English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Fé

Çeviri Türkçe

13,097 parallel translation
No tengo mucha fe en la idea de protección del gobierno.
Devletin korumasına pek inanmam da.
Pero ten fe, Kara.
Ama inancını kaybetme, Kara.
Supergirl tiene fe en nosotros.
Supergirl'ün bize inancı tam.
Así que tengamos un poco de fe en ella.
O yüzden ona biraz inancımız olsun.
Hijo, tengo toda la fe del mundo en ti.
- Evlat, sana her şeyden çok güveniyorum.
Esto pone en duda tu fe.
İnancını kaybediyor.
Siempre he tenido fe.
Hep inançlıydım.
Ten un poco de fe.
Biraz güven bana.
Perdí la fe en ti.
Sana olan inancımı kaybettim.
Hay cierto debate sobre la supervivencia de los patitos. Pero tengo que decirlo, vivir con ese tipo de fe y optimismo, es contagioso. Voy a...
Ördek yavrularının yaşayıp yaşamadıklarına dair bir tartışmamız mevcut fakat böylesine inançlı ve iyimser biriyle yaşamakla sana da bulaştığını görüyorsun.
Tiene fe en ti.
Sana inancı varmış demek.
¿ Usted entiende que lo que me ha enseñado es mi fe?
Az önce bana ne gösterdiğinizin farkında mısınız? Bu benim inancım.
Mi fe no es lo bastante fuerte.
İnancım o derece kuvvetli değil.
Mi fe no es lo bastante fuerte.
İnancım yeterince güçlü değil.
Tengo fe en ti.
Sana inancım tam.
Sólo deseo que tu tengas más fe en ti misma.
Keşke sen de biraz kendine inansan.
El trató mucho, pero... su fe no se encontraría con él a mitad de camino.
Çok uğraştı ama inancı babanla uyuşmadı.
Es la naturaleza de la fe.
Bu kaderin doğasında var.
Usted fue detenido porque tengo un razonable cree de buena fe que estabas a punto para discutir públicamente la información clasificada, cuya divulgación podría causar graves y daños irreparables a la seguridad nacional de los Estados Unidos.
Buraya getirildin. Çünkü gizli bilgileri halka açarak Birleşik Devletler'in güvenliğini tehlikeye atıp, güvenliğine onarılamaz zararlar verebileceğine dair haklı sebeplerim var.
La gente nos deposita su confianza... su fe.
İnsanlar bize güvenirler, inanırlar.
Puedes enfrentarte a ellos y tener fe en ello... tener fe en ti mismo.
Onlara karşı çıkabilirsin. Kim olduğuna inanmalısın. Kendine inanmalısın.
A veces tienes que dar un salto de fe.
Bazen gözünü karartmalısın.
Es como un inmenso motor psíquico que puede pararse si la fe de la gente se tambalea.
Muazzam psişik bir makine gibi ancak insanların inancı sarsılırsa makine pat diye duruverir.
¿ Tendrás fe y mantendrás la promesa que hiciste en el bautismo?
Bu kutlu vazife için sözünü tutacak mısın? Sözüne sadık kalacak mısın?
Sí, es un signo de mi fe en nuestro futuro.
Evet, bu geleceğimizin bir işareti.
Estaba empezando a perder mi fe en la humanidad.
İnsanlığa olan inancımı kaybetmeye başlamıştım.
Pero gradualmente perdía su fe en la humanidad.
Ne var ki gel zaman git zaman dünya tarafından hayal kırıklığına uğratıldı.
En realidad, esta festividad es para celebrar el... triunfo de la fe y el coraje frente al poder, así que...
Aslına bakarsanız, bu bayram inanç ve cesaret zaferinin de kutlanmasıdır.
Creemos en algo más grande que nosotros mismos, y que siguiendo nuestro estricto código del guerrero, creemos que nuestra fe y nuestras tradiciones son una vía para un mayor camino...
Bizden daha üstün bir şeye inanıyoruz. Savaşçılık konusundaki sıkı kurallarımızı takip ederek geleneklerimizin ve inancımızın daha büyük bir mevkiye ulaşacağına inanıyoruz.
