Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Francaise
Francaise Çeviri Türkçe
49 parallel translation
Lean "L'Action Francaise"!
Okuyun "L'Action Française"!
Compren "L'Action Francaise"!
Alın "L'Action Française"!
Estoy tan emocionada como si fuera una noche de apertura en el Comédie Française.
Adeta Komedi Francaise'in açılış gecesindeymişim gibi heyecanlayım.
Tenemos pichones a la francaise.
Fransız usulü güvercin yiyeceğiz.
Tú también te ves bien.
- Sen de öyle. - Parle Francaise un peau.
La primera vez que vi una película en la Cinemateca Francesa, pensé : Sólo los franceses son capaces de tener un cine en un palacio.
Hayatımın ilk filmini Cinematheque Francaise'de seyrettiğimde sadece Fransızların bir sarayın içine sinema yerleştirebileceklerini düşündüm.
Debido a una oscura coalición de intereses innombrables, el Ministro Malraux ha echado a Henri Langlois de la Cinemateca Francesa.
Karanlık bir grubun şüpheli menfaatlerine itaat ederek Bakan Malraux Henri Langlois'i Cinematheque Francaise'den kapı dışarı etti.
Es una buena arrancada para "Regla Británica" y "Señorita Francesa", saliendo a un paso regular.
Hükümdar Britannia ve Matmazel Francaise için iyi bir başlangıç, en önde baş başa gidiyorlar.
Ves, es bastante ingenioso enfrentar a "Regla Británica" y "Señorita Francesa" por la victoria.
Bakın, Hükümdar Britannia ve Matmazel Francaise'nin esprili bir kazanma bir anlaşmazlığı var.
"Regla Británica" y "Señorita Francesa" están claramente pasmados.
Hükümdar Britannia ve Matmazel Francaise belli ki çok şaşkın.
Editor Político de La Vie Francaise.
La Vie Française'in siyasal editörüyüm.
Une dame francaise.
Bir Fransız kızlısı.
Bueno, eso es porque Lessard y la mitad del estado mayor están con ese montón de fascistas de la Action Francaise.
Lessard ve Genelkurmay'ınızın yarısı faşist Fransız Hareketi'yle bir grup halindeler.
¿ Qué tal me salió el francaise?
Şu Fransız yemeğine ne dersin?
La verdadera historia comienza en el siglo XVI con la Poste Francaise.
Asıl hikâye 16. yüzyılda la psta francaise ile başlıyor.
- Y dijo... - "Mais je n'aime pas la cuisine Francaise... mon cheri".
- Ve dedi ki... - "Mais je n'aime pas la cuisine Francaise..." "... mon cheri. "
Maxime Desjardins de la Comedie Française como Maria Lazare
Fransız Tiyatrosu'ndan Bay Desjardins Maria Lazare rolünde.
Tampoco los agentes especiales que trajimos de Scotland Yard... y la Sûreté Française.
Ne Scotland Yard'dan ne de... Súreté Française'den seçilmiş özel ajanlar yapabilir.
Lo único que sabía era lo que leía, y acababa de leer una novela sobre una elegante actriz francesa de la Comédie Française.
Tüm bildiklerim kitaplardan geliyordu ve Fransız Devlet Tiyatrosu'ndaki harika bir Fransız aktris hakkında bir kitabı yeni bitirmiştim.
Mi error fue no ver que la diferencia entre esa dama y yo era que ella estaba en la Comédie Française y yo en Matuschek y Cía.
Hatam, bu harika kadın Fransız Tiyatrosu'ndayken benim Matuschek Mağazası'nda çalıştığımın ayrımına varamamamdı.
Era la estrella de la Comédie Française.
Comédie Française'in yıldızıydı.
Vamos a la Comedia Française.
Comédie Française'e gidelim.
- ¿ Puedes venir a buscarme mañana por la tarde, a la salida de I'Alliance Française?
Yarın öğlen buluşalım. 4 uygun mu?
Si tuviese valor dinamitaría la Sorbona,... el Louvre, la Comédie Française.
Doğrusu biraz cesaretim olsaydı gider Sorbonne'u, Louvre'u, Comedie Française'i bombalardım.
si se dan más subsidios a la Comedié Française, que a Planchon o Bourseller,
Sol reformlar öneriyor ama Racine insanları olduğu gibi resmettiği sürece Sade yasaklı kaldığı sürece temel matematik bilgilerini yuvadan itibaren vermedikleri sürece ya da Antoine Bourseiller'den on kat daha fazla devlet fonu verildiği sürece bu reformlar kağıt üstünde kalacaktır çünkü ölü bir dile ait bunlar.
Hubo editoriales en Gringoire, Candide, Action Française, en Populaire, y Humanitè.
