Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Fuera
Fuera Çeviri Türkçe
168,568 parallel translation
Siento llamar, he visto esta cesta de perecederos fuera y he pensado que...
Zile bastığım için özür dilerim. Dışarıda bu kutuyu gördüm, zarar görmesin diye zili çalayım dedim...
Los chicos con sus amigos y mi mujer fuera de la ciudad.
Çocuklar arkadaşlarında, hanım ise şehirdışında.
No estaré mucho fuera.
Çok uzun süreliğine gitmiyorum.
¿ Sabes? Creo... que quizás este juego esté fuera de mis posibilidades, así que voy a dar la noche por terminada.
Belki de... bu oyun benim ayarımdaki biri için çok zengin işi kaçıyor, bu yüzden devam etmeyeceğim.
Como si normal fuera este traje que se supone que todos...
Sanki normal olmak hepimizin giymesi gereken giysiymiş gibi...
No tienen registros de que Sydney Barrett fuera nunca paciente allí.
Sydney Barrett'in orada hasta olduğuna dair herhangi bir kayıtları yok.
Ahora, ten cuidado ahí fuera.
Dikkatli ol.
Si fuera yo, todo el día, estaría...
Ben olsaydım bütün gün oynardım.
- Lentamente, para que no se den cuenta, deslízate fuera de tu silla hasta el agua y, cuando veas las luces, no emerjas hasta que me veas. - ¿ Un baño?
- Yüzecek miyim?
Lentamente, deslízate fuera de tu silla hasta el agua.
Sandalyenden suya doğru yavaşça süzül.
No vamos a hablar fuera de aquí de esta investigación en que hemos encontrado ADN de Tim Ifield en el cuerpo de Leonie Collersdale.
Leonie Collersdale'in vücut parçalarında, Tim Ifield'ın DNA'sının.... bulunduğunu soruşturma dışında konuşmak zorunda değilsiniz.
¿ No no ha restituido a Huntley porque estaba preocupado de que la defensa de Michael Farmer sacara ventaja del hecho de que el agente investigador jefe fuera reemplazado?
Huntley'i yeniden göreve atamadınız, çünkü... Michael Farmer'ın savunması, Kıdemli Soruşturma Görevlisinin.... geri gelmesi durumunda prim yapacaktı.
Quién fuera que mató a Tim Ifield, no fue Michael Farmer.
Tim Ifield'i kim öldürdüyse o Michael Farmer değil.
Tim vivito y coleando, por ahí fuera en la noche del 17.
Tim yaşıyor ve yürüyor, 17'nin gecesi dışarıda.
La mañana después de que Tim fuera visto con vida por última vez.
Tim'in, canlı olarak görüldüğü günden sonraki sabah.
Me dijo que era guapa y que me quería besar, que quería que fuera a su casa.
Güzel olduğumu ve beni öpmek istediğini, evine gitmemi istediğini söyledi.
¿ Por qué quería que fuera a su casa?
Neden onun evine gelmesini istedin?
Si hay dudas sobre la diligencia en esta identificación... dudas legítimas, Kate, podría añadir... entonces te sacamos fuera, te presentas como agente infiltrado y podemos repetir la rueda de identificación.
Bu teşhisin meşru ve doğruluğuyla ilgili endişeleriniz varsa, Kate, o zaman sizi gizli görevden alabilirim... zanlıları tekrar gösterebiliriz.... ve tekrar ettirebiliriz.
Estaba fuera ahora estoy dentro.
Dışarıdaydım ve şimdi içeri giriyorum.
Hay algunos aspectos sensibles de mi trabajo que no es apropiado compartir fuera del círculo del servicio de comunicación.
İşimin, hizmet iletişim döngüsü dışında... paylaşması uygun olmayan bazı hassas yönleri var..
Solo estábamos revisando las cosas mientras estabas fuera.
sadece sen dışarıdayken bir şeylerle uğraşıyoruz.
¿ Así que vio un taxi fuera en la calle sobre las 23 : 00 - la noche del 17? - Creo que era un taxi.
17'nin gecesi saat 11.00 civarında evin... önünde bir taksi gördünüz yani?
Si Tim Ifield no es el hombre del pasamontañas, entonces hay otro sospechoso y todavía está ahí fuera.
Tim Ifield kar maskeli adam değilse, başka bir şüpheli var ve hala dışarıda.
Nos dijo que vino al café en que trabajaba y le pidió que fuera su limpiadora.
Bana çalıştığın kafeye geldiğini ve onun evini... temizlemeni istediğini söyledin.
Me pregunto, si una mujer fuera al piso de Tim... entrara...
Acaba bir kadın Tim'in evine gitti mi...
Hablé con un investigador forense después de que se fuera.
Gittikten sonra bir görevli ile konuştum.
Mire, esta información la debería haber sabido antes, inspectora Huntley, mucho mucho antes, y bajo mi punto de vista, el motivo por qué no lo sabía es porque estaba ansiosa para acusar al sospechoso, como fuera.
