English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Frances

Frances Çeviri Türkçe

9,336 parallel translation
Luego iréis a la hermana Margaret Frances y le contaréis lo que ocurrió ayer y me recuperaréis el trabajo.
Ve sonra Rahibe Margaret Frances'e gidip dün ne olduğunu anlatacaksınız. Ve işimi tekrar alacağım.
"La última voluntad y testamento de Michael y Frances Heck."
"Michael ve Frances Heck'in vasiyetnamesidir."
- La tiene Frances... - Se ha dormido.
Devrildi.
. Creo que es el estilo francés. ¿ Con quién estaba?
Evet, kır manzarasının Fransızcası olmalı!
Además del inglés, Babakov habla francés, ruso y farsi.
Babakov İngilizcenin yanında Fransızca, Rusça ve Farsça da konuşuyor.
Tomó una botella de píldoras en su apartamento del barrio francés.
French Quarter'da bir dairede birkaç kutu hap almış.
Presidenta del Club Francés.
Milli Şeref.
Estoy bastante segura de que es francés por su expresión.
Ve bunun Fransızcada "çok pahalı" anlamına geldiğine eminim. Ee, yemek diyorduk?
Está bien por mí, pero creo que Stephie estaba pensando en algo estilo bistró francés.
Bana uyar, ama Stephie Fransız mutfağı tarzı bişeyler yapmayı düşünüyordu.
Francés, ruso, alemán... Inglés.
Fransızca, Rusça, Almanca... İngilizce.
Algunos dirían alguien como... El Francés.
- Kuşlar bana... "Frenchman" diyor.
Asegúrate de darle al "Francés" mi estima.
- Frenchman'a sevgilerimi iletirsin.
Sé que piensas que el Francés es excéntrico.
Frenchman'ın tuhaf biri olduğunu düşündüğünü biliyorum.
Necesito hablar con El Francés.
Frenchman ile konuşmalıyım.
¿ Encontraste alguna información en el libro del "Francés"?
Frenchman'nın defterinde bir şey bulabildin mi?
- El "Francés"... un asociado de Abe quien se especializa en armas raras.
- Frenchman'dan, Abe'in arkadaşı nadir bulunan silahlar konusunda uzmanlaşmış.
Con suerte, puedo hacer que... emita una citación para este "Francés" antes que reporte el libro mayor como robado.
Eğer şanslıysak, çalıntı defteri rapor etmeden önce Frenchman denen adam için bir mahkeme celbi çıkarmaya ikna edebilirim.
Ella. El Francés es un...
Frenchman bir "Kadın" Kadın...
Me las arreglé para conseguir que un juez emita una citación... pero necesito el domicilio del "Francés".
Yargıçtan mahkeme celbi almayı başardım Frenchman'nin adresi gerek. Frenchman...
Francés... Francés...
Frenchman...
Ese "Francés".
O Frenchman.
Me estoy yendo a ver al "Francés" al hospital.
Frenchman'nı hastanede ziyarete gideceğim.
Soy católico y francés, pero creo que Francia debería estar gobernada por vos, y no por dinero proveniente de Roma manchado de sangre.
Katoliğim ve Fransızım. Ben Fransa'yı sizin yönetmeniz gerektiğine inanıyorum. Roma'nın kanlı parasının değil.
De francés.
Fransızca.
De francés, ¿ eh?
Fransızca, ha?
El francés debe serte muy útil como conductor de taxi.
Fransızca bir taksi şoförü gibi pratik olmalı.
¡ La hija de Greg y Terry habla Francés y francés únicamente!
Greg ve Terry'nin kızı Fransızca konuşuyor ve yalnız Fransızca!
Voy a tener que hablar con tu profesor de francés.
Hmm. Fransızca hocanla konuşmam gerekecek..
Y quitándosela, enfadaría a cada noble francés dos días antes de que se reunieran aquí para ayudar a ponerme la corona.
Bunu yaparak, Fransa'nın bütün asillerini kızdırırım, buraya gelmelerine ve taç giyme törenine bu kadar az kalmışken olmaz.
Estáis en suelo francés.
Fransa topraklarındasınız.
Deberías haber visto a la maestra de francés, señora LaFleur, ¿ entiendes lo que digo?
Ama Fransızca öğretmenini bir görmeliydin, Bayan LaFleur, ne demek istediğimi anlıyor musun?
Bien, así que ¿ dónde están los chicos del Servicio Secreto francés?
Peki, Fransız Gizli Servisi'nin adamları nerede peki?
Permítanme explicarle esto en francés simple,
Net bir Fransızcayla sana düzgünce anlatayım.
Gracias a Dios que mi hija está con su sucio novio francés.
- Teşekkürler tanrım, iyi ki kızım pis Fransız kocasıyla.
Mis padres encontraron por casualidad una de estas bandas la primera semana que estuvieron en la ciudad y siguieron a la banda por el Barrio Francés, y terminaron de vuelta en esta galeria de arte en la calle St.
Ailem de şehre geldiklerinin ilk haftasında o gruplardan birine katılmış ve onlarla birlikte Fransız Meydanı'na kadar gitmişler.
Cuando yo era niño, el Barrio Francés era como zona prohibida para gente como yo.
Daha küçük bir çocukken, Fransız Meydanı benim gibilerin giremediği bir yerdi.
A veces es el clima, o en el caso de Nueva Orleans... Grabamos en el medio del Barrio Francés.
Ya hava şartları müsaade etmiyor ya da New Orleans'ta olduğu gibi Fransız Meydanı'nın ortasında gereken adamı kaydediyorsunuz.
¿ Qué tal van los chicos con el francés? Bien.
- Fransızca dersleri nasıl gidiyor?
Bien, corno francés, Intentémoslo de nuevo.
Tamam. Fransız kornocuları, bir daha deneyelim.
Entonces, el francés dice, "papillon".
Fransız "papillon" demiş.
* El arreglará tus pantalones, ajustará tu cinturón * * con estilo francés *
# Pantolonunu teyeller, kemerini daraltır #
Tiene un estilo rococó-francés.
- Bu French-rococo stiline benziyor.
Creo que el francés encaja más conmigo.
Fransızcanın bana daha uygun olduğunu düşünüyorum.
¿ Cómo puede encajar más el francés?
Fransızcanın neresi sana daha uygunmuş?
Déjame pasarme a francés.
Fransızcaya geçmemi sağlayacak.
Ya empiezas a sonar francés.
Şimdiden Fransızlar gibi konuşmaya başladın.
¿ Has firmado algo para que Manny pudiese cambiarse a francés?
Manny Fransızcaya geçebilsin diye bir şey imzaladın mı?
Escucha, siento dejar que Manny se cambiara a francés sin consultarlo contigo.
Sana danışmadan Manny'nin Fransızcaya geçmesine izin verdiğim için özür dilerim.
Le gusta mucho eso del francés.
Fransızcayla çok ilgili.
¿ Habla francés?
Fransızca biliyor musun?
Esto requeriría que cada súbdito francés viniese y públicamente declarase su fe al rey.
Bu fermana göre Fransada yaşayan herkes buraya gelerek Fransa'nın kralına karşı bağlılığını ve inancını ilan edecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]