Fransa'da çalkalanmayan tek bir lise bile yoktu.
En Febrero de 1934, que fué una fecha importante en la historia de la pre-guerra política en Francia,
Gringoire, Candide, Action Française, Populaire ve Humanité'de yazılar çıkıyordu. İnsanlar savaşmak için birbirlerini sürekli cesaretlendiriyorlardı.
Claro está, es amable... pero eso no impide que tenga un bonito apartamento... un Daimler... y luego ensaya sus discursos cuidadosamente... como en la Comédie Française.
Elbette, iyi birisi. Ama güzel bir dairesi ve büyük bir arabası var ve acemi bir aktör gibi konuşmalarını prova yapıyor.
y representante del pueblo durante la República, miembro de la Académie Française y caballero de la orden de Carlos III de España, domiciliado en St.
"... 17 Eylül'de Paris'te evlendi. " " Bay Hugo, Francais Academies üyesi... " "...
Al ver a Jean Marais en La Comedie Française, desea ser actriz a pesar de la oposición de su familia.
# Jean Marals'ı sahnede la Comédie-Française'de izledikten sonra... #... oyuncu olmak istemiş, ama ailesinin itirazıyla karşılaşmış.
Cuatro veces al cine... y dos de paseo. Viene a buscarme a las cinco, a la Comedie Française.
Dört defa sinema, bir defa mobiletle gezi... ve 2 kere yürüyerek gezi, saat 5'te beni tiyatrodan alacak.
Quentin, tú estás listo para la Comédie-Française.
Quentin, okuduğun Fransız Komedisi değil.
Fui a dar un paseo a la Comédie Française
"Comédie Française" a doğru yürüyüşe çıktım.
Tras el festival, la Cinémathèque française de París... honró a Eastwood con una retrospectiva... y el gobierno francés le nombró miembro de la Academia de las Artes y las Letras.
Festivalden sonra Paris'teki Fransız sinemateği... Eastwood'u bir retrospektifle onurlandırdı... ve Fransız hükümeti onu Sanat ve Edebiyatçılar Birliği'ne üye yaptı.
Estoy lleno de arrogancia Y mi abuela es de Francia
İkinci adım Lance ve benim ebem Française.
Buena suerte. Hasta en la Comédie française
Comédie Française'de bile
Bienvenue à l'école française.
"Fransızca kursuna hoş geldiniz."
Watteau dibujó a esta mujer desde aquí el balcón de la Comédie Française, Luego la transfirió a los jardines o a los bosques.
Watteau, kadının eskizini Fransız Devlet Tiyatrosu balkonundan çizmiş sonra da çizimini bahçelere ya da ormanlara taşımıştır.
Se cree que es el actor. Pierre La Thorilliere, De la Comédie Française.
Aktör Pierre La Thorilliere olma düşüncesindedir.
Sus talleres estaban cerca de la Comédie Française.
Atölyeleri Fransız Devlet Tiyatrosu'nun yanındaydı.
"Comédie Française Antiguo hotel de los actores del Rey"
Fransız Devlet Tiyatrosu Kral'ın Komedyenlerinin Eski Oteli
Para eso, llámala L'Académie du Vin Française Pero aunque fuera L'Académie du Vin Française debería presentar su tema de estudio en un contexto global.
Belki de ismi "L'Académie du Vin Française" olmalı. Ama ismi "L'Académie du Vin Française" olsa bile konuya global bağlamda bakmalısın.
¿ Usted se contacta con los espíritus... de figuras de la literatura francesa... como, por ejemplo, Molière, Racine?
Est-ce que vous avez du contact avec les esprits... des personnalités de la literature française? Comme, par example, Molière, Racine?
Durante el incendio de Moscú, él firmaba el decreto... para la creación de La Comédie-Française.
Moskova Yangını sırasında, Comédie-Française'in kurulması için buyruk vermişti.
Vas a entrar a la Académie Française.
Fransız Akademisi'ne kabulünüzle ilgili?
los directores de la Nouvelle Vague que veían las grandes películas aquí en la Cinémathèque Française. Este era el combustible para sus misiles.
Bombacılar, yani Fransız yeni dalgasının yönetmenleri Fransız Sinamatek'inde muhteşem filmler izlemiş, buradan gaz almıştır.
La Vie Française ha encontrado evidencias.
La Vie Française kanıtı buldu.
Es decir, un teatro miserable, un cactus belga no es la Comédie Française.
Belçika kaktüslü küçük tiyatrolar o kadar kazandırmıyor. Burası Comédie Française sayılmaz?
Intentaré sacarle unos pesos a la "Nouvelle Revue Française" a cambio de mi manuscrito.
NRF'deki avantacılardan yazılarımı almalarını istedim.