Bakın, daha önceki bilgiler bunlar, Dedektif Başmüfettiş Huntley, çok daha önceki. Ve bence, bunları bilmemenin nedeni, bu şüpheliyi suçlamak için aşırı isteğindir,
Los policías con los que ella trabajó han sido controlados, pero ninguno de nosotros podría imaginar que el nuevo investigador senior fuera a ser usted.
Şu anda birlikte çalıştığı memurların hepsi incelendi, ancak hiçbirimiz, yeni şefin... sizin olacağınızı tahmin edemedik.
Porque si así fuera, el mundo y su mujer sabrían de quién es la culpa.
Çünkü eğer çıkarırsan, biz de karına kimin suçlu olduğunu söyleriz.
Quédese fuera y controle el paso.
Sen dışarıda kal.
Me dijo que fuera cuando estuviera en casa y así podría explicarme que trabajo necesitaba que hiciera y para acordar el precio.
bana evde olduğunda gelmemi söyledi, böylece... bana yapılması gereken işi açıklayacak ve ücreti konuşacaktık.
Mire, sé que hemos tenido nuestras diferencias, pero por si vale de algo, no creo que la hubieran reemplazado del mando si Ud. fuera un tío.
Bak, farklı olduğumuzu biliyorum, ama değerli bir insan olduğun.... için eğer erkek olsaydın SIO'nun yerini alacağını düşünüyorum.
Bueno, eso encajaría con que el teléfono fuera robado por el asesino.
Bu sav, katil tarafından çalınan telefonla uyuşuyor.
Los más probable es que fuera cuando Hana Reznikova llegó al piso para concertar el trabajo de limpieza.
Büyük ihtimalle, o kişi temizlik yapmak için... eve gelen Hana Reznikova'ydı.
En mi interrogatorio, dijeron que era confidencial, pero encontramos el piso de Tim lleno de teorías conspirativas y se me ocurre que el informante más probable fuera Tim Ifield.
Sorgulanmamda bunun gizli olduğunu söylediler, ancak Tim'in..... komplo teorileriyle ilintili teçhizatını bulduk ve en olası.... muhbirin Tim Ifield olduğu ortaya çıktı.
¿ Y si fuera en contra de sus recomendaciones... si te restituyera...?
Eğer AC-12'nin önerilerine aykırı davransaydım... eğer seni eski görevine iade etseydim...?
Me informó de que se encontraba fuera del edificio del bufete y de que iba camino de mi despacho y después colgó.
Bana firmamın binasının dışında olduğunu ve ofisime doğru geldiğini söyledi ve daha sonra telefonu kapadı.
También tenemos a un testigo que vio un vehículo que coincide con esta descripción, fuera del lugar en que sucedió el asesinato, y se vio a un conductor que coincide con la descripción.
Ayrıca, tanımlamaya uyan bir araç gördüğünü. söyleyen bir tanığımız var ve tanımlamayla eşleşen bir sürücü,... cinayetin gerçekleştiği adresin önünde görülüyor.
¿ Podría ser que fuera capaz de identificar a este individuo?
Bize, bu kişiyi tespit etmemizde bize... yardımcı olamazsınız değil mi?
Sí, hubo algunas dudas de que la etiqueta fuera corregida, pero Steve y Kate no pensaron que fuera importante.
Evet, etiketin üzerindeki yazı düzeltmesi konusunda bazı sorular vardı, ancak Steve ve Kate bunun önemli olduğunu düşünmüyordu.
Sé que hace un poco de fresco aquí fuera.
Buranın biraz sakin olduğunu biliyorum.
Es más fácil hablar fuera de la oficina.
Ofisin dışında konuşmak daha kolay.
Yo no haría eso si fuera Ud., agente Desford.
Ben sen olsaydım onu yapmazdım, DC Desford.
Y a pesar de sus teorías, no tienen ninguna prueba de que la KRG-13 fuera manipulada después.
Ve bütün teorilerinize rağmen, KRG-13'ün bundan sonra kurcalandığını gösteren hiçbir kanıtınız yok.
Los pecadillos de Tim Ifield fuera de la vista pública.
Tim Ifield'in kusurları kamunun dikkatinden çıkarıldı.
La jefa está empeñada en ubicar a Hana en el asesinato de Tim, mientras el Hombre del Pasmontañas sigue ahí fuera.
Kar Maskeli Adam hala dışarıda bir yerlerde olmasına rağmen, Patron, Tim'in öldürülmesini Hana'ya yüklemek için o kadar istekli ki.
¡ Fuera!
Defol!
- ¡ Fuera!
- Defol!
Ha habido algunos sucesos mientras has estado fuera.
Uzaklaştığından beri birkaç gelişme oldu.
No hay pruebas de que él fuera el hombre que te atacara.
Sana saldıran adamın o olduğuna dair bir kanıt yok.
Que la conducta de Huntley fuera sospechosa en los momentos del asesinato de Tim.
Tim cinayetinin işlendiği saatlerde... Huntley'in durumu biraz kuşku uyandırıcı.