue una chica.
Uhhh Bayan Forman bir kadın, bu da demek ki eskiden o da bir hatundu.
Red debe salir con usted esta noche.
Bayan Forman, Red'in bu gece sizi dışarı çıkarması gerek.
Donde los Forman.
Forman'lara.
Ustedes dos forman buena pareja
Siz ikiniz beraber çok iyisiniz.
Se forman dos surcos estrechos entre sus dos cuerpos. Estos son los conductos por donde pasa su esperma.
Derken, bir akşam, her zamanki gibi ağını örmeye başlar ama bir şeyler anormal şekilde ters gitmektedir.
Muchos de Uds. se estarán preguntando como se forman los cañones.
Birçoğunuz muhtemelen, kanyonların nasıl biçimlendiğini merak ediyordur.
Se forman dos surcos estrechos entre sus dos cuerpos. Estos son los conductos por donde pasa su esperma.
Gövdelerinin arasında ortaya çıkan iki adet dar oluk şeklindeki oluşum spermi birinden diğerine taşıyan kanal vazifesi görür.
Los tres caracteres forman la palabra Kagutaba.
3 karakter, Kagutaba kelimesini oluşturuyor.
¿ Cómo se forman?
Biri oluşumlarını anlatabilir mi?
De los 39.000 hombres y mujeres... que forman la Guardia Costera del país... hay sólo 280 nadadores de rescate.
Birleşik Devletler Sahil Güvenlik'ini oluşturan 39.000 erkek ve kadından sadece 280'i cankurtarandır.
Pero debes beber leche, los músculos se forman bebiendo leche.
Ama sen süt içmelisin, kasların güçlenmesine Süt yardımcı olur.
El que forman los sonidos de... Olvídalo.
"Çıkan sesin oluşturduğu." "Boşver."
Segъn los maestros, los chicos no son puntuales no responden a la autoridad, no forman parte de un equipo, no aceptan crнticas.
Öğretim kuramlarına göre, buradaki çocukların dakiklik sorunu varmış. otoriteye uymama, bir takım üyesi olamama, ve eleştiriyi kabul etmeme gibi sorunlar.
Y las manos que te levantaron acarician tu rostro y forman el rostro de Dios.
Ve seni kaldıran eller, yüzünü okşayıp onu, Tanrı'nın yüzüne benzetir.
Unidos. Siempre unidos. Vuestros cuerpos forman uno.
Bütün olmalısınız ve bütün halinde...
Walt Forman se ha ido a Tevesto.
Paul Portman Tavistock'a gidebileceğini söyledi.
Afonso Diaa, Uds forman una dupla perfecta.
- Diaz. Alfonso'da orada.
Debemos recordar que estas piedras forman solo un pequeño porcentaje de la industria legítima de diamantes cuyo comercio es crucial para las economías de muchas naciones emergentes.
Unutmamalıyız ki bu taşlar yasal elmas endüstrisinin sadece küçük bir yüzdesini kapsamakta... ve bunların ticareti birçok ulusun ekonomisi için büyük önem taşımakta.
Somos una familia y nuestras uvas forman parte de esa familia.
Biz burada bir aileyiz, üzümlerimiz de ailenin bir parçasıdır.
Pero conforme viajan de y hacia su lugar de descanso, forman un área de conciencia.
Ancak, dinlentikleri yerlerden çıktıklarında bölge de farkındalık uyandırıyorlar.
"Si los forasteros son recibidos como parte de la familia luego forman parte de ella".
Ne derler, bilirsin. Her yeni geleni aileden say ki... -... aileye katılsın.
Y los fines de semana de team-building forman parte del trabajo.
Ve takım oluşturma hafta sonu da bu işin bir parçası.
También los blancos forman parte de eso.
Beyazlar da kesinlikle bir parçası.
Los problemas forman parte de la vida.
Sorunlar hayatın bir parçası idi.
El duodeno y el íleo forman parte de qué sistema del cuerpo?
On iki parmak bağırsağı ve ince bağırsak vücudun hangi sitemine aittir?
Forman parte del complejo, pero son viviendas individuales.
Aynı binanın içinde birbirinden ayrı evler.
Ambos forman una sola persona.
Peki.
Estas corporaciones forman parte de conglomerados aún mayores que en conjunto detentan más del 90 % de toda la medía en los EUA.
Bu şirketler, daha da büyük holdinglerin birer koludur ki bu holdingler de, Amerikan medyasının yüzde doksanına sahiptir.
Donde son personas reales y cuerpos reales. que forman parte de la vida y de la naturaleza humana
Gerçek insanlarla, gerçek bedenlerle hayatın bir parçası, insan doğasının bir parçası olarak işliyorlar.
Solo están allí, por eso... forman parte del papel de pared. Por eso...
Onlar sadece oradalar, bir bakıma duvar kağıdının parçası gibiler.
Y cuando se forman lagos, crean lo que se llaman "moulins".
Göller oluşurken "moulin" adı verilen yarıklar oluştururlar.
Los átomos forman moléculas. Las moléculas forman materiales. Y todo está hecho de eso.
Atomlar molekülü, moleküller de maddeyi yapar, her şey de bundan ibarettir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]