Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Fría
Fría Çeviri Türkçe
7,754 parallel translation
Durante más de un siglo, 50 lingotes de oro puro han estado atrapados en esta fría y oscura tumba, esperando pacientemente a ser rescatados.
Bir asırdan fazla bir süredir 50 kilo saf altın külçeleri bu soğuk ve karanlık mezarda kurtarılmayı sabırla beklemiş.
Por favor, tírenme un poco de agua fría encima, ¿ quieren?
Lütfen bana biraz "Buzlu Su" döker misiniz?
Si me matas, será un asesinato a sangre fría.
Buna rağmen beni öldürürsen, yaptığın sadece soğuk kanlı bir cinayet olacak...
Y cuando eso pasa, tiendo a ponerme fría y sentenciosa y castigadora.
Ve bu olduğunda, ben de soğuk, yargılayıcı ve cezalandırıcı biri olmaya başladım.
Ahora sumérgelo en agua fría.
Şimdi soğuk suya daldır.
la encontró en la cama con su hermano e hizo lo que cualquier hombre sensato haría... asesinó a su hermano a sangre fría y luego persiguió al amor de su vida hacia hacia los maizales.
Sonra aklı başında her insanın yapacağı şeyi yapmış. Öz kardeşini gözünü kırpmadan öldürmüş ve hayatının aşkını mısır tarlalarının arasında kovalamaya başlamış.
Porque vas a limpiar, cocinar y servirme ese pescado con una cerveza bien fría.
Çünkü balığı temizleyecek, pişirecek ve soğuk birayla ikram edecek olan sensin.
¿ Está fría?
Soğuk mu?
O ella tiene sangre fría o estaba en pánico.
Demek ki kız ya soğukkanlıymış ya da tamamen paniğe kapılmış.
La antigua frecuencia que S.H.I.E.L.D. usó durante la Guerra Fría.
S.H.I.E.L.D.'ın soğuk savaş sırasında kullandığı eski frekanstan.
Historia de la Guerra Fría.
- Soğuk savaş tarihi.
Luís Navarro mató a un joven desarmado a sangre fría, juez.
Luis Navarro silahsız bir genç adamı soğukkanlılıkla vurup öldürdü, yargıç.
Con una sensación térmica tan fría hace que la capital de nuestra nación parezca el Ártico helado.
Aşırı soğuk rüzgar etkisi, ülkemizin başkentinin, daha çok soğuk Kuzey Kutbu gibi hissettirmesine neden oluyor.
Debe de ser muy fría.
Orası soğuk olmalı.
Solo tengo que mantenerla fría.
Sadece serin tutmak için soktum onu.
El agua no está suficientemente fría para poner a ese chico en un completo estado de hipotermia que lo haga sobrevivir tanto.
Su sıcaklığı çocuğu hayatta tutacak hipotermiye sokacak dereceye yakın bile değil.
¿ Sabes lo fría que está el agua?
Suyun ne kadar soğuk olduğunun farkında mısın?
Javier tiene sangre fría, pero meter un arma en la boca de las personas suena emocional.
Javier soğuk kanlıdır ama insanların ağzına silah dayamak, duygusal bir tepki gibi.
Eres castigadora y fría, y ni siquiera entiendo por lo que estoy siendo castigada.
Beni cezalandırıyorsun ve hala neden cezalandırıldığımı bilmiyorum.
Después puedes inventar el viaje por el tiempo y la fusión fría.
Sonra zaman yolculuğunu ve soğuk füzyonu icat edebilirsin.
No puedo matarlo a sangre fría. Levanta la espada.
- Onu soğukkanlılıkla öldüremem.
Estás bastante fría.
Çok soğuksun.
Supongo que no es tan fría como pensábamos.
Sanırım düşündüğümüz kadar da kayıtsız değilmiş.
Necesito una ducha fría.
Soğuk bir duşa ihtiyacım var.
Y yo no soy una cabrona fría como el hielo.
Ve benim de buz gibi bir kevaşe olmadığımı.
- No mato a sangre fría como tú.
- Belki senin kadar soğuk kanlı değilimdir.
¿ Tienes ahí alguna cerveza fría?
