Translate.vc / İspanyolca → Türkçe / Fín
Fín Çeviri Türkçe
256 parallel translation
En la negra noche sin fín.
# Kara, sonsuz gece içinde #
Es el fín.
Araştırma gemisi batıyor.
Bueno, no es el fín.
İyi ama bu her şeyin sonu değil.
En fín, cogió un par de botellas las rompió contra el suelo, se quitó las botas, se subió a una mesa...
Her neyse, iki şişe aldı yerde onları kırdı, botlarını çıkardı, masanın üstüne çıktı...
El bastardo por fín ha muerto.
Şerefsiz sonunda öldü.
Sí, por fín lo conseguimos.
Evet, sonunda başardık.
No es el fín del mundo.
Dünyanın sonu değil.
Con esa hembra debajo, ya puede venir el fín del mundo.
Üzerime eğilse tüm dünya donuklaşır.
Por fín he cortado con mi pasado, asi...
Kendimi geçmişten tamamen kopardım. Aynen bu şekilde.
Tú entraste en la cabina de votación... luego entré yo y, en fín, allí me quedé.
Bir daha anlat bakayım. Oy verme kabinine girdin- - İçeri girdim, anlarsın ya.
En fín, lo pasé bien hablando contigo.
Neyse, sizinle konuşmak güzeldi.
Tengo órdenes de reconstruir Fort Harmony y poner fín a las matanzas.
Bana verilen emir Harmony Kalesini yeniden inşaa etmek ve yaşanan katliama bir son vermek.
El fín ha llegado... para mi.
Son... benim için geldi.
Esto es el fín.
Bu son.
Tiene que ser el fín.
Bu son olmalı.
- Al fín.
- Sonunda geldin.
- es el fín...
- Bitti artık...
Ah, por fín algo de ayuda real.
En sonunda gerçek yardım.
Estaban muy atareados..... mirando mi película sin fín.
Onlar benim sonsuz filmimi... izlerken çok meşgullerdi.
Bueno, no sé, el fín es inevitable.
Şey, sonun kaçınıImaz olmasını kastettim.
Hay cosas que me siguen poniendo mala, en fín...
Bazılarını görünce hala midem bulanıyor.
Por fín has llegado
Demek sonunda gelebildin.
- Por fín solos
- Nihayet baş başayız.
Si dos se quitan juntos, es el fín
Eğer iki kişi aynı anda bırakmaya kalkışırsa bu sondur.
Este es nuestro fín
Bu bizim sonumuz!
En fín... sólo quería que supieras que todo está en perfecto orden.
Ancak yine de emin olmalıyım. Her şey % 100 tamam mı?
Y ahora me he enamorado, por fín.
Ve şimdi aşık oldum, en sonunda.
En fín, el entrenador mete a tres tipos para que lo marquen.
Herneyse, koç oyua üç adam daha koydu.
Sólo porque al fín te hayas dado cuenta de algo que yo ya sabía, no significa que no haya desarrollado cierta debilidad por ti.
Benim ta en başında anladığım ey en sonunda kafana dank etti ama... ben de sana sempati duymuyor değilim.
El fín del mundo.
Dünyanın sonu.
En fín, lo diré...
TAMAM, başlıyoruz.
Hubo un fín de semana de octubre.
Ekim ayında bir haftasonuydu.
Se encuentra en el focus. Y por fín su biografiá es de interés
Amaç, ölü bir hayattan kurtulup canlı bir ölüme kaçmaktır.
En fín, no querría que ese precioso niño muriera, pero si no podemos evitarlo, creo que nos vendría bien.
Tabi ki böyle küçük tatlı bir çocuğun ölmesini istemem. Ama dediğin gibi elimizden bir şey yoksa bizim için iyi de olabilir.
La sospecha, la preocupación y el miedo, todas las cosas que pueden desviar su pensaminto de lo principal, son barridos de un golpe, y puede ver a la gente exáctamente como es por fín....
Şüphe, endişe, korku tüm bunlar odaktan çıktığı zaman insanları oldukları gibi görebilirsiniz.
En fín, papa tenia algunos expertos afuera... vienen a comprobar nueatra operación.
Neyse, babam faaliyetlerimizi gözden geçirmesi için... dışarıdan birkaç uzman getirdi.
Tengo que vender siete autos más... para el fín del dia.
Bugünün sonuna kadar yedi araba... daha satmam lazım.
Por fín, ella decidió Berthe... un nombre que había oído en el baile.
Sonunda, Berthe ismini seçti. bu ismi Vaulyessard'da katıldığı o baloda duymuştu.
Por fín cazé una liebre.
Nihayet bir tane yakaladım
Si todos estuviéramos por la matanza en tiempos de dificultad.. A fín de cuentas podríamos pasar con sólo el ganado
Her zor zamanımızda katliam yapmaya başlasaydık nihayetinde kendimizi sadece sığırlarımızla kısıtlayamazdık.
Quería decirte en persona que al fín se está considerando el tener un nuevo juicio.
Yeniden yargılanabileceğini sana bizzat söylemek istedim.
Bueno, la mayor parte, en fín.
En azından büyük kısmı, neyse.
Nuestra familia completa unida al fín.
Nihayet bütün ailemiz bir arada.
Y eso le pondrá fín.
Konu burada kapanmıştır.
Si te resistes hasta el fín, seras tratado de la misma manera que tu jefe.
Eğer direnmeye devam ederseniz, çete lideri olarak davranılacaksınız.
Al fín, la reunión terminó!
Sonunda toplantı bitti.
Dése cuenta de que ese poder es algo que tiene un fín, pero el dinero es diferente.
Gücün bir sonu vardır ancak para farklıdır.
Fueron duras palabras habladas por ambos lados pero con buenas razones probablemente usted sabe que soy una miembra activa del movimiento para el sufragio de la mujer Willoughby pensaba, pienso yó egoistamente que mi futura forma de vida y mi libertad estaban en gran peligro le aseguré que nuestra campaña aquí era tan pacífica como podía ser no tengo deseos de infringir la ley con el fín de cambiarla...
Her iki tarafta ağır sözler söyledi ama iyi bir sebep için. Muhtemelen biliyorsunuz Kadınların oy hakkı hareketinin aktif bir üyesiyim. Willoughby inandı ki, bence bencilce, yaşamımın geleceği ve özgürlüğüm büyük bir riskti.
Hawkins, el viaje llegó a su fín con el encuentro de los amantes.
Hawkins, aşıkların buluşmasıyla seyahat sona eriyor.
Por fín una que me comprende.
Sonunda, bir kadın beni anladı.
Al fín caíste...
Evet.