Charlamos largo y tendido sobre los judíos y la fe hebrea.
Yahudiler ve Musevilik hakkında uzunca bir konuşma yaptık.
Pero, de buena fe, voy a daros la lista.
Fakat iyi niyet göstergesi olarak size listeyi vereceğim.
Ahora, tal vez llegó a usted de buena fe, para darle una oportunidad de remediar la situación, o tal vez se ofreció a olvidar lo que había visto a cambio de una buena suma.
Belki size iyi niyetle durumu düzeltmek için bir şans vermek için geldi ya da belki bir miktar para karşılığında gördüklerini unutmayı teklif etmeye geldi.
¿ Y cómo planeaba participar camino... a Santa Fe, Nuevo México... Bakersfield, California y Santa Cruz?
Peki, Santa Fe, New Mexico, Bakersfield, California ve Santa Cruz'dan,... bütün yollardan nasıl katılmayı planlıyordun?
Y así es cómo encontré la fe.
Ve ben böylece inancıma kavuştum.
Tienes que tener fe.
Umudunu kaybetme.
La primera es encontrar EDTA en la mancha de sangre... SE DETECTA EDTA Y EDTA-FE... lo que indica que la sangre proviene de un tubo, por ejemplo, con tapa violeta.
Birinci olasılık, eğer kan lekesinde EDTA'nın varlığına rastlanırsa o zaman bu, o kanın bir tüpten geldiğinin göstergesidir söz gelimi mor başlıklı bir tüp.
NO SE DETECTA EDTA O EDTA-FE... lo que indica que la sangre proviene de sangrado y no de un tubo con EDTA.
Bu da kanın EDTA tüpünden değil vücuttaki bir kesikten oraya bulaştığını gösterir.
Hay cuatro días para lograr un contrato, y el sindicato negociará de buena fe.
Bir sözleşmeye ulaşmak için dört günümüz var ve sendikamız iyi niyetle pazarlık edecek.
El público americano había puesto su fe Completamente en el gobierno.
Amerikan halkı hükümetine tamamıyla güven duymuştu.
Usted es... ¡ Un hombre sin fe!
Siz... İnancı olmayan bir adamsınız!
Gasté todo viniendo aquí, boleto de ida y me hablas de la curación por la fe.
Son paramı buraya gelmek için tek yön bilete harcadım, ve sen bana inanç üzerinden iyileşmekten mi söz ediyorsun?
La rechazo porque no creo en cuentos de hadas ni en chakras ni en energía ni en el poder de la fe.
Hayır, reddediyorum çünkü masallara, çakralara veya enerjiye ya da inancın gücüne inanmıyorum.
Son la moneda de la fe.
İnancın onlarla ölçülür.
Mira... no se ofenda, padre, pero a mi parecer, el mundo sería mucho mejor si muchos se metieran su fe por el puto culo y quizá...
Bak, alınma peder ama bana göre şu "inançlılar" bir gün izin falan yapsa dünya çok daha iyi bir yer olurdu -
Sin fe aún estaríamos golpeándonos unos a otros con huesos de dinosaurio.
İnanç olmasa hâlâ birbirimize dinozor kemikleriyle vuruyor olurduk.
Un acto de fe.
İnanmak zorundayız.
- Sólo tienes que tener fe.
- İnanman gerek.
Y aunque hoy entendiblemente... estamos sobrecogidos por el dolor... Les pido que tengan fe que con el tiempo... nuestro dolor se volverá nuestra fortaleza. Y ultimadamente será un testimonio... de cuanto Todd importó... y siempre nos importará.
Bugün yüreklerimiz acı içinde olsa da zamanla bu acımızın güce dönüşeceğine ve Todd'un önemli bir insan olduğuna ve sonsuza dek de bu şekilde hatırlanıp bir ahit haline geleceğine inanmanızı istiyorum.
¿ Su fe la ayuda?
İnancınızdan destek aldığınız olur mu?
Prefiero discutir mi fe con un sacerdote.
İnançlarım hakkında rahiplerle konuşmayı tercih ederim.
"Debes tener fe".
"İnancını yitirme."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]