Buz gibi bir biran var mı?
Tan fría.
- Aman ne soğuk!
cuando las condiciones se ponen mal es algunos casos pueden seguir así durante mucho tiempo la rana de madera de alaska sobrevive fría inviernos bonito congelado en temperaturas bajo cero su metabolismo ralentiza cierra con eficacia abajo
Yeryüzündeki bir çok hayvan şartlar kötüye gittiğinde geçici ölüme ya da kış uykusuna yatıyorlar. Ve bazı durumlarda uzunca bir süre bu şekilde kalabiliyorlar. Alaska ağaç kurbağası donmuş buz içinde kış boyunca hayatta kalabiliyor.
a través de congelación de embriones fueron poniendo adultos en una fría animación sueño profundo puede ser suspendido la mejor apuesta para mantener nuestra preciosa carga humana vida en el largo viaje
Ve her şey gibi bu da keşfetmeye değer. İster embriyoların dondurulması olsun ister yetişkinlerin soğuk, derin bir uykuya yatırılması olsun geçici ölüm en iyi çözüm olabilir. Değerli insan kargomuzu hayatta tutmak için.
Si lo enviamos así, él no puede ir a casa en esta fría noche, y tiene que pasar la noche en el centro de detención.
Onu böyle yollarsan eve bile gidemez geceyi nezarette geçirir.
La nieve es fría.
Kar soğuktur.
No me importaría, si era el proverbial grito de ayuda, pero, créeme, tú no subes con una escalera 15 pisos, en una fría noche de Año Nuevo, si no es serio.
Normalde, o bilindik yardım çığlığını duysam dönüp bakmazdım bile ama inanın bana ciddi değilseniz, yılbaşı gecesi, dondurucu bir soğukta bir merdiveni alıp 15 kat yukarı da çıkarmazsınız.
Entonces a medida que la SGM, llevaba a la Guerra Fría..... la ciencia de EEUU, respaldada por los dólares y una nueva visión del futuro se dispararon.
Sonra İkinci Dünya Savaşı kaçınılmaz biçimde yerini Soğuk Savaş'a bırakırken Amerikan bilimi dolarlarla destekleniyordu ve yeni bir gelecek vizyonu gelişti.
Dios. Tu mano es fría, Sr. Peabody.
- Eliniz de ne soğukmuş Bay Peabody.
La noche era fría.
Gece soğuktu.
Fría era la noche.
Soğuk geceydi.
La cerveza más grande y fría que puedas ofrecer.
- Getirebileceğin en büyük bardakta bira.
Una cerveza fría estaría bien.
Soğuk bira iyi gider.
¿ Cómo puedes ser tan fría?
Nasıl bu kadar duygusuz olursun?
- ¿ Cómo puedes ser tan fría?
Nasıl bu kadar duygusuz olabilirsin?
No importa porque la beberemos aunque esté fría o caliente. Vamos.
Neyse önemi yok, sıcak soğuk ne varsa içeceğiz.
Harías que salga agua caliente del grifo de agua fría.
Sıcak suyu soğuk musluktan akıtırsın sen.
El agua del río es muy fría. Hola.
Nehir aslında çok soğuktur.
De hecho, sólo desearía Pude estrechar su mano y se ofrecerá a comprar una cerveza fría
Aslında, ben sadece dilekBen senin elini sıkmak olabilir ve soğuk bir tane satın almak için teklif.
Me prometiste una fría y un apretón de manos
Bana söz vermiştin Soğuk bir ve bir el sıkışma.
No quiero decir, le ofrecí una cerveza fría
Yani Hayır, ben ona soğuk bir teklif.
Fine Le das una cerveza fría, y luego a deshacerse de él, ¿ de acuerdo?
İnce. Ona soğuk bir vermek ve sonra tamam, ondan kurtulmak?
Cabello café, mirada fría, unos 30 años.
- Kahverengi saç, buz mavisi gözler, abayı yakmış...
Tienes La boca muy fría.
Ağzın biraz soğukmuş.
- Sí. - Mi propia "A Sangre Fría".
- Soğuk kanlı cinayetlerden bir tane.